7 (CAN ARASLI)

35 11 0
                                    

Bir gün içinde bu kadar aksilik olması inanılır gibi değil. Bu deli kadın neden bana çarptı? Abilerimin bugün için özel olarak bu kadını tuttuğunu bile düşünebilirim. Neyse ki arabası pahalı. Telefonumu çıkarıp babamın sağ kolunu aradım.

Onur: Efendim.

Can: Onur abi babam geldi mi?

Onur: Hayır ama 5 dakikaya burda olur. Herkes geldi bir sen ve Doğan Bey gelmedi.

Can: 2 dakikaya ordayım bir aksilik oldu ama hallettim.

Onur: Babandan önce gelmeye çalış, mutlaka.

Can: Çalışırım.

Telefonumu kapatıp arabayı gazladım. Oraya 2 dakikada gitmem pek de mümkün değildi. Aile yemeklerinden gerçekten de nefret ediyordum. Üç abim,babam, iki üvey annem ve gerçek annem. Gerçekten de mide bulandırıcı. Herkesin evleriyle,arabalarıyla,paralarıyla attığı beş para etmez havalar. Hele ki bugün miras işi var. Annemin o miras için yapmayacağı şey yoktur keza üvey annelerimin ve abileriminde. Sahte yuvamıza varınca,arabayı herkesin arabalarını açıkça hava atmak için park ettiği bahçeye park ettim. Annem bile limuzinle gelmişti. Annemin şoförüne selam verirken o mide bulandırıcı ses ensemde belirdi.

Doğan: Paşamız şimdi mi sevk ediyor?!

Kendimi zorlayarak arkama dönüp babama(?) gülümseyerek selam verdim.

Can: Bir aksilik yaşadım o yüzden geç kaldım ama sonuç ne olursa olsun burdayım değil mi babacığım?

Sahte sahte gülerken gözü o kızın arabasına takıldı ve bir anda gözleri dondu.

Doğan: Bu araba kimin?

Kızı tanıyor olamazdı değil mi?

Can: Bir arkadaşımın, dediğim gibi bir aksilik yaşadım.

Doğan: Bu arkadaşının adı Melis Yarcı olabilir mi?

Can: Evet?

Doğan: Yemekten sonra çalışma odama gel.

Cümlesini tamamlayıp cevap beklemeden gitti arkasından ise dört tane koruması yol aldı. Bu iş nereye gidiyordu hiç anlamamıştım. Bu kızı nerden tanıyordu ve ben daha bu kızın soy adını bilmememe rağmen. Acaba cidden bu kızı abilerim mi tuttu? Düşüncelerimi bir kenara bırakıp evin içine gittim. Kapıyı güzel bir hizmetçi açtı ona göz kırpıp yemek odasına gittim. Annemin yanı benim için boştu ve oraya oturdum. Ortam çok neşeli bir aile gibiyiz gibi bir hava veriyordu. Annem bana yaklaşıp fısıltıyla konuşmaya başladı.

Nazlı: Nerde kaldın sen?

Kafamı ona çevirip sertçe gözlerine baktım.

Can: Ne zamandır umrunda?

Nazlı: Çocukça davranma. Bir soru sordum insanca cevapla.

Onun ağzında insanca kelimesi komik duruyordu. Ne zaman insanca yaşamıştı ki. Babamla evli bile değildi, ondan beş para koparamayacağı için beni kullanıyordu. Onun adına çok utanıyordum babam 61 yaşındayken o 43 yaşındaydı. Benim annemdi ama beni yılda en fazla on defa görüyordu. Annelik bu muydu?

Can: Bir işim çıktı geç kaldım.

Nazlı: Bak insanca cevap verilebiliyormuş değil mi?

Cevap vermemi engelleyen babamın sesi oldu. Bütün masa pür dikkat babamı dinliyordu ama bir baba,koca olarak değil de para sıçan bir Doğan Araslı olarak dinliyorlardı.

Doğan: Bugün burda bulunma sebebimizi hepiniz biliyorsunuz. Konu miras ama resmi bir miras verme olayı değil ya da varis seçme,daha ölmedim ve ben ölmediğim sürece kimse benim yerime geçemez. Dört oğlum var ve içlerinden birini varisim olarak seçmem lazım değil mi?Semih hariç hepiniz bekarsınız benim Leyla gelinim gibi güzel gelinlere ihtiyacım var yani demem o ki evlenin.

Leyla: Sağolun babacığım o sizin güzelliğiniz.

Doğan: Her neyse Mert, Oğuz, Can ve Semih oğullarım sizin içinizden bir varis seçmem lazım ve bu varis benim gönlümde Semih ama bu her an değişebilir, önümüzdeki 6 ay boyunca varisi resmi olarak belirleyeceğim. Miras konusuna gelirsek de miras olarak her şeyimi dördünüze eşit olarak vereceğim bunu zaten biliyorsunuz.

Sertap: Biz bu işten ne alacağız? Hakkımız yok mu?

Doğan: Sence var mı? Oğullarınızdan düşene ortak olursunuz. Her zaman aynı soruları sormayı bırak Sertap.

Zeynep: Bu haksızlık değil mi? Senin resmi karın benim ve iki oğlum var.

Doğan: Densizleşmiyor musunuz? Bunları ben ölünce konuşun.

Oğuz: Bu densizlik değil baba. Ben senin en büyük oğlunum ve varislik benim hakkım. Aynı şekilde annemde senin resmi karın.

Bu sözden sonra baba dediğim canavar çıldırıp elindeki bardağı fırlattı ve bundan sonrası karmaşa. Herkes birbirine laflarla girdi. Ne rezil bir durumdu. Hiç istifimi bozmadan yarım saat boyunca yemeğimi yiyerek olanları izledim. Hiçbir şekilde kavgaya dahil olmadım ne varislik umrumdaydı ne de miras. Umrumda olan tek şey bu evden çıkmaktı. Yemek-kavga- bittiğinde herkes dağıldı. Evde kalan kişler evin sahibi Zeynep annem, Mert,babam ve bendim. Onur Bey beni babamın çağırdığını söyleyerek babamın çalışma odasına çağırdı. Siniri geçip gitmişti çünkü yemekten sonra nerdeyse 1 saat geçmişti.

Doğan: Lafı dolandırmayacağım. O kızı nerden tanıyorsun?

Can: Aslında tanımıyorum arabama çarpan bir kız sadece. Buraya gelirken arabama çarptı kırık arabayla gelmeme laf edersiniz diye 2 saatliğine arabasını aldım.

Her şeyi doğru bir şekilde aktarmayı seçmiştim.

Doğan: Demek koskoca Yarcı kızı arabasını hiç tanımadığı birine verecek kadar saf. Bu kızla arkadaş ol Can. Bu kızı elde et.

Ne diyordu şimdi bu adam?

Can: Ne demek istiyorsunuz?

Doğan: Diyorum ki bu kızı kendine aşık et. Öyle bir aşık et ki senden vazgeçemesin hem de ölümüne.

Kendi kendine konuşur gibi bir hali vardı. Ne demeye çalışıyordu bu adam?

Can: Bunu neden yapayım? Hem kendime aşık edip ne yapacağım?

Doğan: Bunu yapacaksın. Amerikaya gitmek istedin izin verdim. Tıp okudun, aile şirketini yok saydın izin verdim. O tıp mezuniyet belgenin çöpe gitmesini istemiyorsan bunu yapacaksın yoksa senin hayatını kaydırırım oğlum. Eğer ki bunu yaparsan varis olur, yerime geçersin.

Bu iş nereye gidiyordu böyle? Kendime zorla hakim olarak aklıma ilk gelen soruyu sordum.

Can: Neden?

Doğan: En büyük düşmanımın ,rakibimin kızı. Onu kendine aşık et ve birkaç bilgi edinip onu öldür.

Can: Ne?!

Pis pis kahkaha atıp cevap verdi.

Doğan: Mecazi anlamda. İstersen gerçek anlamda yap arkanı temizlerim ama bunu yapacak yürek sende yok. O kıza acı çektir ve sakın aşık olma. Şimdi git,dinlen,düşün ve karar ver.

Can: Yüreklilik bir insanı öldürünce mi oluyor?

Bir sinirle elindeki içki bardağını fırlattı, arkamdaki duvara çarpıp benim kafama sekti. Kafamdan kanlar aktı ve umrunda bile olmadan bana çıkmamı söyledi. O mide bulandırıcı evden kendimi atar atmaz o kızı aradım. Çok aptaldı hatta bir an onu gerçekten öldürsem mi diye düşündüm. Kafamdaki sızıyı umursamadan bir gazla attığı konuma gittim. Gömleğim kana bulandığı için araba kullanırken yavaş yavaş gömleğimi çıkarttım. Arabamda yedek bir gömlek var diye düşünürken arabanın benim olmadığı aklıma geldi. Eve varıp evin önüne arabamı park ettim ve anahtarı alıp dışarıya çıktım. Üstümde hiçbir şey olmaması umrumda değildi. Zile bastım ve 1-2 dakika sonra otomatik çaldı. Bahçenin içinden ana kapıya doğru gideceğimi düşünerek yürüdüm. Sonra evi gördüm,kapıda Melis, yabancı bir kız ve o adam bana şaşkın şaşkın bakıyordu sebebi çıplak olmam ve başımdan kanlar akmasıydı. Melisin suratına bakınca yanaklarının kızarık olduğunu fark ettim ,elinde de bir şarap bardağı vardı. Neden olduğunu anlamadığım bir dürtü onu öpmemi söyledi, ciddi anlamda o kızıl saçlı kızı öpmek istiyordum. Tabii ki mantığımın sesini dinleyerek bundan vazgeçtim.

Yararsız HanımefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin