2

76 13 0
                                    

Babam bahçede kahvaltı yapıyordu. Üç takım elbiseli adam ise ayakta babamın başında bekliyorlardı. Bu adamlar babamın adamlarıydı. Babam bizim geldiğimizi görünce elindeki çatalı bıraktı ve peçeteyle ağzını sildi. Gözlerini gözlerime dikti. Babamdan korkardım, nefret ederdim,deli gibi severdim. Karmaşık duygular.

Murat: Neden geciktin?

Gözlerimi  devirmemek için kendimi zor tuttum. Bana ve diğer herkese üstünlük taslamakta üstüne yoktu. Bu saçmalıktı.

Melis: Birkaç işimi halletmem gerekliydi ve saatin farkına varmamışım.

Yalan söylemiştim. Kemale baktım. Gözleriyle "Yalanını açığa çıkarmayacağım."diyordu. Yani bence.

Murat: Otur ve bir şeyler ye.

Kafamı sallayıp babamın karşısına geçtim. Bir şey yemek istemiyordum,yiyemezdim. Bu adamlar başımda böyle dururken nefesimi bile doğru düzgün alamıyordum.

Murat: Üç gün sonra yani çarşamba günü iş için Vegas'a uçuyorum. Tahminen 3-4 hafta orada kalıcam.

Şaşırmıştım. Babam her zaman yurt dışında giderdi ama en fazla 1 hafta kalırdı.

Melis: Önemli bir şey mi var? Normalde bu kadar uzun süreliğine gitmezdin.

Murat: Sen dert etme sadece orada isler biraz karışmış. El atmalıyım.

Göz kırpmıştı. Babamın işleri biraz karışıktı. Bir şirketi vardı. Adı "Yarcı Holding". Yeni tür silahlar üretiliyor. Ama sadece bu değil.  El altından -polislere,savcılara rüşvet vererek- uyuşturucu kaçağı da yapıyor. Bununla beraber fazlaca düşman elde ediyor.

Murat: Aslında söyleyeceğim şey bu değil. Kemal ile tanışmışsındır. Bundan sonra seninle o ilgilenecek aynı zamanda koruman olucak. Ne ihtiyacın olursa o ilgilenecek ve seni koruyacak. Dışarıya çıkacağın zaman ne olursa olsun kemal de seninle birlikte gelecek.

Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Koruma falan istemiyordum. Yirmi iki yaşındaydım. Sakin kalmalıydım, sakin olmalıydım. Elime çatal aldım ve peynire batırıp yedim. Yüzümü babama çevirdim ve çatalı masaya bıraktım. Güçlü olmalıydım.

Melis: Yirmi iki yaşındayım baba. Bir dadıya ihtiyacım yok hele ki bu dadı karşı cins ve benim yaşımdaysa.

Cinsiyetçi bir konuşma olmuştu. Saçmaydı ama bunu yapmalıydım. Babam başkalarının lafina bakan, namını düşünen bir adamdı. Bu konuşma etkili olabilirdi. Lanet olsun olmadı. Güldü. Neden güldü? Sinirlenmiştim.

Murat: Yirmi iki yaşında olsan bile hâlâ bazı şeyleri anlayamıyorsun. Benim dostumdan çok düşmanım var. Seni yalnız bırakamam.  Kemal senin arkadaşın hatta sevgilin gibi gözükecek ve kamufile bir şekilde seni koruyacak.

Saçmalıktı. Neden korunmaya ihtiyacım vardı ya da neden gizli bir korunmaya.

Melis: Babacığım, senin gibi olmasa da koruma tecrübem var ve hiç gizli bir korumaya sahip olmadım. Şimdi olmamı gerektirecek şey ne?

Murat: Seni korumayla gezdiğini gören insan bu durumdan işkillenir. Senin de dediğin gibi yirmi iki yaşındasın bunu gören magazinlerin nasıl haber yapacağından haberin var mı kızım?

Ne dersem diyeyim bu şeye engel olamayacaktım. Sustum. En iyi yaptığım şeyi yaparak, sustum.

Murat: Bana tavır mı alıyorsun?

Melis: Ne haddime?

Murat: Bu senin iyiliğin için. Bir gün anlayacaksın.

Asla anlamayacaktım. Bu klişe sözlerden sıkılmıştım. Her şeyden sıkılmıştım.

Melis: İşlerim var,kalkabilir miyim?

Murat: Tabii ki kalkabilirsin,tatlı kızım.
Kemalde seninle birlikte gelicek. Son bir şey daha. Şu klişe aşk dizilerine özenip Kemale aşık olmaya kalkma. Unutma, aşık olursan Tanrı değil sen sorumlu olursun. Bu aşk işlerini kafasında çizip kuran,insanoğludur.

Gözlerimi devirdim. Aşkı bile kendi yaratan babamdan sıkılmıştım. Ayağa kalktım ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkmadan Kemal geliyordu. Onunla bu konuyu konuşmamız gerekli diye düşündüm. Evin içerisine girdim ve Kemale döndüm.

Melis: Çantamı alıp geliyorum.

Murat: Burda bekliyorum.

Koşa koşa odama çıktım. Sinirliydim. Çoraplarımın altları fena halde pislenmişti. Çoraplarımı çıkardım. Kısa topuklu ayakkabılarımı giydim. Mavi çantamı alıp içine telefonumu koydum. Boy aynasına baktım. Saçlarım dağılmıştı. Yanaklarım ise odama koşarak gelmekten kızarmıştı. Yavaş yavaş aşağıya indim. Kemal beni görünce oturduğu yerden kalktı. Hiçbir şey demeden garaja doğru yürüdüm varınca arabama bindim Kemal ise yanımdaki koltuğa oturdu. Bana doğru baktı.

Kemal: Sence de yanlış koltuklarda değil miyiz?

Saçmaydı. O benim şoförüm değildi.

Melis: Hayır, değiliz. Bu araba benim arabam ve ehliyetimde var yani bu arabayı kullanabilirim.

Güldü ve ellerini kaldırıp " Sen kazandın. "dedi.

Arabayı çalıştırdım ve kemal ile karşılıklı bu saçma korumalık-arkadaşlık konusunu konuşmak için çok yakın bir arkadaşımın kafesine doğru yol aldım. Arabayı sürerken beni izliyordu. Bu durum nedense hoşuma gitti. Çok farklı bir insandı yani tanıdığım insanlar içinde. Onu tanımak için heyecanlıydım. Bu çok saçma ve garipti.

Yararsız HanımefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin