8

34 12 0
                                    

Gözlerim gördüğüm manzara karşısında afallamıştı. Can'ın başından damla damla kanlar akıyordu,üstü çıplaktı ve vücudunda kurumuş kanlar vardı. Korkunç görünüyordu zaten vücudu bir katil gibi kaslı ve yara bere içindeydi. Sağ göğsünün altında uzun çizgi gibi bir yara vardı,sol göğsünün üstünde ise anlamını bilmediğim bir dövme vardı. Bu adam bir suçlu muydu acaba?  Tam karşımızda dimdik duruyordu. Ne olmuştu bu adama en ufak bir fikrim dahi yoktu. Tam bir şey söyleyecekken bahçenin arkasından bir ses Can'a bağırdı bu sesin sahibi Bekir abiydi. 

Bekir: Sen kimsin oğlum? Ne oldu sana?

Bu sözleri söylerken hızlı hızlı bu tarafa koşuyordu. Bende hızlı bir hamleyle Canın yanına gittim.

Melis: Ne oldu sana böyle?

Can: Herkesde ne meraklı?

Başından aşağıya kanlar akıyordu ve meraklı olarak bizi mi suçluyordu?

Kemal: Sencede meraklanma konusunda haklı değil miyiz? Ne oldu sana?

Melis: Evet yani bu 2-3 saat içinde ne olmuş olabilir?

Can: Büyütülecek bir şeyim yok sadece merdivenlerden düştüm . Bu kadar.

Bekir: Hastaneye gitmek lazım oğlum.

Kemal: Aynen öyle buraya geleceğine hastaneye gitseydin ya!

Can: Ben doktorum öyle derin bir yara değil olsa anlarım,zaten kendime pansuman yapacağım hem bir söz verdim tutmam gerekti.

Doktor mu? Bu yaşta?

Melis: Emin ol geç gelsen ya da hiç gelmesen bu kadar umrumda olmazdı. Hem ne doktorluğu senin yaşın kaç?

Can: Doktor asistanıyım daha resmi doktor değilim birde,seni benim yaram ne ilgilendirir?

Melis: Ne ilgilendirecek sadece kendimi sorumlu hissettim. 

Can: Hissetme.

Gözlerime benden nefret edercesine bakıyordu sanki onu ben merdivenlerden aşağıya itmişim gibi.

Bekir: Ben ambulansı arayacağım. Doktorum falan diyorsun ama buraya bu halde gelmen beni senin bir yalancı olduğun konusunda şüphelendiriyor oğlum.

Can: Kendime pansuman yaparım hem yüzeysel bir yara nesini anlamıyorsunuz?  

Kemal bana dönüp konuşmaya başladı. 

Kemal: Sizde ezca dolabı vardır değil mi?

Melis: Evet var. Aynen mantıklı düşündün.

Cümlesini tamamlamamıştı ama ne demek istediğini anlamıştım.

Melis: O zaman burda kendine pansuman yap. Bizde rahatlayalım sende rahatla.

Tek kaşını kaldırıp, elini çenesine götürüp düşündü ve bana bakıp cevap verdi.

Can: Tamam öyleyse.

Hep birlikte içeriye girdik sonra bir şey fark ettim Aylin yoktu. Kapıyı açtığımda yanımdaydı ama sonra kaybolmuştu .Sonra aklıma acı şey geldi ve kendimi tam bir aptal olarak hissettim. Bekir abiye dönüp konuştum.

Melis: Bekir abi sen ecza dolabına kadar misafire eşlik eder misin?

Bekir: Olur kızım.

Melis: Kemal sende Can'a bir tişört verirsin değil mi?

Kemal: Zaten öyle yapacaktım.

Melis: O zaman ben gidiyorum 10-15 dakikaya geirim.

Konuşmamı bitirip hızlıca evde Aylini aramaya koyuldum. Odama,mutfağa,misafir odalarına baktım ve bulamadım. En sonunda Aylini çamaşırhanede buldum. Duvara yaslanmış yerde oturuyordu,ellerini başına koymuştu. Yüzü ruhsuzdu,gözleri bir yere sabitlenmiş bakıyordu. Karşısına geçip bağdaş kurdum. Ellerini ellerimin içine alıp konuşmaya başladım.

Yararsız HanımefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin