19

15 7 2
                                    

Karnım ağrıyordu,başım dönüyordu. Bunun ilerisi bayılmak olacaktı,böyle klişe bir bayılma anı geçirmemek için masamda tek başıma öylece oturuyordum. Buradaki hiç kimsenin eğlence anlayışı bana uymuyordu. Mesela dün gece benim için bir eğlenceydi. Huzur ve sevdiğim insanlar. Oysa,ben burdaki kimseyi sevmiyordum. Sevmediğin insanlarla bir arada kalmak çok yorucuydu.

Esra: Selam. Naber?

Kafamı arkama çevirdim. Bu sesin sahibini tanıyordum. Esra. Benim hayallerimi yaşayan,Esra. Beni daha 7 yaşında ağlatana,Esra. Her zaman kıskandığım, Esra.

Melis: Selam. İyi,senden naber?

Gülümsedi ve yanıma oturdu. Üzerinde mavi,kısa bir elbise vardı. Saçları kısa ve siyahtı. Çok güzeldi. Sürprizli bir güzelliği vardı. Hafif çekik gözlüydü. 

Esra: Yaşıyoruz işte. Seni gördüğüme sevindim.

Peki,ben sevinmiş miydim? Sevinmemiştim. İnsan,kendi hayallerini yaşayan birini görünce sevinir mi?

Melis: Ben de öyle.

Esra: Hâlâ dans ediyor musun?

Melis: Evet,sen?

Esra: Ben de ediyorum. Zaten biliyorsundur. Hollandadan yeni geldim,çok güzel bir kampa girmiştik. Sadece 4 kişi ile. Hocamızı bir görsen,çok seversin. Tam bir hippi.

Melis: Güzelmiş. 

Esra: Ee, sen de anlat. Özel bir çalışma programın var mı? Nerelerde dansa çıkıyorsun?

Melis: Bir programım yok. Sahne de almıyorum. Paraya ihtiyacım yok.

Esra: Sanki bizim var. Bunlar para için değil,sanat için olmalı.

Melis: Seni kırmak istemiyorum ama bir şey diyeceğim. Ben başkaları için sanat yapmıyorum. Kendim için yapıyorum.

Esra: İnsanların düşünceleri hep farklıdır. Neyse,ben kaçar. 

Ayağa kalktı ve gitti. Giderken saçlarına dikkat ettim. Bu saçlar önceden çok uzundu. Her gün örülürdü. Zaten,saçlarımı sevmeyip,özen göstermeme sebebim de bu saçlar değil miydi? Onun örülü saçlarını görüp kıskanırdım. Eve gidince ise saatlerce ağlardım. Bekir abi bir gün babama söylemiş,bana bu sebepten dolayı kuaförler getiren babama. Halbuki,en iyi kuaför bile benim ağlamamı durduramazdı. Benim anne örgüsüne ihtiyacım vardı. Esranın örgülerini ören gibi bir anneye. Çoğu kişinin annesi yok ama bu benim acımı haifletmeye yetecek bir bahane değildi. Benim anne sevgisine ihtiyacım vardı. Aslında bakarsan,hâlâ var. Annemi koklamak için neleri feda etmezdim. Paramı,arabalarımı,bu aptal baloyu. 

Ayağa kalktım ve tanıdığım insanlarla konuşmaya başladım. Herkes güzel olduğumdan,babamın çok şanslı olduğundan bahsediyordu. Öyle bahsetmeleri çok normaldi. Babam bana kızmasın diye,beni sevmeye devam etsin diye hiçbir şekilde taşkınlık yapmamıştım. Herkes beni uslu bir çocuk olarak tanıyordu. Görünüşüm uslu olabilirdi ama ben uslu değildim.

Mine: Doğan Beyin yanına gidiyorum. Muhabbetinize doyum olmaz ama Doğan Beyle işim var.

Benim de işim vardı. Bir görev.

Melis: Birlikte gidelim,ben de bir selam vereyim kendisine.

Mine: Babana rağmen selam vermek istemen büyük bir olgunluk.

Nesrin: Ciddi anlamda büyük bir olgunluk.

Melis: Teşekkür ederim.

Mine Hanımla birlikte,Doğan Araslıya doğru yürümeye başladık. Kalbim hızlı hızlı atıyordu. Doğan Beyin yanına geldiğimiz zaman bize bakarak gülümsedi.

Yararsız HanımefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin