6

37 10 0
                                    

Güvenmek. Koşulsuz şartsız güvenmek.İnsan güvenmeyi bırakınca yaşamayı bırakırmış. Güvenmek...

Kemal: Aç mısın?

Beni düşünen bir insan varken aç olsam bile umrumda değildi ki. Acaba hayatım artık daha mı dolu olacak,daha sevgi dolu?

Melis: Deli gibi açım.

Kemal: Kurt gibi olmasın?

Melis: Hayır. Deli gibi açım,aç olsam bile açlığımı fark etmeyecek kadar da deli. 

Kemal: Sen iyi misin?

Melis: Hayatım boyunca en sık aldığım soru. "Sen iyi misin? Bugün ne içtin? " . Aslında en normal olduğum zamanlarda aldığım sorular. Sence deli miyim ben?

Kemal: Seni tanımıyorum,psikolog da değilim ama çok iyi bildiğim bir şey var. İnsanlar kendilerinden farklı olan herkese deli sıfatı yapıştırmayı sever, kendilerini iyi hissetmek için. Özür dilerim galiba seni kırdım ama sadece iyi olup olmadığını merak etmiştim. Hiç gülmüyordun.

O sırada yüzüme bir rüzgar vurdu hala arabaya binip eve gitmemiştik. Güneş yavaş yavaş batıyordu hava müthişti.

Melis: Hadi eve gidelim ,evde yemek yeriz.

Başını usulca salladı,yanıma gelip araba anahtarını aldı ve soför koltuğuna oturdu. Bende onu takip ettim. Arabayı çalışdırdı ve eve doğru yol aldık. Yol boyunca hiç konuşmadık.

Kemal: Uyan. Geldik.

Gözlerimi açtığımda garajdaydık. Ne ara uyumuşum hiç haberim yoktu ve bir anda aklıma çantamı arabada unuttuğum geldi.

Melis: Çantamı arabada unutmuşum.

Kemal: İçinde önemli bir şey var mıydı?

Melis: Sadece defterim ve cüzdanım. Cüzdanım önemli değil ama defterim benim için önemli,içine yazılar yazıyorum. Bir nevi günlük gibi. 

Kemal: Artık çok geç hanımefendi. Dua et ki şu serseri arabayı getirsin.

Güvenmek. Güvenmem lazımdı,yaşamak için. 

Melis: Neden getirmesin ki? Arabasının markasına baksana zengin gibi duruyor. Benim arabamı ne yapsın?

Kemal: Orasını bilemem ama böyle hırsızlıklar olmuyor mu hiç ? Hem neden arbana ihtiyaç duydu,pek mantığım almıyor benim.

Melis: Üstünde takım elbise vardı belki toplantıya gitmesi gerekti.

Kemal: Ne alaka? Neyse hadi arabadan inelim. Telefonunu unutma.

Melis: Tamam.

Arabadan inip eve gittik. Kapıyı Nihal abla açtı. 

Nihal: Hoş geldiniz.

Melis: Hoş bulduk abla. Sen hala eve gitmedin mi?

Nihal: Sizi bekledim. Yemekleri yaptım ,sofrayı kurar çıkarım.

Nedense o an kadına üzülmüştüm. Acıma değildi,şefkat değildi sadece üzülmüştüm işte.

Melis: Sen çık abla zaten Aylin gelicek onu beklerim yemek için. Yarın sabah da gelme,ben kahvaltıyı hazırlarım.

Nihal: Tamam kuzum.

Nihal abla eşyalarını alıp çıktı bende odama çıktım. Saat 19:04 idi yani o araba olayından 1 saat geçmişti. Üstümü çıkarıp bir duş aldım sonra pijamalarımı giydim artık pek de Kemali umursamıyordum. Sonuçta artık kaynaşmıştık yani bence. Telefonumu elime alıp aşağıya indim. O sırada kapı çaldı ve kapıyı açtım. Gelenin Aylin olduğunu gördüm. Bahçenin ortasından yürüyerek geliyordu. Saçları sapsarıydı,gözleri kahveydi,boyu 1.70'di,buğday tenliydi ve dudakları benim aksime çok kalın ve güzeldi. 

Melis: Hoş geldin prenses.

Aylin: Saçlarını kurutmamışsın sana kaç defa diyeceğim kurut diye.

Melis: Hadi ama beni uzun bir aradan sonra tekrar görüyorsn ve ilk dediğin şey bu mu?

Aylin: Uzun bir ara mı? Hadi ama Melis 1 hafta uzun mu?

Bu sözleri söylerken kollarını açıp bana doğru yürüdü ve sıkıca sarıldık. 

Melis: Benim için çok uzun bir süre tabii senin benden başka bir sürü arkadaşın var ben kimim ki?

Birlikte sarılıp,koklaşıp eve girdik. Salona girdiğimiz zaman Kemalle karşılaştık ve ikisini tanıştırdım.

Melis: Şimdi bu sarı kız benim en iyi arkadaşım bu adam ise benim yeni arkadaşım. Hadi tanışın, kaynaşın ben mutfağa geçiyorum.

Mutfağa doğru giderken salondan gülüşme sesleri geliyordu,bu kadar erken kaynaşmalarına şaşırmıştrım. Mutfağa gidip Nihal ablanın hazırladığı yemeklerden güzel bir sofra hazırladım tam şarap çıkarmak üzereyken telefonum çaldı. Çalan numara bilenmeyen numaraydı yani Can olmalıydı.Telefonu açıp kulağıma getirdim.

Can: Melisa?

Sinir bozucuydu.

Melis: A fazla ben Melis.

Can: Emin ol ismin umrumda değil, bana adresini at işim bitti.

Telefonu yüzüne kapayıp ona konum attım. 

Melis: Çok sinir bozucusun ama seni yakışıklı olduğun için affediyorum canım.

Aylin: Ne? Kimi? 

Rezil olmuştum ama çok da önemli değildi sonuçta rezil olduğum kişi arkadaşımdı. Şarabı çıkarıp bardaklara koyup,bir şişeyi deviriken bütün olayı ona anlattım. Anlatırken Kemal de mutfağa geldi ve beraber anlattık. Aylin durumu feci komik bulup hep gülmüştü. Yemek yemeyi bitirdikten sonra kapı çalmıştı. Misafirimiz bay ukala olmalıydı. Elime şarap bardağımı alıp kapıya doğru yürüdüm, arkamdan Kemal ve Aylin geliyordu.Aylin gülüp duruyordu hafiften sarhoş olmuştuk, Kemal hariç. Dış kapıyı açıp Canın evin kapısına gelmesini bekliyorduk. Can bahçede görününce üçümüzde şok olmuştuk. Böyle bir şeyi hiçbirimiz beklemiyordu.

Yararsız HanımefendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin