Her şey çok güzel giderken bir anda bütün düzen tepetaklak olursa?
Babasının yaptığı bir hata yüzünden hayatı mahvolmuş iki kız kardeş ve kuzenleri. Beklemiyorlardı bunu hemde hiç!
Yeni taşınılan bir şehir, yeni bir mahalle yeni bir okul. Peki ya...
Merhabalar! Düşündüm düşündüm ve yep yeni bir lise kurgusuyla sizlerin yanına geldim.
Sizlere iyi okumalar. Umarım beğenirsiniz.🙈
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yazarın Anlatımından
Hera, Begüm ve Akasya. Bir günde hayatları değişmiş üç kız. Hera ve Begüm'ün babası annesini aldatalı bir hafta olmuş yurt dışına kaçalı da bir gün. Bir hafta olarak biliyorlardı kızlar. Daha da üzülmesinler diye annelerinin uydurduğu bir yalandı aslında.. Babaları kızlar doğacağı zaman diğer sevgilisinin doğum haberini almıştı. Evet şerefsizliğin beden bulmuş haliydi sıfatsız! Gözü dışarıda olan kendi karısının değerini bilemeyen haysiyetsiz!
Sonra ne mi olmuştu? Bu böyle devam etmişti ta ki şu zamana kadar. Kızların anneleri Burcu her şeyi öğrenmişti. Anında boşanma davası açmış ve kazanmıştı. Bunun üzerine kocası olacak Fırat efendi sanki bunu bekliyormuş gibi yurt dışına kaçmıştı. Gözü gibi sakındığı kızlarını bir hiçe sayarak hemde!
Şimdi ise üç kız yeni taşındıkları şehrin yabancılığıyla yanıp tutuşurken durmuş evlerinin olduğu mahalleye bakıyorlardı. Düzgün bir yer gibi gözüküyordu. Yani inşallah öyledir diye geçirdiler içlerinden. Sokağa girdiklerinde birkaç meraklı göz onlara dönmüştü. Tabii şaşırırlardı böyle zengin ve lüks kıyafetleriyle dolaşan dört kadın taşınmıştı mahalleye. Dedikodular çıkacaktı şimdi genç erkekler özellikle serseriler dolaşacaktı buralarda. Zaten hiç bu sokaktan çıkmazlardı ki. Kendi kendilerine takılırlardı kimseye bir zararları olmazdı. Serserilikleriyle sevilirlerdi buradaki gençler. Korurlardı mahallelerini.
Kızlar dört katlı apartmanın merdivenlerinden çıkarak ikinci kata geldiler. Eşya taşıma işlemi bitmişti. Sadece mutfak ve odaları yerleştirmek kalmıştı.
"Hala aklım almıyor şu durumu."
Akasya dalgın dalgın konuşurken iki kız kardeşin gözleri ona döndü. Akasya kuzenleriydi. O daha beş yaşındayken anne ve babasını bir motor kazasında kaybetmişti. Burcuda yanına almış kızlarından ayırmadan büyütmüştü. Fırat'da destek olmuş gıkını çıkarmamıştı. Kızlarda Akasya'yı kuzenden çok kardeş benimsemişlerdi. Hiç ayrılmazlardı. Allah ayırmasındı onları yeterdi.
"İnan Akasya bende hala şoktayım. Canımızdan çok sevdiğimiz babamız bunu nasıl yapabildi aklım almıyor."
Hera gözleri dolu dolu konuştuğunda Akasya oturduğu koltukta yan dönerek Hera'ya sarıldı.
"Atlatacağız bu günleri canımın içi atlatacağız."
Begüm sessizliğini korurken bundan sonra ne olacağını düşünüyordu. Begüm annesine düşkündü. Zaten beline kadar gelen uzun kıvırcık saçları renkli gözleriyle aynı annesiydi. Hera ise babacıydı. İşte en çokta onu yıkan, kalbini kıran bu olmuştu. Kahverengi saçlarını babasından almıştı. Esmer tenini göz rengini her şeyini babasından almıştı. Kardeş olduklarına inanmayan bile olmuştu ama aralarında sadece iki ay vardı. Akasya'da onlarla aynı yaştaydı. Dayısı ve yengesinin ölümü annelerini derinden etkilemişti. Akasya'ya hep onlarla ilgili anıları anlatırken kendini tutamaz her seferinde ağlardı.
