Eylül yağmurları toprak ile buluşurken ellerimi paltomun cebine koyarak ıslak zemine bastım. Okulun ilk günüydü ve şuan Ne kadar boktan hissettiğimin tarifi bile yoktu. Son senemi geçireceğim okula tekrar baktım. Yıkık dökük okulu andırmayan depo benzeri ürkütücü ve bir o kadarda büyük olan okula. Birandan da son senem olduğu için mutluydum aslında. Bütün bu sikik hayatımı bırakıp kendime yeni bir hayat kurardım belkide. Nee. nsjsjsjs Az önce benim bir hayatım olduğunu mu söylemistim olmayan hayatım diyelim biz şuna. Bu hayalime kendi kendime güldüm. Gülmem ile yanımdan geçen öğrenci grubu maymun görmüş gibi baktı. Ne yani hiç gülen insanda mı görmediler.
Hayır hayır hayır aslında gülen insan görmüş olabilirler ama Elzemin güldüğü pek görülmemistir. Bu kesinlikle doğru. Yine derse geç kalmamak için okulun kapısına ilerlemeye başladım. Geçen hafta Madam Sprout'un dersine geç kaldığım için ders boyunca tahtada soru sorarak bekletmisti. Sınıfta adı duyulan biri değildim. Gerçekten mi Elzem diye düşündüm yine. Sınıf listesinde adım bile yoktu belkide abartısız. Bu biraz yalnız kız, coolluk popülelerlik vs. havalarına giriyomuş algısını yaratabilirdi ama en azından bizim okulda genelde makyaj güzeli yada 3 kilo baklavası olan kişıleri popülerliğe uygun gördükleri için bu konuda rahattım.
Sınıfin içine girince yayılan yoğun oje kokusu ve sigara kokusuna maruz kalmaktan aslım olucağımı falan düşünüyordum artık. Sınıfta kimsenin bana bakmasını istemediğim için cam kenarının orta sırlarından birine geçtim. Gerçekten duvar kenarı en arka sıra falan bekliyodunuz ama badgirl falan olduğumu iddia etmiyordum ve düşünmüyordumda. Belkide yalnız olmayı ve dışlanmayı seviyordum. Kesinlikle seviyordum. Madam Sprout'un tiz sesi ile kafamı gömdüğüm sıradan çıkardım.
" Bayan Elzem bilhassa erken geldiğinize göre dersimize başlamamamız için herhangi bir engel kalmamıs bulunmakta öyle değilmi."
Yine herzamanki umursamazlığım ile tekrardan Madam'a baktım.
Siyah uzun eteği beyaz yaka gömleği ve siyah fuları ile gerçekten jilet gibi dümdüz duruyodu. Makyaj olarak yüzüne sürekli ve sadece fondöten kullansada yüzündeki kırışıklığını saklayamıyordu. Kafamı sıraya tekrar gömmem ile yüzümü cama doğru çevirdim. Tahtaya kimya dersindeki Formüller ile ilgili birşeyler yazan ve bir kuğ edasında hareket eden Madam Sprout'a tekrar baktım. Pomona Sprout biz ona genellikle Madam Sprout diye sesleniriz. Biz derken öğrenciler ve ben.
Zilin çalması ile sınıftakiler
" çıkabilirmiyiz " bakışlarını gönderirken elleriyle ne olduğunu bilmedigim ve tahminimce kimya dersi ile ilgili olan kalın dosyalarını kaldırarak "çıkabilirsiniz bayanlar ve sonra tabiki baylar"dediBıkınlıkla hocaya bakarken neden hala bize böyle seslendigine hiç kafa yormamıstım ama 5 yıldır böyle sesleniyordu. Ne saçma diye içimden geçirirken birinin beni dürtmesi ile basımı kaldırdım ve karşımda tüm inekliği ile Beste yi gördüm.
Pardon inek derken gerçekten inek. Kısaca şöyle anlatıyım. Hayatta en sevdigi şey ders calismak. Hobileri ders calismak. Fobileri ders calismamak. Ne kadar kısa anlattım ama. Beni tebrik etlmelisiniz bence.
Aslında kendine baksa yani kocaman inek gözlüklerini falan çıkarsa saçınada biraz şekil verse fena kız değildi. Ne diyodum ben ya asıl benim halim Besteden daha rezaletti kapşon takan ve okula hergün aynı saç stili ile giden birinin bir inek öğrenciye bile laf atması cidden mantıklı falan değildi.
"Ee napıyosun bakalım" dedi sıcak gülümsemesi eşlığinde. Bu kıza ne zaman baksam gülüyordu hayatta gülecek ne buluyordu gerçekten. Birtek ben mi mutsuzdum ama. Bunu düşünmeliydim. Gerçekten ya ben en son ne zaman gülmüştüm?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boş Zihinler
Misteri / ThrillerBu kitap 13. Yaşıma ithaf edilmiştir. 🖕Okumak istemeyen SG🖕 "Burada uslu uslu bekleyin. Birazdan Zümrüt Abla gelir zaten" dedi ve ardından pispis sırıtarak. Karşılarında en az 50 tane iriyarı ve siyah takım elbiseli adam vardı. Buradan çıkmalar...