◇Mektup◇

1.9K 150 91
                                    

"Bayan Rose Lewis ve Drew Lestrange. Ödev için siz ikiniz eş oluyorsunuz." dedi Öğretmen Violet.

"Olmaz!" dediler Rose ve Drew aynı anda ayaklanarak.

"Ne olmaz çocuklar?"

"Ben-onunla-aynı-grupta-olmak-istemiyorum!" dedi Rose. Nedensiz bir kin duyuyordu o çocuğa karşı. Belki Esta yüzünden...

"Seçtik çocuklar, geç kaldınız." dedi öğretmen sertçe. Rose Zümrüt yeşili gözlerini öğretmene dikmişti. Anna, sanki bir büyü yapacakmış gibi izliyordu onu.

"İstemediğimi söyledim." dedi Rose.

"Bende seçimler bitti, dedim."

"Ah, Hocam, bence Rose sinirlenmesin. Yoksa sınıf bir büyüyle alt üst olabilir." dedi Anna. Bir kaç kişi güldü. O an oldu ne olduysa. Pencereler ve kapı açılıp kapandı ve sert, soğuk bir rüzgar esti sınıfta. Rose ayakta kalmış etrafına bakıyordu. O yapmamıştı bunları. Hızla arkasına döndü. Drew'in yüzü ifadesizdi.

"Gördünüz hocam! B-bu kız bir ucube. Ne yaptığını gördünüz! O normal değil." dedi Anna, parmağıyla Rose'u göstererek.

"Ben yapmadım. Sen niye susuyorsun, Lestrange?"

"Soy adımı hiç anma. Melez..." dedi Drew.

Rose, bir kaç saniye Drew'e baktı. Neden? Tüm sınıfın önünde, neden?

"Bayan Lewis, lütfen müdürün yanına gidin." Öğretmenin sözüne gülenler birden sustular. Rose'un sağ yanağında kan vardı. Yara izinden akan kanlar. Rose yüzünde ki sıcaklığı hissedince elini yanağına götürdü. Geri çektiğinde, parmağından kan damlıyordu. Tüm Sınıf nefesini tutmuştu. Sanki birazdan ölecekmiş gibi bakıyorlardı. Rose, sıranın üstünde ki kitapları umursamadan çantasını eline alıp hızla sınıftan çıktı. Oradan bahçeye ve oradan da dışarı. O siyah köpek yine bahçede duruyordu. Sanki Rose'u kanlı görünce bir endişe duymuştu. Rose ise göz yaşlarının kan damlalarına karışmasına izin vermişti.

*
"Sen tüm sınıfın önünde nasıl yaparsın? Başka kimse yapamıyor, senin de dediğin gibi herkesin gözünde ucubesin!" dedi Esta, kapıyı sertçe çarparak.

"Ben yapmadım, Esta. O Drew'in yaptığına adım gibi eminim. Ve yine aynısını söyledi, 'Bana soy adımla seslenme. Melez...' Melez ne? Ne Melez, anlamıyorum?"

Rose, aynada kendinr bakarken şaştı kaldı. Kanayan yarası şimdi kapalıydı. Yani o sadece bir izdi ve kanadı, şimdi ise eskisi kadar kapalı duruyordu. Nasıl kanayabilirdi o zaman? Bu işte garip bir şeyler vardı. Bu güçler herkeste yoktu. Ve kanayan bir yara izi de herkeste yoktu. Rose, kendisinin özel olduğuna pek de ikna olamıyordu. Sonuçta o sadece bir ucubeydi. Sadece ucube.

"Sen özel biri değilsin, Lewis. Sadece Ucube'sin." 2. Sınıfa giderken söylemişti bunu Anna. Sadece ucube.

"Sana o çocuktan uzak dur demiştim. Bir kez olsun sözümü dinlesen! Bu kadar zor olamaz. Sadece. Uzak dur." Esta odayı tekrardan terk eti sinirle.

*
"Kızlar, yeni bir bilgi daha öğrendik. Bir yere not alın, 'Ucubeler de ders çalışabiliyormuş.' "dedi Anna.

"Aa, Anna. Bende yeni bir şey öğrendim. 'Anna isimli ifritlerle aynı havayı solumak, insanı ucube yapıyormuş demek ki.' " dedi Rose, kafasını yazdığı yazıdan kaldırmadan. Anna dişlerini sıkarak elini Rose'un siyah saçlarına geçirip çekti.

"Kiminle nasıl konuşacağını bil, Lewis. Yoksa o dilini alırlar."

"Kime nasıl bulaşman gerektiğini bil, Anna. Yoksa canını alırlar." Anna büyük bir acı çığlığıyla geri zıpladı. Rose'un saçlarını tutan bileği kırılmıştı. Kitaplıkta olan herkes onlara döndü. Kimse hareket dahi edemiyordu. Aradan biri çıktı ve Rose'a yaklaştı.

"Herkesin önünde kullanma şu ucubelik güçlerini, yoksa-" Birden durmasını sebebi, Rose'un gözleriydi. Zümrüt yeşili gözler yavaş yavaş siyaha boyanıyordu. "Sen sus Lestrange!" bir kez daha ortamı terk etti Rose. Gözlerini bilmiyordu. Fark etmemişti.

* (1 yıl sonra)
"Kızlar, siz ikinize birer mektup var." dedi yetimhane görevlisi. Kapıdan uzattığı iki mektubu aldı Esta. Görevli de gitti.

Mektubun ne olduğunu anlamak için armalı mühre bakması yetti. Kabullendi artık. Bir yandan da bittiği için seviniyordu.

Rose adına gönderilen mektubu, ona uzattı. "Oku." dedi sadece.

Rose, mektuba uzandı. Mor renkte bir mühür ile kapatılmıştı. Arkasını çevirdi.

Mrs. R. Potter

Londra yetimhanesi, Dördüncü kat koridoru sağdan ikinci oda.

Adres kısmında yazan yer onun odasıydı, bu odaydı. Ama Potter'ın kim olduğunu anlamadı. "Bu bana değil, Potter diye birine." dedi Esta'ya.

"Oku. Sadece oku!"

Rose gözlerini devirip mektubu açtı. İçinden iki tane kâğıt çıktı. İlkini açıp okudu.

Sayın Mrs Potter,
Hogwarts Cadılık ve Büyücülük okulu'nda yerinizin ayrılmış olduğunu size bildirmekten mutluluk duymaktayız. Gerekli kitap ve gereçlerin listesi ilişikte sunulmuştur.

Ders yılı 1 Eylül'de başlamaktadır. Baykuşunuzu 31 Temmuz'dan önce göndermenizi dileriz.

Sevgilerimizle,

Mineral McGonagall
Müdür Yardımcısı

"Bu ne tür bir şaka. Yetti artık. Ucube diye diye bana da kabul ettirdiniz. Hâlâ ne okulu bu, Tanrı aşkına!"

"Aptal. Sence ben bunun bir şaka olduğunu söylüyor muyum? Şaka değil, gerçek. Bak bana da geldi." dedi elinde mektubu sallayarak. "Ucube değilsin, Cadısın. Ve bende öyleyim, bunu bil. Şimdi sana anlatacağım şeyler var. Otur. OTUR ROSE!"

Rose çaresizce yerine oturunca devam etti.

"Potter olayını unutacaksın. O önemsiz bir şey. Ben Esta Longbottom, safkan bir cadıyım. Yani annem de babam da büyücü ve cadı. Melez ne demek anlamış olmalısın. B-bulanık kelimesi de... annesi babası büyücü olmayana denir. Büyücüler arasında sadece -genelde- safkanların kullandığı bir tür hakaret. Büyük bir hakaret. Ve sen bir melezsin, bunu bir daha sorma. Bunlar temel olaylardı. Şimdi geri kalanını oraya gidince öğreneceksin. 1 Eylülde benimle birlikte oraya geliyor musun?" dedi Esta.

"Hayır."

"Güz- Ne?!"

"Ben safkanım diyorsun. Bana da melez olduğumu söyledin. Bunları söyledin ve şimdi benden bunu mu istiyorsun. Saçmalık. Neler oluyor burada? Hemen anlat."

"Her şeyi bilmiyorum. Bunu sana Dumbledore anlatmalı. O kişi ben değilim. Mektuplar herkese 11. Yaş doğum gününde gelir. İkimiz aynı yerdeyiz diye ikimize aynı anda gelmiş. Şimdi geliyor musun? Gelmiyor musun? Bak bu önemli. Orası büyücülük dünyası. Orada sihir var, her şey var. Şu an anlatmam gerekenleri bile unuttum sayende. Kabul ediyor musun?"

"Tamam. Her şeyi öğreneceğim ama."

"Her şeyi."

--------------
İyi okumalar...

slчthєrín kαlвí / hαrrч pσttєr İkíz /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin