Rose, okulun bitiş zili çalar çalmaz yanında ki çantasını kaptı ve ayağa kalktı. Yanında köpek ile birlikte okuldan çıkıp yetimhaneye gitti. Arada pek bir mesafe yoktu zaten. Kimseye rastlamadan içeri girdi ve odasına çıktı. Tabii ki köpek onunla gelmemişti. Rose, odasının kapısını öyle sert kapanmıştı ki eşyalar titremişti. Kendisini direkt yatağa bıraktı. Yüzünü de yastığa gömdü.
Melezler ve Bulanıklar..
Bu kelimeler nedense çok tanıdık geliyordu ama çıkaramadı. O an gözünden bir kaç damla daha yaş yastığı ıslattı. Neden ağladığını o da bilmiyordu. Ama bu kelimeler onu gerçekten kırmıştı. Odanın kapısı bir kez daha açıldı. Rose, gelen kişiye bakmak için kafasını kaldırdı ama pişman oldu. Gözlerinin kıpkırmızı olduğuna emindi.
"Sen... neden ağlıyorsun, Lewis?" Rose Lewis. Nereden geldiğini bilmediği soy adı.
Rose, başını tekrardan yastığa gömdü.
"Bak, eğer o gereksiz salağın dedikleri yüzünden ağlıyorsan atarım seni odadan dışarı. Söyle ne oldu?" dedi Esta.
"Git başımdan, Esta. Ciddiyim bir de seninle uğraşamam." dedi Rose.
"Bende seni gördüm. Ve o Drew gerizekalısınıda. Gerçekten bir şeyleri uçurabiliyorsunuz, ve bu kafaya takılacak bir şey değil."
"Bu normal bir şey mi? Kafan mı güzel senin, Esta? Ucube gibi görünmek hoş mu sanıyorsun? Hem ben buna takmadım. Kendimi bildim bileli yaptığım şeyler bunlar." dedi Rose ayağa kalkıp Esta'nın karşısına dikilerek.
"Neye taktın o zaman ha? Biri yara izinle dalga mı geçti?" dedi Esta tek kaşını kaldırarak. Rose, Esta'ya iğrenmiş bir bakış atıp aynanın karşısına geçti. Yanağında boydan boya bir kesiğin izini taşıyordu, yine kendini bildi bileli. Yara bir türlü geçmiyordu, izi sürekli duruyordu. Belki de bu yüzden kimse onunla arkadaş olmuyordu, onu önemsemiyordu.
"Drew denen çocuk... Melez ve Bulanıklar ona dokunamaz, konuşamazmış. Ne anlama geliyor bunlar?"
Esta hızla Rose'a döndü. "Sana karşı Melez ve ismi-gereksiz kelimesini mi kullandı?!" dedi.
"Ne demek ki bunlar?" dedi Rose hâlâ anlamayarak.
"Hemen geri dönerim." dedi Esta ve dışarı çıktı. Hızlı adımlarla yemekhane katına girdi ve kullanılması yasak olan odaya girdi. Önünde kocaman bir şömine duruyordu. Yanda duran raflardan bir kibrit buldu ve şömineyi yaktı. İstemsizce elleri titriyordu.
Bir kaç dakika sonra şöminede bir yüz belirdi. Esta hemen konuya girdi.
"Burada işler karışık. Drew, Rose'a 'Melezler ve... ismi-gereksiz'ler bana dokunamaz' demiş. Bence onun sahipleri bunu söylemesini istemezdi. Ama sen hâlâ ısrarcısın bu konuda öyle değil mi?" Esta, yaşına göre çok daha olgun konuşuyordu. Sanki... On değilde Onbeş yaşında gibi.
"Evet ısrarcıyım. Muhtemelen ağzından kaçmıştır o kelimeler. Sen Rose'a göz kulak olmaya devam et, son bir yılınız kaldı." dedi adam. Sonra da yok oldu. Esta tekrardan odasına çıktı.
Rose, hâlâ aynada yara izine bakıyordu. En çok dalga geçilen bir başka özelliğiydi o.
"O aptal yara izine bakmayı kes artık." dedi Esta Bıkkınlıkla.
"Aptal mı? Evet, hayatımı kaydıran aptal iz. Haklısın, kimse zaten görmüyor, ben neden göreyim bu izi değil mi?" diye patladı Rose.
"Cidden sana Melez demesine takmıyorsun da buna mı takıyorsun?"
"O kelime ne demek bilmiyorum. Ama sen biliyorsun anlaşılan. Anlat öğreneyim."
"Zamanı gelince öğrenirsin." dedi Esta ve kendi yatağına attı kendini.
*
Rose yeni yeni hazırlanırken, Esta okul için çıkıyordu bile. Esta ve Rose araları iyi olan arkadaşlardan değillerdi. Rose'un yetimhanede bile arkadaşı yoktu. Esta bile kinle bakıyordu bazen ona.
Rose, yine tek başına yetimhaneden çıkıp okula yürüdü. Yine erken gelmişti ve okulun bahçesinde hiç kimse yoktu. İki kişi hariç. Sanırım kavga ediyorlardı ama Rose bunu fark ettiğinde okula girmek üzereydi.
"Sen nesin böyle?!" dedi Esta hızla Drew'in yanına gelirken.
"Oo, Longbottom. Sen gelir miydin buralara?" dedi Drew alayla gülümserken.
"Sen ne hakla ona melez dersin, Lestrange!" dedi Esta.
"Beni tanıdığını biliyordum."
"Pek değil. Neden biricik ailen dururken buradasın anlamıyorum. Lestrange ve Muggle okulu ha?"
"Bende senin hakkında duymuştum, biliyor musun? Duyduklarıma göre kofti ikizin gibi değilmişsin. Büyü yapabiliyormuşsun. Yoksa seni o yaşlı bunak eğitti diye mi böylesin?"
"Neville kofti değil!" dedi Esta dişlerini sıkarak.
"Ya, öyle mi? Hiç büyüden iz yokmuş ama?"
"Sanane Lestrange, sana ne!"
"Biliyor musun, Kanıbozuk olanlarla da konuşmuyorum." dedi giden Esta'nın arkasından. Esta durdu ve hızla Drew'e dönüp elini kaldırdı. Gittiği adımları da geri geldi.
"Kapa çeneni, seni Safkan bozuntusu!"
"Sakın! Şimdi benden Özür dile ve git! Benim tarafımdan herkesin babana selamı var unutma. Benden de annene selam söyle. Baban seni bile hatırlamıyorken önemli değil aslında ama... annen hatırlar-" Drew yüzüne inen tokatla sustu. Drew dişlerini sıkarken, Esta'nın kolunda kesikler belirdi. Esta kolunu tutarak uzaklaştı oradan. "Sana da Ailene de lanet olsun Andrew Lestrange!"
Rose, kanlı kolunu tutan Esta'nın ona doğru geldiğini görünce, okula girmekten vazgeçti. Esta başarısız olarak kolunu saklamaya çalışırken, "S-sana ne oldu böyle, Esta." dedi Rose. "Çekil önümden!" diye tısladı Esta, sağlam koluyla Rose'u ittirerek.
*
Rose, Esta ile aynı sınıfta değildi, onun nasıl olduğunu bilmiyordu ama arkasında oturan Drew gün boyu sinirliydi.Anna, Drew'in dikkatini çekemeyip sinirlenince, soluğu yine Rose da almıştı.
"Hadi Ucube, bir sihir daha yap da eğlenelim." Yine nedensizce etrafta ki insanlar gülmeye başlayınca etrafına iğrenmiş bakışlar attı, Rose. Yüzü bir gülümseme ile aydınlanırken de Anna'nın başına kuş pisliği düşmüştü. Rose gülümseyerek oturduğu ağacın dibinden kalktı ve kucağında kitaplar ile okula yürümeye başladı. O sırada Anna, "Seni salak, Ucube-" derken yine susmuştu. Rose arkasını dönüp baktığında, Anna'nın o uzun saçları, ağzına dolanmıştı. Rose, gerçekten kendini bildi bileli bu tür sihirler yapabiliyordu ve alışmıştı artık. O özeldi, ve bunun farkındaydı.
----------
Longbottom ve Lestrange. Bu bölümün olayı oydu. Kitabın açıklamalar kısmında yazmıştım, Bu hikayede bazı olaylar, orjinal hikayeden farklı olacak demiştim. Ve öyle de oluyor şu an.Sorularınız varsa yazabilirsiniz.
İyi okumalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
slчthєrín kαlвí / hαrrч pσttєr İkíz /
FanficArkadaslar simdi tikladiginiz bu kitaptan yavasca cikiyosunuz "Benim değer görmek için bir yara izine ihtiyacım yok! Hiç bir Potter'a da saygım yok!" Potter ikizlerinin hikayesidir. Bazı kısımlar orjinal hikâyeden (çok) farklı ilerlemektedir. ======...