toprak°11

24.5K 675 61
                                    

"Müdürün oğlu olabilir ama bizi ispiyonlayacak son kişi bile değil." Kayla sert bakışlarını Barkın'a çevirken Doruk ve ben şaşırmıştım. Kayla'dan beklemediğimiz bir çıkış olduğu aşikardı. Barkın tam cevap verecekti ki derince bir nefes alıp konuşmaktan vazgeçti. Diğer tarafa dönüp birkaç adım uzaklaştı.

 Birkaç dakika içinde zil çalmış ve dördümüz kantinden çıkıp soluğu bir kat yukarıdaki müdür odasının bulunduğu koridorun başında almıştık. İdare katı olduğu birkaç tane öğrenci vardı ve diğer koridorlarda kıyasla boş bile sayılırdı.

Birkaç dakika içinde müdür kapısını kilitleyip dışarı çıktığında son kez Doruk'a baktım. Sağ elini kaldırıp okey işareti yaptığında merdivenlerden aşağıya inen babasının yanına doğru usulca hareketlenmişti. 

Gözden kaybolduklarında üçümüzde salak gibi bakışlarımızı boş koridorda ve merdivende gezdirmeyi bırakıp müdür odasına doğru ilerledik. "Telefonun açık değil mi?" Barkın kısık bir sesle, Kayla'ya dönüp sorduğunda araya girdim. "Özel göreve falan çıkmadık altı üstü tutanakları bulup fotoğraflarını çekeceğiz." dediğimde kapının önündeydik.

"Kimsenin ruhu bile duymaz." Elimdeki anahtarları kapıya denerken ikinci deneyişte kapı açılmıştı ve Barkın'la yavaşça içeriye girip kapıyı aynı sessizlikte ve yavaşlıkta örtmüştük. "Sen şuradaki dosyalara baksana." Barkın'ı duvarı boydan boya kaplayan rafta dizili dosyalara gönderirken ben de masasına göz atacaktım. 

Neredeyse boş olan masada bir şey olmadığına kanaat getirip masanın yanındaki çekmecelere yöneldim. İlk iki çekmece kilitli olduğu için diğerlerine geçip kontrol etmeye başladım.

Birkaç dakikanın ardından çekmecelerde de bir şey olmadığına kanaat getirip kafamı kaldırdım. Barkın dosyaları tek tek açıp konularına bakıyor aradığımız tutanakların olmayacağını düşünüp tekrar yerine koyuyordu. Kilitli olan çekmecelerde dönüp elimdeki anahtarları denemeye başladım. Haddinden fazla anahtar vardı, sadece bu odanın ve içerisindeki eşyaların değil muhtemelen evi de dahil her şeyin anahtarı aynı anahtarlıkta toplanmıştı. 

İlk çekmeceyi sonunda açtığımda birkaç deneme sonunda ikinci çekmeceyi de açıp dikkatlice karıştırmaya başladım. İlk çekmecede de bir şey olmadığı kanaatine varıp diğerine yöneldiğimde en üstte duran birbirine zımbalanmış birkaç tane kağıt dikkatimi çekmişti.

Üzerinde muhtemelen bir başka öğrencinin ismi yazıyordu birkaç saniye göz gezdirdiğimde bunun bir disiplin suçu için tutulan tutanak olduğunu anlamıştım ama Barkın'ın ki değildi. Altta aynı şekilde bir sürü zımbalı A4 kağıdı yığını vardı. 

"Buldum galiba." heyecanım sesime yansısa da oldukça kısık sesle konuşmaya çalışıyordum. Barkın hemen yanıma gelirken çıkartıp masanın üzerine koyduğum kağıt destesine yöneldi. "Bunlardan biri." Dizili sırayı bozmamaya çalışıp oldukça seri bir şekilde Barkın'ın tutanağını bulmaya çalışıyorduk. 

"Burada, burada, burada." heyecanla konuştuktan sonra üzerinde Barkın'ın adı yazılı olan kağıdı çıkarttım. Barkın birkaç sayfadan oluşan kağıtların fotoğrafını çekmek için cep telefonunu çıkarttığında ikimizde duyduğumuz belirli belirsiz sesle birbirimize döndük. "O, müdürün sesi miydi?" Barkın'a olumsuz bir cevap vermesini umarak kısık sesle sorduğumda bu defa Kayla'nın sesi geliyordu. Muhtemelen müdürün odaya girmemesi için saçmalıyordu. "Mahvoldum."

Sağ elimi saçlarımın arasından geçirip kafamı eğdim. Resmen müdürün odaya girmesini bekliyordum ve muhtemelen hayatım en çaresiz birkaç saniyesini yaşıyordum. Gözlerim bir saniye için Barkın'a kaydığında onunda benimle aynı durumda olduğunu anlayabiliyordum. Hareket etmeden öylece duruyordu sanki hiç sesimizi çıkartmazsak gidecekmiş gibiydi.

Mavisini Arayan Deniz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin