toprak°24 'kalbine bahar gelen çiçek'

24K 729 183
                                    

|Bölüm Şarkısı: İlhan İrem- Anlasana| ♥️

|Bölüm Şarkısı: Lady Gaga, Bradley Cooper- Shallow|

•Bir şiir istersin içinde benzetmeler olan.
Kusura bakma sevgilim...
Heybemde sana benzeyecek kadar güzel birşey yok... yok! •

•ben birinin hiçbir şeyiyim,
en çokta bu koyuyor.
ortak tek bir fotoğrafımız bile yok.
bugünlerde ben adsız bir özlemim
yağmur yemiş bir d(D)eniz gibiyim.•

Zihnindeki her sahnede, aklımda bir an önce Denizhan'a ulaşmak vardı. Tam olarak nereye gideceğini bilmiyordum, nerede olduğunu da bilmiyordum ama deniz kenarında bir yerlerde olduğunu biliyordum. Deniz kenarında. Muhtemelen oturmuş, yönünü mavi derinliklere çevirmiş gelmemi bekliyordu. Hem de yeniden güneş batmak üzereyken. 

Belki de Barkın'ın gittiği yerdeydi yani kendi klübünde. Bunu bilemiyordum. Öfkeyle kaynayan düşüncelerim, kendimi aşağılık psikolojisine sokmamak için verdiğim uğraş düşünmemi, en azından mantıklı düşünmemi engelliyordu. Zaten kendimi bildim bile bir şekilde sevmediğim denizden de sahilden de iyice nefret etmem için artık hiçbir sebep yoktu.

Taksi durduğunda parasını da ödeyip indim. Mekanik hareketlerle tamamen ezbere yaşıyor gibiydim çünkü ağır zihnim bedenimden ayrı işliyor gibiydi. Sarı araç tam önümden hızla geçerken deniz kokusunun burnuma dolduğunu serin havanın tenime işlemeye başladığını hissediyordum. Tanıdık gelen manzarayı izlerken yürümeye başladım. 

Düşündüklerim ağır geliyor, duyacaklarımın beni daha çok yıkacağını bildiği için ayaklarım ilerlemek istemiyordu. Onu bulmak için gelmiştim ama bir tarafımda o kadar çok burada olmamasını istiyordu ki. Ben yıkılıyor dün, hem de kendi kendime yıkılıyordum. Kendim yıkıyorum. 

Sanki tek beden de iki ruh gibiydim. Kendi kendimle savaşıyordum. Her şeyi bir kenara bıraktım, adımlarım hızlanırken kalabalık olan sahil sanki gittikçe seyrekleşiyordu. Yürümeye devam ediyordum, kafamın içini dolduran, zihnimi bulandıran, omuzlarına ağır gelen, kalbimin acıdan kıvranmasına sebep olan o düşüncelerle yürüyordum. Kendime kızıyordum, Denizhan'a kızıyordum. 

Etrafımda kimse yoktu ve deniz kokusu ciğerlerime doluyordu, ağır ağır esen rüzgar saçlarımı uçuşturuyor, gün batmak üzere olduğunu belli ediyordu. Ben ise yavaşlamış adımlarımla görüş alanıma henüz girmiş adama bakıyordum. Bir hayal olmasını dilemekle dinlememek arasındaydım. Çok uzağımda değildi. Bakışları önündeydi karşısındaki henüz masmavi olan denizde. Belki de dönse, dönüp baksa görecekti beni. 

Sanki bunu düşünmemi bekliyormuş gibi çevirdi kafasını ve ben göz göze geldiğimizi hissettim. Oturduğu yerden yavaşça kalkmış ve bana dönmüştü, bütün bedeniyle dönmüştü. Ve benim yürümekte bana ihanet eden bacaklarım, bulanıklaşan zihnim hiç beklemediğim bir şekilde duruldu. İçimdeki fırtına dinmiş gibiydi. İçimdeki savaşçı ruh son kırıntılarïnı kullanacaktı birazdan yaşayacağım ağır yenilginin tam öncesinde. 

Mahvetmeden mahvolmak istemiyordum, en çokta bu yüzden. 

Hızlı adımlarımı tam karşımdaki bedene yönelttim, bana dönmüş dikkatle inceleyen bedene, tam yanına ulaştığımda elimi yüzüne sert bir tokat atmak için kaldırdım. Bunu hak ediyordu hem de binlerce kez hak ediyordu.  Bununla yetinmeyecektim ama bir yerden başlamak gerekiyordu. Ona zarar verebileceğimden değildi işte. Bir şeyler yapmak istememdendi. Canını yakmak için bir şeyler yapmak istememden.

Mavisini Arayan Deniz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin