ARAF-6

718 273 361
                                    

MERHABA PATATES KIZARTMALARIMMM 🍟🍟

BUNDAN SONRAKİ BÖLÜMLERDE OLAYLAR OLAYLAR YANİ. GERÇEKLER ORTAYA ÇIKINCA ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ.

Media da Hazal'ın hastanede dinlediği şarkı var

OY VERMEYİN UNUTMAYIN

İYİ OKUMALAR

**************************

Yanılgı...

Hissettiğim şey tam olarak buydu. Yanılmıştım. 'Bundan sonra hayatımda güzel şeyler olacak.' dedikçe yanılıyordum.

Acı peşimi bırakmıyordu. 

Hayat, bana mutluluğu ucundan bile gösterse. Acı, misliyle bedel ödetiyordu ruhuma. 

Yaralarım kabuk tutmaz hale gelmişti. Umutlarım her geçen gün bir bir intihar ediyordu. Yazık değil miydi bana? Bunca yaşadığım şeyler yetmez mi? Daha ne kadar yara alacaktım? Ruhumun yaralarını görüp ne zaman bırakacaklardı peşimi?

 Eğer tüm bunlar öldüğümde son bulacaksa...

Hemen ölebilirdim.

"Hazal Hanım iyi misiniz?" Emre'nin sorusuyla kendime gelmiştim. Telefonumu çantama koydum usulca. "İyiyim Emre. Gelmedik mi?" dedim.

"Geldik efendim." başımla onu onayladıktan sonra arabadan indim. Karşımda oldukça lüks bir rezidans vardı. Ben etrafı incelerken Emre çoktan valizlerimle yanımda dikilmişti. Bir elini ileri uzatarak bana yön verdi. "Buyurun efendim." yavaş adımlarla rezidansa girmiştim. Danışmaya gideceğim sırada Emre seslendi. "Hazal Hanım odanız çoktan hazır ve anahtarı bende." konuşmak istemediğim için başımla onayladım. Asansöre bindiğimizde Emre en son katın düğmesine bastı.

Harika! Her gün bu kadar katı in çık yapacaktım. Birkaç dakika sonra asansör dairemin olduğu kata gelmişti. Emre benden önce valizlerle asansörden çıktı ve sağ tarafta kalan dairenin kapısını açtı. Olduğumuz katta sadece iki daire vardı.

 'Az insan çok huzur' dedi iç sesim. Haklıydı.

Emre valizleri içeri koyduktan sonra yanıma gelip anahtarı verdi. "Başka bir isteğiniz var mı efendim?" sadece yalnız kalmak istiyorum. "Hayır, başka bir isteğim yok teşekkür ederim." Emre koluyla alnını silerken göz göze gelmiştik. Mahcubiyetle kafasını eğdi. "Yarın sabah saat 10.00'da aşağıda olurum efendim. İyi günler." Emre asansöre binip gözden kaybolduğunda koridoru incelemeye başladım. Oldukça geniş ve ferahtı. Fayanslara baktığımda yansımamı rahatça görebiliyordum. Karşı daireye baktım bu sefer. Benim kapım beyazken o, siyahtı. Benim dairemin yanında beyaz gül saksıları varken karşı dairenin siyah beyaz iki tane taçlı aslan heykeli vardı. Heykeller o kadar asil duruyordu ki önlerinde reverans yapma isteği ile dolup taşmıştım. Kafamı iki yana salladım. İyice saçmaladım. Hızlı adımlarla eve girip kapıyı kapattım. Bu sefer gözlerimi evimde gezdirdim.  Ev tam da benim zevkimi yansıtıyordu. Her yer siyah-gri-beyaz üçlemesiydi. 

"Evi dekore eden zevklerimi iyi bilen biriymiş." karşıma ilk oturma odası çıkmıştı. Evin boydan boya camlarla kaplı olması her yerin aydınlanmasını sağlıyordu. Gri duvarları siyah kapılar onları da beyaz eşyalar karşılıyordu. Oturma odasından çıkıp mutfağa yöneldim. Bu sefer duvarlar beyaz, dolaplar gri, mermer ve asma tavan siyahtı. Diğer odaları boş verip yatak odasına girdim. Bu sefer de kapı ve yastıklar gri, yorganlar beyaz ve geriye kalan her şey simsiyahtı.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin