ARAF-7

670 248 318
                                    

MERHABA PATATES KIZARTMALARIMMM🍟🍟

SİZİ ÇOKKK ÖZLEDİM :) BİLİYORUM SİZ DE BENİ ÖZLEDİNİZ ;)

ARTIK BU BÖLÜMDE BAŞ KARAKTERİMİZ GELİYOR. 'SONUNDA' DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM :)

OY VERMEYİ UNUTMAYIN❤️

İYİ OKUMALAR💞

*********************

"Tunç?"

Tunç sesimi duymasıyla kafasını benden tarafa döndürdü. Başta tepki vermese de sonrasında kaşlarını havaya kaldırdı ve güldü.

"Ah! Hazal?"

Onu karşımda görmemle o kadar şaşırmıştım ki hiçbir şey söyleyemedim. 'Allah dualarımızı kabul etti galiba.' iç sesim neşeyle şakıdı. Sonrasında iç sesimin neşesi yüzüme vurdu ve kocaman gülümsedim. "Tunç." ismini söyleyip kollarımı bedenine sardım o da sarılışıma anında karşılık verdi. Bir süre daha sarıldıktan sonra kollarımı bedeninden çektim ve ona baktım. Dün aklıma gelen anılarım ve sonrasında duyduğum pişmanlık o anda ruhumu sardı. "Tunç ben...ben çok özür dilerim. Hastaneden çıktıktan sonra ise hiçbir şey olmamış gibi kaçıp gittiğim için çok özür dilerim." söylediklerimle gözlerim dolmuş ve dudaklarım büzülmüştü.

Tunç'tan hiç beklemediğim bir tepki gelmişti. Gülmüştü. Ben, bana kızmasını beklerken o sadece gülmüştü. 'Sinirden de gülüyor olabilir.' doğru söylüyordu. Eskiden Tunç'u her sinir ettiğimde gülerdi. "Çok kızdın biliyorum, haklısın da kızmakta. Seni kullandığımı düşünüyor olabilirsin. 'Kendisini koruyup kollattı işi bittiğinde de çekip gitti.' diyebilirsin ama ben seni hiçbir zaman kullanmadım. Gerçekten..." ben açıklama yapmaya devam ederken Tunç kaşlarını çatarak yüzünü benim hizama getirdi.

"Nefes al prenses. Çok konuşmaktan ölen ilk insan olmanı istemiyorum." hesap sormak yerine beni düşünüyor olması kalbimi sızlattı. Bir kez daha bencil oluşum çarptı yüzüme. Sevilmeyi hak etmiyordum. Kesinlikle.

Bunları düşünürken göz yaşım çoktan firar etmişti. "Şşş ağlama. Sana kızmadım asla da kızmam tamam mı? O aklındaki düşünceleri de sil. Bencil değilsin sevilmeyi de hak ediyorsun." bunları söylerken usulca göz yaşlarımı sildi. Şaşkınlıkla Tunç'a baktım. Bir erkeğin yüzüme dokunmasına rağmen vücudum hiçbir tepki vermemişti. 

"Ben demin sesli mi düşündüm?" sorumla gülümseyip kafasını iki yana salladı. "Sesli düşünmedin. Sadece düşüncelerini bilecek kadar iyi tanıyorum seni." kafamı sallamakla yetinmiştim. Bu cümleyi kuran ikinci kişiydi. İlki tabii ki de Merve'ydi. 

Birden beynimde şimşekler çaktı. Kafamı hızla kaldırıp Tunç'a baktım. Benim tanıdığım Tunç en ufak şeylere bile büyük tepkiler verirdi. Bir yıl sonra karşılaştığımız halde şaşırmayı bırak hiç bir mimik dahi göstermemesi garipti. Lafı dolandırmadan pat diye sordum. "Sen...beni gördüğünde neden şaşırmadın?" sorumla ellerini yüzümden çekti ve ensesini kaşıdı. "Ne? Şey..." Tunç'un açılan dudakları arkasından gelen kapı sesiyle kapanmıştı.

Benim bakışlarım hemen arkadaki adama dönerken Tunç, gözlerini kapatıp açtıktan  sonra arkasına dönmüştü.

"Tunç?" adamın soru sorar bir şekilde seslenişiyle Tunç, adama bakıp gülümsedi. "Sen gitmemiş miydin?" kafasını onaylar bir şekilde sallayıp konuştu. "Tam kapıdan çıkıp gidecekken Ha-arkadaşım  ile karşılaştım." beynimin sulandığını hissediyordum. Tunç hızlıca bana bakıp ensesini kaşıdı. "Tanıştırmayı unuttum. Hazal bu abim Esat, abi bu da çok sevdiğim bir arkadaşım Hazal." Esat ismi nedense bir yerden tanıdık gelmişti. Sanki önceden Tunç'un ağzından duymuş gibiydim. Ayrıca Tunç şu an neden bir şeyler saklamaya çalışıyor gibi davranıyor?

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin