15 - Confession

84 7 0
                                    

Niall

Lova'sız geçen beş iş gününün sonunda çok yorgundum. BP tahmin ettiğim gibi zararını talep etmişti, babam buna çok sinirlenmişti. Sinirlendiği kişi Lova değildi, bendim. Ama Lova'ya hala uygun bir pozisyon ayarlamadığı için Lova ona sinirli olduğunu düşünüyordu. Bütün gün evde oturduğu için son derece canı sıkkındı kız arkadaşımın. Ofiste yardımına ihtiyaç duyuyordum ve bunu ona söylüyordum ama gelmek istemiyordu, haksız sayılmazdı.

Bu akşam her haftaki toplanmamızı yapacaktık. İstemediğini söylese de Lova'yı da alacaktım, değişiklik ona iyi gelirdi. Apartmanının önüne geldiğimde saat 7'ydi. Yolda aradığımda açmamıştı, zaten kapıyı çaldığımda uykulu bir şekilde açması uyuduğunu belli ediyordu.

"E hazırlanmamışsın hayatım!" dedim ve içeri girdim. Gözlerini ovuşturarak "Siz eğlenin, ben evde kalacağım." dedi Lova. Yanaklarını öptüm. "Olmaz öyle. Sen yüzünü yıka, ben de çocukları arayıp geç kalacağımızı haber vereyim." diyip onu banyoya sürükledim. Lova'ya elbise seçip saçını ve makyajını yapmamız sadece yarım saat sürmüştü. Hala son derece keyifsiz görünüyordu ama çok güzeldi.

Gecenin başlayacağı restorana vardığımızda arkadaşlarımız çoktan yemeğe başlamışlardı. Kısa bir selamlaşmadan sonra Lova ile ben de siparişlerimizi verip beklemeye başladık.

"Evdeymişsin Lova, öyle duyduk." diye konu açtı Harry. "Evet, işleri batırınca işsiz kaldım." dedi gülerek ve bana baktı. Ben de güldüm ama ayıp olmasın diye gülmüştüm, gülünecek bir şey değildi. "Çalışmayı düşünmüyor musun?" diye sordu Louis. "Düşünüyorum ama henüz iş bulamadım. Böyle giderse rotam İsveç'e dönecek." diye cevapladı Lova. Tek kaşımı kaldırdım. "Nasıl yani?" dediğimde omuz silkti. "Param biterse başka seçeneğim kalmayacak." dedi. "Buna izin vermeyeceğimi biliyorsun." dedim ama o da "Bana bakmak zorunda değilsin. Zaten bana bakmanı da istemiyorum." diye karşılık verdi. "Bakmak değil bu dediğim, sana yardımcı olacağım sadece. Birbirimize destek olamayacaksak neden beraberiz ki?" dedim, cevap vermedi. Yemeklerimiz gelince konu değişti.

Restorandan ayrılıp arabalara dağıldığımızda ikimiz de keyifsizdik. Lova dışarı çıkmaktan hoşnut değildi, ben söylediği şeylerden. Sürerken sessizlik hakimdi. İkimiz için de kötü bir dönem olduğunun farkındaydım ama o giderse bizden geriye ne kalırdı? Hayatımda sevdiğim insanın olmamasına alışmıştım daha önceleri, ayrılsak Lova'nın yokluğuna da alışırdım. Ama onunla daha iyiydi hayatım, o varken her şey daha kolay ve zevkliydi. O yanımdayken huzurluydum. Uzun zamandır birlikte değildik ama ikimiz de birbirimizin en kötüsünü görmüştük, beraber olmuştuk. Bunlar yok sayılamazdı.

"Neden gitmeyi düşünüyorsun?" diye sordum dayanamayıp. "Elimde biriktirdiğim biraz para var ama suyunu çekmesi uzun sürmez. Alanımın dışında iş yapmak istemiyorum. Yoksa yarı zamanlı işler de bulabilirim, bunlar sorun değil. Ranlogistics'ten önce alanımda sadece staj yapabilmiştim, diğer iş tecrübelerim hep farklı alanlardaydı. Böyle devam etmesini istemiyorum. Lojistik işini seviyorum." diye yanıtladı ama ben hala başka bir şey söylemesini bekliyordum. "Şirkete geri dönebilirsin, asistanım olmak zorunda değilsin. Uygun bir pozisyon elbette vardır. Zor durumda kalmanı da gitmeni de istemiyorum, Lova." dediğimde ofladı. "Ben de gitmek istemiyorum ama paramın bitmesi durumunda en azından annemin evinde bir odam var, burada hiçbir şeyim yok." dedi. Şaşkınlıkla "Ben varım!" diye hatırlattım ve ekledim: "Paran biterse benimle yaşayabilirsin. Benim evimde de bir odan var."

Lova başını iki yana salladı. "Aynı şey değil, Niall. Ayrıca yanına taşınmak biraz asalaklık olur." dedi. Bu sefer ben başımı salladım. "Asalaklık değil, destek bu." diye düzelttim. "Gayet de asalaklık oluyor. Kendi ayaklarımın üstünde durabildiğim için bunca senedir İngiltere'de yaşamaya devam edebildim. Sevgilimin yanına taşınmak asalaklık olur, destek böyle bir şey değil." diye üsteledi. O sırada bara ulaşmıştık. Arabayı valeye verip içeri girdik.

The Girl With The Snake TattooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin