Bu versiyon, bu bölümün dördüncü yazılışı. Üç kere baştan sona yazdıktan sonra -üstelik birinin yirmi beşinci bölümünü (yani finali) bile yazmıştım- beğenmeyip sildim. Umarım dördüncü seferde içime siner ve yayımlayabilirim. Keyifli okumalar.
Lova
Yataktaki ani hareket yüzünden irkilerek uyandım. Gözlerimi açtığımda Niall'ın yatakta zıpladığını gördüm. "Yapma!" diyip yüzümü yastığa kapattım. "Hadi, kalk artık uykucu." diyip zıplamayı bıraktı. "Hayır! Gel yatalım işte. Yarın mesai başlıyor." dedim yüzümü kaldırıp sadece yanağımı yasladıktan sonra. "Noel tatillerinin en sevdiğim gününe geldik yani." dediğinde "Nedenmiş?" diye sordum. Bunu bekliyor gibi hevesle "Yılbaşından sonra mesaiye kadarki günler daha sakin, hatta sönük geçer. Bu yüzden uzun tatillerin son pazar günü hep bir şekilde eğlenmeye çalışırım. Bugün de öyle yapacağız." diye anlattı.
Uykumu açtığı için mecburen doğruldum. "Aklında ne var peki?" diye sordum. Dudaklarının üstüne hayali bir fermuar çekti. Uzanıp dudaklarına bir buse bıraktım. Bunun üzerine bayılıyormuş gibi başını yastığa düşürdü. Ben de göğsüne yattım. "İşte istediğim motivasyon bu, hayatım! Yapılabilecek tüm aptal ama eğlenceli şeyleri yapmalıyız." diyip saçlarımı öptü.
Biraz sonra kalkıp mutfağa indik. Stephen akıllı bir insan olduğu için uyuyordu. Ellerimdeki dikişlerin alınmasına muhtemelen az kalmıştı, birkaç gün sonra doktora gidecektim. Ama Niall elimi yormamakta ısrarcı olduğu için yine ada tezgahın taburelerine oturup çocuk gibi yemek bekliyordum. "Audrina'nın sevgilisiyle görüşecek misin?" diye aklıma gelen şeyi sordum. Yılbaşı gecesi görüşeceğini söylemişti ama henüz bir adım atmamıştı. Tezgaha dönükken bana bakmadan "Eski sevgilisi." diye düzeltti. "Bu ayrıntıya neden takıldın ki?" diye sordum merakla. Neşem yerini şaşkınlığa bırakmıştı.
Niall bana döndü. "Yani bunu anlatsam da muhtemelen tam anlamıyla kavrayamayacaksın. Sonuçta Audrina uzun bir süre hayatımdaydı. Sonu her ne olursa olsun hayatına o şekilde girmiş birini hemen göz ardı edemez hiçbir erkek." dedi ve omuz silkti. "Kadın seni terk edeli dört yıl olmadı mı? 'Hemen'den kastın ne kadar? On yıl falan herhalde." dedim hayretle. Hala Audrina'yı mı düşünüyordu yani? Yanıma geldi ve "Doğru ifade edemedim kendimi sanırım. Demek istediğim şu: Bir kadın, bir adamın hayatında yer bırakmışsa adam bazı şeyleri önemser. Bu da öyle bir şey. Eski eşimin eski sevgilisi ya da yeni sevgilisi olması beni ilgilendirmiyor ama onu incittiği için eski sevgilisi olması beni ilgilendiriyor." dedi.
"Ha, yani sence Arvid'in yaptıkları mantık çerçevesine oturabiliyor mu?" diye sordum daha büyük bir hayretle. "Hayır tabii ki! Sizinki çok daha farklı bir durum." dedi kaşlarını çattıktan sonra. "Benzer bir şeyi Audrina da sana yapmıştı. İkimiz de toksik ilişki yaşadık ve yıllar geçmesine rağmen sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. İkimiz de zehirlenen taraftık ama senin aksine Arvid'in hayatına dair hiçbir şey beni ilgilendirmiyor. Audrina'yı affetmen çok büyük bir davranış. Seni aldattığı adam yüzünden yaşadıkları için ona yardımcı olman ne kadar iyi bir adam olduğunu kanıtlıyor. Ama neden onun sevgilisinin sıfatıyla böyle ilgilendiğini anlayamadım." dediğimde ofladı. "Konuyu kapatsak mı? Gereksizce uzadı." diyip tezgaha geri döndü. "İki hafta sonra beni tekmeleyip Audrina'ya geri dönme de!" dedim, başını iki yana salladı.
Kahvaltıyı beklerken tuhaf ve düşündürücü tartışmamızın etkisini üstümden atmaya çalıştım. Önemsememeye çalıştım çünkü bu konuda Niall'a güvenmek istiyordum -ki güveniyordum da. Farklı bir nedenle ayrılsak bile Audrina'ya geri döneceğini zannetmiyordum.
Niall yanıma oturup bir bana yedirip bir kendisi yiyeceği şekilde kahvaltıyı tamamlattı. Bulaşıkları toparladıktan sonra tam önümde bana sırtını dönüp çömeldi. Kollarımı boynuna, bacaklarımı beline sardım; doğrulup mutfaktan çıktı. Merdivenlerden temkinli adımlarla çıkarken Stephen'la karşılaştık. "Kardeşim, siz ne yaşıyorsunuz ya? Hangi evren bu?" dedi gülerek. "Geç bunları!" dedi Niall ve devam etti. Yatak odasına vardığımızda Niall duşa girmeyi teklif etti. "Yani istiyorsan tek de girebilirsin tabii ama ben sen zorlanma diye söylüyorum." derken yüzünde muzip bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Girl With The Snake Tattoo
FanfictionNiall bir hırsız değildi. Takip ettiği yalnız kadınların evine gecenin bir yarısında giren bir sapık hiç olamazdı. Lova ise sadece uyuyordu. Tek suçu ona çok sıcak gelen Londra havasında kliması bozulduğu için evinin tüm camlarını açmaktı. Ve bazen...