Alarmdan önce çalan telefonumla uyanırken benimle beraber kızımda uyandı. Bugün ilk dersin kimin olduğunu unutmayan, unutamayanlar tarafından uyandırılmamam için hiçbir sebep yoktu. Ki zaten alarmım çalmamıştı. Kullanılmayı hiçbir zaman kabul etmediği için gerektiğinde de işe yaramıyordu. Üzerimi değiştirmeyi aklımın ucundan bile geçiremezken okula gelmek isteyen Melek'in giyinmesine yardım ettim. Bilgisayara bir şey olup çalışmama ihtimaline karşı kendi bilgisayarımı da çantama attım. Kucağımda kızımla metroya doğru koşar adım giderken saate tekrar baktığımda saatin daha yedi olmadığını görüp rahatladım. Adımlarım yavaşlarken korkuyla saati yanlış okuduğumu çok geç anlamış oldum. Okulun önünde yüzeye çıktığımda günahını aldığım alarmım çaldığında sakin kalmayı bir şekilde becerdim. Okulun kapısının açılmasına daha yarım saat olduğundan ötürü kapıda kalmış olmamız şaka gibiydi. Tam saatinde gelmeyi bir türlü başaramıyordum.
Okulun kapısında sabah Recep Ağabey'in olduğunu görüp rahatladığımda kötü şeyler arasında iyi şeylerde olacağını bir kez daha hatırladım. Beni artık yıllardır tanıdığından ve en önemlisi yanımda bir sevimlilik abidesi olduğundan okula erkende olsa girebildim. Ama Recep Ağabey'in alıştığından biraz farklı olduğumdan dalga geçmeyi de ihmal etmedi. Elbise ve etek giyip pantolonlardan nefret edip zorunlu durumlarda giydiğimden kimse beni üstüme erkek giysisi ile görmemişti. Montuma kadar her şey Sinan'ın olduğundan kimsenin eşyaların gerçek sahibini anlamasını dilemekten başka bir şey yapamadan koridorda kızımla beraber ilerledim. Onun için bile tuhaf halde olduğumda bana karşı kimliğimi sorgular tarzda bakıp hemen ardından da gülüyordu. Tahammül edilemeyecek bir şey değildi. Ama onun yerine Beril olsaydı durum biraz katlanılmaz olabilirdi.
Dersin olacağı amfiye giderken Ömer ile her zaman oturduğumuz yere çantamı bıraktım. Kızımla kahvaltı etmemiz gerekiyor olsa da kantin sekizden önce kolay kolay açılmayacağı için bizi derste idare edecek bir şeyler bulmak için onunla otomatın olduğu kata indim. Soğuk sandviçten daha düzgün bir şeyler bulamadığımdan en kötünün içindeki en iyiyi aldım. Melek'in içebileceği tek şey su olduğundan kendime kahve alırken ona da su aldım. En sevdiği şekilde müzik dinlerken sorunsuz zaman geçirebildik. Ömer geldiğinde Melek'i ona bırakıp bilgisayarı almak için yanlarından ayrıldım. Okuldaki tarihimde ilk kez bilgisayarı alıp kurulumu yapıp derse hazırladığımda uykusuz, yorgun ve sinirli hissediyordum.
Sinan Hoca amfiye girdiğinde üzerimdekiler yüzünden kısa bir an rahatsızlık duymuş olsam da sonrasında ders başladığında bu rahatsızlığımı göz ardı ettim. Girit'in Araplardan geri alınacağını söyleyen Hosios Lukas adına yapılan kiliselerden biri adına yapılmış olan Theotokos Kilisesi ve Nea Moni anlatılırken sessiz kalan Melek hiçbir sorun çıkarmadığı halde Sinan Hoca Kiev Ayasofyası'nı anlatmaya başladığında yerinde huzursuz kıpırdanma ve sesleri başladı. Bir kez uyardığımda sessizleştiğinde kubbedeki Pantokrator İsa ve apsiste bulunan Orans Meryem'le ilgili birkaç cümle yazabildim. Ancak daha engellemek için bir şey yapamadan Ömer'e sanki derste değillermiş gibi sataştığında sadece benim dikkatimi çekmek ile kalmayıp Sinan Hoca yanımıza getirdi.
"Melek ders işliyorum."
"Gıcık!" Sinan Hoca'nın aksine yüksek sesle konuştuğunda başım beladaydı. Herkesin gözü önünde hocaya trip atıp arkasına yaslandığında aralarında geçen hafta oluşan barış ortamının son bulduğunu anladım.
Ders devam ederken ikisinden de daha gergin bir şekilde bir an önce dersin bitmesini bekledim. Melek söylediği şeyden pişman olduğunu belli etse de asla geri adım atmayacağını biliyordum. Benden pek farklı değildi ve inat ettiğinde asla tavrını değiştirmezdi. Ders bitip onu Ömer ile bahçeye gönderirken bende bilgisayarı götürmek için hızla hareket ettim. Onun için kantinden muz kendime de kahve alırken zaman kaybetmeden bahçeye çıktım. Çok uzun bir ara olmadan Ferhat Hoca'nın dersine gitmemiz gerekecekti. Ona bir çözüm bulmam gerekecekti. Itır'dan rica edip etmeme konusunu düşünmem gerekecekti. Bizans Kürsüsünden kimsenin dersi olmadığını hatırladığımdan bunu ondan isteyebileceğimi düşündüm. Ömer ile konuşurken Itır yanımızdan geçtiğinde de ricamı kırmaması üzerine dersten önce onun yanına getireceğimi söyledim.
![](https://img.wattpad.com/cover/225988749-288-k975589.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK MASALI
General FictionEn çaresiz kaldığın anda kendini çare yap. Seni, sevdiklerini senden başkası kurtaramaz.