Derslikte derin bir sessizlik varken başımı yere sabitledim. İkisinin de birinden bir cevap beklediğinden ve cevap gelene kadar konuşmayacağından emindim. Suzan Hoca'nın yüksek topuklarının sesi gezindiğini ele verse de ona bakmaktan acizdim. Suzan Hoca'nın ilk yıl ilk derste bizi yerin dibine sokmasından bugüne kadar aynı ölçüde sinirlenebileceği bir olay pek yaşanmamıştı. Lakin bu sefer sinirlenmekten çok hayal kırıklığı yaşıyor gibiydi. Son döneme girmeden önce, mezuniyete sayılı zaman kalmışken sınavdan ve sınav sorularından memnun olmamamız hoş karşılanacak bir şey değildi. Mezun olup bu unvanı alacakken henüz buna yetersiz olmamız onun bizi suçlamasını gerektiriyordu. Çünkü burada öğrenmek ve çabalamak için bulunması gerekenler bizdik. O gelip anlatması gereken kısmı anlatır, bilgiye ulaşmamız için yolu açar ve geri kalan kısımda bizim uğraşmamız gerekirdi. Bir çaba ya da istek olmadığı zaman ise isteğinin azalması, bir noktada bize kızması normaldi. Buraya gelip bu yeri işgal ediyorsak hakkını vermemiz gerekiyordu. Okuduğumuz bölüm bir meslek sahibi olmak için değil, özel ilgi için okunması gereken bir alandı. Mezuniyet sonrası diplomanın akabininde büyük iş fırsatları yoktu. Ne yapacağını kendin seçmen gerekiyordu. Diplomanda yazanın dışında bir işle de uğraşabilirdin, sanat için çabalamaya, bu alanda ilerlemeye de gayret gösterebilirdin. Her şey sende bitiyordu.
"Hocam, görüşünü sorduğunuz iki kişinin de birincilik için yarıştığını biliyorsunuz. Asıl sizin yaptığınız biraz taraflı değil mi?" Daldığım düşüncelerden birinin fazla rahatsız eden sesi ile uzaklaştığımda bunun kim olduğunu anlamam uzun sürmedi. Beril yine konuyu bir noktadan alıp bambaşka bir yere çekmeye çalışıyordu. Ama bu sefer yaptığı şey fazla tehlikeliydi. Hoca bunu kolay kolay bağışlamaz ve onun sözlerinin altında da kalmazdı.
"Taraflı olsaydım ikisine de en yüksek notu, tam not vermezdim. Bilmeleri gereken her şeyi bilirken ve bunu düzgün Türkçe cümlelerle sizin aksinize yazabilirken kâğıtlarını okurken taraf tutmadığıma eminim." Suzan Hoca bana dönüp öfke ile baktığında sinirliyken notumu kırmadığını anladım. Sınav günü dâhil Melek'i öğrendiği andan bu yana beni gördüğü an kızgınlığını belli etmişti. Sınav kâğıtlarını okurken de adımı görmemesinin, Melek ve beni hatırlamamasının yolu yoktu. "Sizleri sınavlarda hızlı olmaya o kadar alıştırmışlar ki hızlı olamayacağınız hiçbir şeyi önemsemiyor, görmezden geliyorsunuz. Durup sakin kararlar almaktan acizsiniz. Düşünmek denen eylem ile yakından uzaktan bir ilişkiniz yok. İnternette makyaj videoları izlemek yerine dönem içinde okumanız gereken kitapları öneririm. Telefonlarınızda birbirinizin özel hayatını çekiştirmek, magazin siteleri takip etmek yerine biraz durup düşünmenizi öneriyorum. Zira bu şekilde bu dönemden bir şekilde mezun olabilirsiniz ancak Sanat Tarihçisi olamazsınız. Kafe masalarında 101 ya da okey oynayıp notları ezberleyerek sınav geçmek sizin bu işi hakkıyla yapacağınızı göstermez. Hazmetmek gerekir. Biri dışarıda sahip olduğunuz unvan yüzünden durdurup soru sorduğunda, öznel bir yorum istediklerinde sınav ezberleriniz işe yaramaz."
Suzan Hoca'nın birinci sınıfta yaptığını konuşmanın daha hafif kaldığını anlarken bu şekilde derse nasıl devam edeceğimizden emin değildim. Çok sinirliydi ve ders anlatmakta ders dinlemekte pek kolay olmayacaktı. Sinan Hoca bile sadece biraz zaman geçip onun daha az sinirli olmasını beklerken diğerlerinin ne düşündüğünü bilmiyordum. Ama kendimi yerin en dibinde hatta Hades'de cehennem azabından gibi hissediyordum. Bu sabahın bu kadar kötü başlayacağını aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Suzan Hoca'nın sınavlar yüzünden bize biraz konuşup sonrasında derse başlayacağını düşünmüş olduğum için fazla hayalperest bir tutum içine girmiştim.
"Suzan Hocanızın haklı olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bugünden sonra ikimizin dersine de girmek istemeyen girmeyebilir. İmza kâğıdı her ders dolaşacak ama gelmeyenlere bu nedenden ötürü sınava girmemesiyle alakalı, devamsızlıklarından ötürü herhangi bir ceza kesilmeyecek. Biz yine hepinize aynı soruları soracağız. Ancak sadece diploma isteyenlerin kimler olduğunu anlayıp sınavda yapamadıkları takdirde geçmeleri için gereken notu vereceğiz. Ki zaten onların ortalama dertleri olmayıp yüksek notlar onları ilgilendirmediği için sınavları geçmekle yetineceklerine eminiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK MASALI
General FictionEn çaresiz kaldığın anda kendini çare yap. Seni, sevdiklerini senden başkası kurtaramaz.