Masadan uzaklaşıp en az kendisi kadar insanlıktan nasibini almamış patronumun yanına gittiğinde ikisinin de ölmesini istedim. Acı çekerek ölmelerinden büyük bir zevk alıp sonrasında da keyifle bir bira içebilirdim. Hatta bu bir kutlama olacağı için şampanya daha doğru bir seçim olabilirdi. Personel kısmında üzerimi değiştirirken telefonuma gelen mesaja bakıp banka hesabıma aktarılan parayı gördüm. İçeride kalan paramı anında vermiş olmaları birazda olsa bizi idare edebileceğinden endişelenmemeye çalıştım. Buradan çıkıp gidecek, tüm iş ilanlarına başvuracaktım. Birileri elbet eleman almak isteyecekti. Bir şekilde, önünde sonunda iş bulacak, kızımla kendime bir hayat kuracaktım. Hiçbir şey buna engel olamaya bile yaklaşamayacak, geçmişin gölgesi bir daha karşıma çıkmayacaktı.
"Şimdi ne yapacaksın?" Korkuyla arkamı döndüğümde Ömer'i karşımda bulmam iyi değildi. Onun şu an benimle konuşması, burada olması patronun gözünde onu da benimle beraber suçlu yapardı. Onu bir an önce buradan gönderip onun da işini kaybetmesine neden olmamam gerekiyordu. Başına benim yüzümden bir şey gelirse, işini kaybederse kendimi asla ama asla affetmezdim.
"Bilmiyorum. Umarım eli kolu uzun değildir ve sadece korkutmak için söylemiştir." Suratı aslına Ömer'in onu bir yerlerden tanıdığını düşündüm. Hoşlanmayacağım şeyler duyacağım konusunda kuşkum yoktu ama en azından çok kötü olmamasını umdum. Kim olduğu hakkında bu sabaha kadar sahte bir isim bildiğim adamın başıma iş açabilecek güçte olması beni zor durumda bırakabilirdi. Ama en fazla kim olabilirdi? Bana ne yapıp benim canımı yakalabilirdi ki? İstemediğim sürece bir şey yapamazdı. "Ne?"
"Ülkenin en zengin armatörünün tek oğlu ve dayısının yeni kurulan partiyle iktidara gelen Muhsin Alptekin olduğunu bilmek istemeyebilirsin. Ki kendisinin yönetmediği ama ona ait bir hukuk şirketi var. Ayrıca-"
"Tamam yeter." İşin içinde siyasi biri olması onun neden bu denli rahat konuştuğunu, tehdit ettiğini açıklıyordu. Muhsin Alptekin birilerini koruyacak biri siyasi imajı çizmese de her birini bir noktadan sonra geleceği yer aynıydı. Devrimler bile kendi çocuklarını yerken kimse hakkında koruma çıkaramaycağını söyleyen bir adam da bunu yapabilirdi. Yapmasa bile onun yakınları onun adını kullanıp çok rahat istediğini yapıp, istediği gibi at oynatabilir, ve kimse de buna ses çıkaramayabilirdi. Durumum zannettiğim kadar iyi olmayabilirdi. "Suriyeliler arasına karışıp kaçak yollarla onlarla Yunanistan'a mı kaçsam? Şu Suriyeli çocuğun dediği gibi denizde boğulmak Türkiye'de kalmaktan iyidir."
"Korkma, senin peşine düşecek değildir. Sana iş bulacağız. Hem belki birkaç güne evde buluruz."
Ömer ile konuşmak iyi gelse de durumumun iyi olmadığını biliyordum. Kafeden çıkıp Bebek'e kadar yürüdüğümde iş bulabileceğim her yeri düşündüm. Kafeler, mağazalar, ne olursa olsun para kazanabileceğim her şeyi düşündüm. Eve olması gerekenden geç gittiğimde Melek yüzüme bile bakmayıp kaldığımız odaya gidip oturdu. Gökçe ile biraz dertleşsem de kızımın yanına bir süre sonra gitmeyi başardım. Benimle hiçbir şekilde konuşmadı. Onunla konuşma girişimlerimden en sonunda sıkılıp yatağa yatıp bana sırtını döndü. Pazar sabahı onu parka götürmem bile aramızdaki buzları eritmeye yetmedi. İşe gitmediğimi fark ettiği halde hiçbir şey sormadı. Tüm günümü iş aramak için ilanlara başvurarak, özgeçmiş göndererek geçirdim. Sonraki iki günde de hiçbir şey değişmedi. Ne Melek bana döndü ne de iş için aradığım herhangi bir yer beni geri aradı.
Boğulacak haldeydim. Kalacak kesin bir yer bulamıyor, iş arayışlarıma dönenen bir kişi bile olmuyordu. Bunu yapanın o olduğunu düşünmek istemiyordum. Kızgınlıkla söylemiş olduğunu, geri dönüş olmayışının da başkaları zaten çoktan işe alındığı için olmadığına dair kendimi ikna edip pembe bir dünyada yaşamaya çalışıyordum. Er ya da geç bir iş bulacaktım. Herkes bir şekilde iş bulurdu. İstediği gibi olmasa da, hayallerini karşılamasa da bir gün bir iş bulup para kazanırdı. İşsizlik nedeniyle iki milyondan fazla genç işsiz olsa da bir şekilde iş bulmanın yolunu bulurdum. Ne olursa yapardım ve bu durumu atlatırdım. İş seçilmeyeceğini, para kazanması gerekenlerin hiçbir şeyden gocunmadığını bilirdim. Ben de kızım ile sokakta kalmışken gocunamazdım. Gerekirse Lavinia'yı arardım. Geçmişte defalarca suçlandığım ama aslında hiç yapmadığım şeyi, hiçbir ihtimalim kalmazsa yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK MASALI
Ficción GeneralEn çaresiz kaldığın anda kendini çare yap. Seni, sevdiklerini senden başkası kurtaramaz.