Kucağımda ağlayan küçük bir kız çocuğu, onunla birlikte ağlayan ben. Minicik bedeni hıçkıra hıçkıra ağlarken onu sakinleştirmeyi deli gibi istesem de bunu nasıl yapacağımı bir türlü bilemiyordum. Bir elim belini sararken diğer elimle saçlarını okşuyordum. Güneş sarısı, ipek gibi parıldıyordu saçları. Bu şekilde bir süre bekledik. Başını, boynuma yasladığında burnunu çekti. Tam konuşacakken boynuma sarılı elleri yana düşünce korkuyla baktım minik ellerine. Küçük kızın yüzünü ellerimin arasına alıp, görmek için kendimden uzaklaştırdım. Yüzünü avuçlarım arasına aldığım an ateşinin çok yüksek olduğunu anladım. Gözlerini kapalı görünce kalbim tekrar hızlandı. O an ki korkumla küçük kız kucağımdayken biraz zorlanarak ayağa kalktım. Kucağımda Yağız'ın kızı, koştura koştura tam Çocuk Acil'in önüne gelmiştim ki Ufuk'un koşa koşa yanıma geldiğini gördüm ama beklemedim. Bekleyemezdim. Çocuk Acil'den içeri girip uzun koridoru yürüdüm hızlıca. Ayaklarım beni doğru yere kendiliğinden götürüyordu. Odalardan boş olduğunu bildiğim bir odaya girmek üzereyken "Biri buraya bakabilir mi hemen?" diye bağırdım. Odaya girdiğimde Ufuk'un da benimle birlikte odaya girdiğini gördüm. O an ki telaşımla bile ne kadar üzgün ve korkmuş olduğunu görebilmiştim. Kucağımdaki miniği yavaşça yatağa yatırdım.
➰〰️➰
Telefonumun sesiyle olduğum yerden sıçradım.
Ne ara uyuyakalmıştım onu da anlamayarak çok ses çıkaran telefonumu bir an önce susturmak adına hızlıca telefonumu açtım. Arayan Berna'ydı."Bitti mi ameliyat?" diyerek açtım telefonu. Küçük kız aldığı ilaçlardan dolayı uyuduğu için ses yapmak istemiyordum. Bu yüzden yavaşça oturduğum koltuktan kalkıp odanın dışına çıktım.
"Bitti güzelim. Durumu da gayet iyi." dedi. Çok şükür kötü bir şey duymamıştım. Yüreğim hafiflemişti resmen. Farkında olmadan gözyaşlarım süzüldüler yine yanaklarımdan. Gözlerimi sımsıkı kapadım. Onun iyi olduğunu bilmek her şeyden önemliydi.
"Çok korktum, çok korktum Berna. Ondan uzak kalmak bile bu kadar çok canımı acıtmamıştı." Sesim git gide kısılıyordu.
"Nerdesin Bade?" dedi sadece. Yanıma gelmek istiyordu. Yanımda olup her zaman ki gibi kolları arasında teselli etmekti niyeti.
"Bizim acildeyim." Bir nefes molası yaptıktan sonra konuşmaya devam ettim. "Yağız'ın kızı, çok ateşi vardı sabah. Onun başında bekledim."
"Nasıl, iyi mi şimdi?"
"Ateşini çok zor düşürdük. Ama çok şükür şimdi iyi." Kafamın içinde dönüp duran şeyi söylemeye karar verdim birden.
"Berna, ben Yağız'ı görmek istiyorum." dedim. Berna biraz bekledi. Ne yapacağını düşündü büyük ihtimalle.
"Tamam, gel. Ben girişte karşılarım seni."
"Tamam."
Bu defa heyecandan hızla atmaya başlamıştı kalbim. Elimi kalbime götürdüm. Rahatla artık dedim kalbime. Ama ne kadar dinledi bilemiyorum.
Küçük kızın uyanmaması için çıktığım odaya tekrar girdim. Yatağın başında durup yüzüne baktım öylece. Prenses gibiydi. Küçük Prenses. Kenarda duran yuvarlak sehpanın üstünden ateş ölçeri aldım. Yavaşça alnına dokundurup geri çektim. 36.8'di ateşi. Epey düşmüştü. Onu yalnız bırakmak istemiyordum ama Yağız'ı görmem gerekiyordu. Hızlı olursam uyanmadan geri dönerim herhalde diye düşünerek odadan tekrar çıktım. Dinlenme odasına girdim hızlıca. Boşta duran birini kızın yanına göndermekti isteğim. Çalışma masasındaki kitaplarla cebelleşen Elif'i görünce sevinerek yanına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade
Romance"Nasılsın?" dedi Yağız. "İyiyim." dedikten sonra yutkunup kısa bir süre bekledikten sonra devam ettim. "Sen nasılsın?" "İyi olamıyorum." dedi soğuk sesiyle. "Bir şey mi oldu?" dedim yan dönüp ona bakarken. Yere bakan gözleri bana çevrildi bir and...