Uykusundan uyanmıştı ama gördüğü güzel rüyanın devamını görebilmek için gözlerini sımsıkı kapatmış, tekrardan uyuyabilmek için büyük bir uğraş içerisine girmişti Yağız. Bade girmişti rüyasına. Yıllar önce olduğu gibi mutlulardı. Birbirlerine sıkıca sarılmış, yüzleri gülüyordu. Gözleri aşkla bakıyordu ikisininde. Bu rüyadan hiç uyanmak istemese de uyanmıştı ve hayal kırıklığına uğramıştı. Bade gittiğinden beri sürekli rüyalarındaydı aslında. Ama o rüyaların hiçbiri bu sefer ki gibi güzel değildi. Hepsinde Bade'ye hesap soruyor, bağırıp çağırıyordu. Neden diye sorularını sıralıyordu. Gerçekte olduğu gibi rüyalarında da nedenlerin cevabını hiç alamamıştı Yağız. Uzun zamandır ilk defa böyle güzel bir rüya görmüştü. Tekrardan uyumak, o rüyaya devam etmek istiyordu. Ama odasının kapısının açılmasıyla rüyasına devam edemeyeceğini anladı. Gelen kişiyi biliyordu yine de açmadı gözlerini. Bekledi.
Şirin usul usul uzandı babasının yanına. Yüzünü babasına döndü. Küçücük yüreği öyle huzur ve güven doluydu ki babasının yanında. Küçük elini babasının yanağına koydu.
Yağız, yanağında gezinen küçük el ile huzur doldu. İşte dedi içinden, işte huzur buydu. Kimseye ihtiyacı yoktu. Sadece kızı yanında olsa yeterdi. Kalbi sadece kızı için atıyordu yıllardır. Belki de o öyle sanıyordu. Aslında öyle olmadığını kendi de biliyordu ama buna inanmak istiyordu. Sanki öyle olması gerekiyor gibiydi.
Gözlerini açtı Yağız. Yüzünde sadece kızına özel olan gülümsemesi ile baktı. Şirin, babasının birden açılan gözleri ile şaşırdı. Uyandırmıştı babasını. Sadece babasını sevmek istemişti. Uykusundan uyandırdığı için üzüldü ama elini çekmedi. Babasının gülümseyişi ile o da babası gibi gülümseyerek baktı.
"Günaydın babacığım." dedi şen sesiyle.
"Günaydın canım kızım." Yüz üstü yattığı pozisyonu değiştirip kızına doğru döndürdü bedenini tamamen. Bu defa Yağız koca elini Şirin'in yanağının üzerine koyup, sevdi.
"Uyandırmak istememiştim. Özür dilerim." dedi kendisi küçük yüreği büyük kız.
"Uyandırmadın güzelim. Ben çoktan uyanmıştım zaten. Kalkacaktım birazdan."
Şirin bir süre sessizce bekledi. Babasının ilk söylediği şeyi düşündü. "Baba?"
"Efendim güzelim?"
"Ben güzel miyim gerçekten?" diye sordu.
Yağız kızının sorduğu soruyla şaşırarak baktı. "Seninki de soru. Tabii ki çok güzelsin. Benim güzel kızımsın."
Şirin'in yüzü duyduklarıyla daha çok gülücüklenmişti. "Annem de çok güzel miydi?" diye sordu bu defa.
Yağız ikinci defa gelen soruyla daha da şaşırdı. Şirin annesinden bahsetmezdi pek. Yani babasıyla çok konuşmazlardı. Annesi, anneannesinden ve dedesinden dinlerdi hep. Ama babasının annesiyle ilgili düşüncesini merak etmişti birden.
"Güzeldi." dedi sadece. Devam etmek istedi, bir şeyler söylemek istedi. Yüreği hüzünle doldu. Pişmanlıkları geldi aklına. Kızının konuşmak istediğini anlamıştı fakat ne diyeceğini bilemedi.
"Çok mu güzeldi?"
"Hı-hı çok güzeldi." Evet Azra güzel bir kadındı ama sadece buydu Yağız için. Belki iyi de bir dosttu ona. Ama daha fazlası değildi Yağız için. Şirin'in duymak istediklerini söylüyordu gelişi güzel.
"Özledin mi annemi?"
Hiç düşünmediği şeyi kızı sorduğu an afalladı Yağız. Özlemiş miydi ki? Hiç oturup düşünmemişti bunu. Öyle aklına da gelmezdi hatta pek. Bunu düşününce kendini daha kötü hissetti. "Bilmem, özlemişimdir herhalde." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade
Romance"Nasılsın?" dedi Yağız. "İyiyim." dedikten sonra yutkunup kısa bir süre bekledikten sonra devam ettim. "Sen nasılsın?" "İyi olamıyorum." dedi soğuk sesiyle. "Bir şey mi oldu?" dedim yan dönüp ona bakarken. Yere bakan gözleri bana çevrildi bir and...