8- Yorgun Savaşçılar

76 5 0
                                    

"Yağız'ın burada ne işi varmış ki?" diye sordu Berna.

"Konuşmaya gelmişti."

"Ya siz bu adamı tanıyorsunuz anladım da. Nereden tanıyorsunuz? Ve bana neden hiçbir şey söylemiyorsunuz?" diye araya atladı Ufuk. Berna Ufuk'a dönüp ters bir bakış attı ve tekrar bana baktı.

"Ne konuştunuz?" diye yeni bir soru daha sordu.

"Nedenleri öğrenmeye gelmiş." dedim. "İstediği cevapları alamayınca da gitti. Ama gitmemiş işte."

"Ben bayağı göz ardı ediliyorum ama şu an. Ne yapayım, gideyim o zaman ben? Rahatsız etmeyeyim. Siz konuşun aranızda." diyerek huysuzlandı Ufuk. Ufuk'un hakkımda bildiği tek şey birini unutamamış olmamdı. Yağız'a dair hiçbir şey bilmiyordu. O yüzden şu an ki dargınlığını hoş karşılıyordum fakat Berna için aynı şeyi söyleyemezdim. Her an Ufuk'un üstüne atlayacakmış gibi duruyordu.

"O adam, Yağız işte. Unutamadığım, sevdiğim, gözlerimin dalıp dalıp ona gittiği adam." Ufuk gözlerini kocaman açmış bana bakarken Berna da şaşırmıştı. Söylememi beklemiyordu sanırım. Ya da şu an birdenbire söyleyecek olduğumu düşünmemiş de olabilirdi.

"Oha." Ufuk'un şaşkın dudakları arasından çıkan ilk kelime bu olmuştu. Berna, Ufuk'un tepkisi karşısında ileri doğru uzanıp Ufuk'un koluna vurdu. Ufuk sanki bir an da uykudan uyanmışçasına kendine gelirken eliyle Berna'nın vurduğu kolunu tuttu.

"Özür dilerim çok yanlış bir tepki oldu." dedi. Düşünceli bir şekilde bana bakmaya devam ediyordu. "Nasıl dayandın? O adamın kalbi durmuştu birkaç hafta önce ve sen gördün o anı. Çok korkunç." diye ekledi. Yüzünde büyük bir hayret ifadesi vardı.

Gülümsedim. "Haklısın, korkunçtu. 11 yıl sonra sevdiğim adamı hastanede, bir sedyenin üstünde, kalbi atmıyorken görmek... Korkunç gerçekten."

Ufuk masanın önünde oturmuş oldukları koltuktan kalkıp yanıma geldi. Eğilip kollarıyla beni sarmaladığında ben de ona sarıldım.

"Şimdi anlıyorum o halinin sebebini, bir an da çekip gidişini. Ah be güzelim. Ah be Bade." derken kıpırdamadan sarılmaya devam ediyordu. Elimi saçlarına götürüp sevdim. "Nasıl bir kalbin var senin böyle? Kim bunca yıl birini hiç görmeden kalbinde büyütür?"

"Seviyordum, seviyorum, hep sevdim."

Usulca ayrıldı benden. Üzgün suratıyla yüzümü inceledi. Gerçekten üzülmüştü.

"Biraz geç kalınmış bir soru olacak ama, iyi misin?" dedi.

"Bilmem. İyiyim herhalde." dedim. Aslında bu soruya net bir cevabım yoktu. Nasıl olduğumu ben de bilmiyordum.

"Ufuk tamam gel otur, hadi." diyerek Ufuk'a seslendi Berna. Ufuk onu dinleyerek kalktığı koltuğa geri oturdu.

"Kötü bir şey söylemedi değil mi?" Berna merakla bana baktı. Hafiften kaşları çatık ne söyleyeceğimi bekliyordu.

"Hayır, ilki gibi gibi değildi. Gayet sakindi. Biraz içindekileri döktü. Bu kadar."

"Sabah daha detaylı konuşuruz o zaman. Şimdi dönelim biz acile sen de hasta yokken dinlen biraz." dedi ve ayakladı. Masanın üzerinde duran elimi dostça sıktı. Ufuk oturduğu yerden kalkmaya pek niyetli olmasa gerek Berna'nın müdahalesine ihtiyaç duyulmuştu. Ufuk zorda olsa kalktığında bana bakmaya devam ederken yine Berna'nın dürtüklemeleriyle çıkabilmişti odadan.

Bu ikili yanımdan ayrıldıktan sonra çok değil yaklaşık 20 dakika sonra halsiz ve bitkin bir çocuk geldi. Hastalık çocuklara hiç uğramasaydı keşke. Onlar yerine biz fazladan hastalansaydık da onlar bu hallere gelmeselerdi.

SaudadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin