Sonunda beklenen an gelmişti. Düğün zamanıydı! Hepimizi tatlı bir telaş sarmış, bir o yana bir bu yana koşturup duruyorduk. Elimde Gizem'in düğün çiçeğinin kontrolünü yaparken Gizem'in konuşmasıyla ona döndüm. "Ben vazgeçtim! Giymeyeceğim o gelinliği, istemiyorum." Sesi ağlamaklı çıkıyordu.
"Kızım, olur mu öyle şey?" Gizem'in annesi onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Bu vakte kadar yapabilirmişim gibi geliyordu çünkü anne. Ay, rujum çok mu kötü? Evet kötü. Çok kötü hemde. Belinay!"
Anne - kızın çatışmasını gülerek izliyordum. Gizem'in adımı seslenmesiyle odağımı ona yönlendirdim. "Efendim canım?"
"Ben açık pembe ruj istemiyorum, koyusunu istiyordum. Kim açık renk sürdürdü?"
"Canım, açık renkte olmasını isteyen ve bunun için direten sendin."
"Ha, bir de ben suçluyum? Sağolun ya, hepiniz üstüme gelin. Zaten hep ben suçluyum, her şey benim hatam. Benim yerime siz evlenin."
"Kızım o nasıl laf? Sen tabii ki açık tonda bir pembe ruj istemişsindir, makyözler dalgındır."
"Düğünümü önemsemediğiniz için ucuz fiyata iş yaptırabileceğiniz bir makyöz mi buldunuz yani?"
Ağzım kocaman açılmış bir şekilde bir Gizem'e bir annesine bakıyordum. Hamilelik hormonlarından böyle olması gerekti. "Yok artık, Gizem."
Gizem dudaklarını bükmüştü yani bu da demek oluyordu ki her an ağlayabilirdi. "Sakın ağlama!" Gizem'in annesi ve kayınvalidesi aynı anda onu durdurmaya çalıştı. Gizem omuzlarını silkti. "Makyajım değişecek ama, değil mi?" İki kadında oflayarak kafasını salladı.
Sonunda Gizem'in tüm istekleri gerçekleşmişti. Hepimizin üzerinden de bir yük kalkmıştı. Şimdi Ozan onu almaya gelecek ve beraber misafirleri selamlayarak yürüyüp nikah masasına geçeceklerdi. Gözlerim dolu dolu ona baktım. "Çok güzel oldun, canım arkadaşım." Ona doğru kollarımı açtım ve sıkıca birbirimize sarıldık. Gizem ama doğru ama yanlış yollarla sonunda kendi mutluluğunu yakalamıştı.
...
Düğün olaysız (!) bir şekilde bitmişti. Burak'la eve nasıl geldiğimizi anlamamıştım, odaya bile çıkmaya hâlimiz yoktu. Ben kendimi bir koltuğa Burak ise başka bir koltuğa attı. Burak bir yandan kravatını çıkarmaya çalışırken söylendi. "Çok yoruldum."
"İnan, benim kadar değildir. Bütün gün Gizem'i mutlu etmek için elimizden geleni yaptık. Hormonları düşünürsek normal bir düğün uğraşından iki kat daha zordu..." Duraksadım ve gözümün önünden bütün bir günü geçirdim. "Ama her şeye rağmen çok güzel bir düğündü."
"Bizim düğünümüz kadar güzel değildir, karıcığım." diyerek göz kırptı Burak. Onun dediğine sadece tebessüm ettim. Burak'ın yüzündeki o sırıtış silindi. "İçinde böyle bir ukte kaldığı için üzgünüm. Keşke..." Konuşmasını bitirmesine izin vermedim. "Hayır, lütfen konuşmanın devamını getirme. Sen benim hayatta başıma gelen en güzel şey olabilirsin. İçimde hiçbir ukte kalmadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİNAY -DÜZENLENİYOR-
ChickLitBaşlama Tarihi: 04.05.2019 "Korkarsan elimi tutabilirsin." dedi çapkın bir gülümsemeyle... Burak'ın ona dediği söz aklına gelmişti ve yüreğinin ağırlaştığını hissetti. -Bu şehri bırakırken seni ve anılarımızı da bırakacağım...