Zaman geçmiş, Belinay düşünceleri ile boğulup duruyordu ve bugün düşüncelerini eyleme geçirecekti. Eve doğru ilerledi yavaşça, bir yandan da yapacağı konuşma için kendini cesaretlendiriyordu. Çok saçma bir döngüdeydi ve artık 'dur' demenin vakti gelmişti. Anahtarı kapı deliğine soktu ve içeri adımlarıni attı.
-Belinay sen mi geldin? Burak oğlunu son kez kontrol etti, ne de olsa son maceralarını Belinay'a anlatamamıştı, bu yüzdende eli kolu bağlanmış gibi hissediyordu kendini.
-Evet. Çantasını askılığa astı. Bu sefer hızlı adımlarla lavoboya gidip ellerini yıkadı ve Emir'in odasına ilerledi.
-Şey, oyun oynadık ve fazla yorulunca uyutayım dedim.
-Neden buradasın Burak?
-Anlamadım.
-Neden buradasın? Sen beni aldattın Burak. Bana neler dedin, ben bir hata yaptım ve seni evime kabul ettim ama artık olmuyor Burak. Ben, seni gördükçe o sözlerinin beynimde yankılanmasına, gördüğüm sahnenin tekrar canlanmasına dayanamıyorum. Oğlumu görmek istiyorum dedin, kabul ettim. Ama burada daha fazla kalmanı istemiyorum.
-Bunu burada konuşmayalım, gel sana anlatacaklarım var. Beraber salona geçtiler.
-Pekala, dinliyorum.
-Babanın öldüğü gün, şirkete ne olacak, kim yönetecek, kime ne kadar pay düşecek vs. durumlar için çağırıldım. Dosyaları incelediğimde baban sana hisselerinin %1'ini bile bırakmamıştı, halbuki bu senin hakkındı. En kötü zamanlarda okulunu dahi bırakmış, babana yardım etmiştin.
Bu duruma çok sinirlendim ve babanın hisselerini kime bıraktığına baktım. Ahmet Aksoy, daha önce o ismi hiç duymamıştım. Onu araştırdım ve babanın arkadaşının oğluydu. Ailenizle bile bağlantısı olmayan birine bütün şirketi vermişti. Hemen telefon edip Ahmet'le bir görüşme ayarladım. Yalnız beklemediğim ve öğrenemediğim Ahmet'in karanlık bir tarafı olduğuydu. Sana şu kadarını söyleyebilirim, hayal edemeyeceğin kadar kumarhanesi ve barları var. Uyuşturucu filan... Ne ararsan var yani adamda.
Neyse şirketine gittim. Herif nasıl bir manyaksa, kapısının önünde bile iki tane koruması vardı. Beni hoş bir şekilde karşıladı ve direkt bu durumu anlattım.
Belinay babanın Ahmet'in babasına da borcu varmış ve o yüzden hisseleri ona bırakmış.-Nasıl bu kadar borçalanabilir ki?
-Baban sanırım Ahmet'in babasına özenmiş ve ondan onar tane kumarhane ve bar istemiş. Adam babanı uyarmış, kolay bir iş olmadığını ve tehlikeli olduğunu söylemiş ama baban bütün riskleri kabul etmiş. Ve tabii ki adam haklı çıkmış o aldığı her şeyi kısa bir sürede ya batırmış ya da polisler el koymuş.
-Pekala babamın aptal şirketine kalmadım. Benim derdim sensin, sen.
-Ne demek aptal şirkete kalmadım? Belinay o senin de hakkın.
-Benim tercihim bu Burak. Para bizi hiç mutlu edemedi, huzurumuzu hep kaçırdı. Bu yüzden o şirketi babam verse bile, bir şekilde çok gerekmedikçe şirkete gitmezdim.
-Her neyse... Baban seni de satmış Belinay.
-Ne?!
-Bu işler ciddi işler ve baban da pek rahat duran biri değildi. Hırsından gözü dönmüş ve para için her şeyi yapacak bir adamdı o. Ama sonra babam devreye girmiş ve babana yardım etmiş. Babanın babama ödeyecek parası olmadığı için seninle beni evlendirme kararı vermişler. Babam zaten seni sevdiği için bunu memnuniyetle kabul etti. Benim konuma gelirsek de Ahmet seni alamadığı için çok sinirlenmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİNAY -DÜZENLENİYOR-
ChickLitBaşlama Tarihi: 04.05.2019 "Korkarsan elimi tutabilirsin." dedi çapkın bir gülümsemeyle... Burak'ın ona dediği söz aklına gelmişti ve yüreğinin ağırlaştığını hissetti. -Bu şehri bırakırken seni ve anılarımızı da bırakacağım...