Hastaneden çıktıktan sonra arabaya binip hızlıca eve geçtim. Yol boyunca akan gözyaşlarım hâlâ durmamış aksine daha da hızlanıyordu. Eve vardığımda arabayı bahçeye park ettim. Evden içeri girdim.
Hızlı adımlarla odama çıktım. Kıyafet dolabının yanındaki bavulumu aldım ve dolabı açıp bütün kıyafetlerimi, özel ihtiyaçlarımı içine koydum. Bavulun ağzını kapadım ve giyinmek için dışarı bıraktığım kıyafetleri hızlıca giyindim.
Odadan çıkarken aynadaki yansımama baktım. İçim yansa da her şeye rağmen güçlü duruyordum. Kafamı hafifçe salladım, burada bir saniye daha geçirmemeliydim. Telefonumu elime aldım ve İzmir'e giden uçaklara baktım, akşam 20:00'da bilet vardı. Elimdeki bavulla merdivenleri indim. Evin ve arabanın anahtarını saksının altına koydum.
Sırtımdaki çantamı elime alıp içindeki parayı kontrol ettim. Çok fazla değildi ama kafamdaki düşünceleri gerçekleştirmeye yeterdi.
Havaalanına geçip uçuş saatimi beklemeye başladım. Bu şehir bana mutsuzluktan başka hiçbir şey getirmemişti, artık burada kalmamın bir anlamı yoktu.
Uçağı beklerken elimde tuttuğum telefonum çaldı. Arayan Gizem'di. Hafifçe öksürdüm, ağladığımın belli olmasını istemiyordum. "Efendim, Gizem?"
"Ah canım, neler olmuş öyle? İyi misin, yanına geleyim mi?"
"Sen nereden duydun? İyiyim, gelmene gerek yok."
"Mert söyledi. Şirkette herkes bu durumu konuşuyormuş..." Gizem konuştukça sesi kısılıyordu. Oturduğum yerde doğruldum.
Tam cevap verecektim ki Gizem'in ağzından büyük bir inilti firar etti. "Gizem, her şey yolunda mı?""Belinay! Doğuruyorum galiba!" Gizem çığlıklar atarken artık ağlamaya da başlamıştı.
"Hemen geliyorum, Gizem. Sakin ol, derin derin nefesler almaya devam et. Bana 5 dakika ver, Mert'i ve ambulansı arayacağım."
"Belinay ev-de tekim, şimdi beni bırakma ne olur!"
"Sakin ol, canım. Hemen geri arayacağım."
Telefonu hemen kapadım; Mert'e ve ambulansa gerekli bilgileri verdim. Mert'in şoförü beni almaya gelecekti. Ambulansta ne olur ne olmaz diye orada olacaktı. Her şeyi hallettikten sonra tekrar Gizem'i aradım. "Ahhh! Alo!"
"Gizem ayağa kalkabiliyorsan kalk ve kapıyı açık bırak. Benim altımda araba yok şoförünüz beni almaya, Mert ve ambulansta yanına doğru geliyor. Ambulans, Mert'ten daha yakın."
"Aça-bilirim sanırım. Bel-inay... Bir şey ol-olmayacak değil mi? Ah! Be-ben, çok korkuyorum."
"Şşş, tabii ki bir şey olmayacak. Güzeller güzeli bir prensesimiz olacak." Telefondan gelen ambulansın sesini duymuştum.
"Ambu-lans geldi, Beli-nay."
"Kapı açık, değil mi?"
"Ah! Evet!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELİNAY -DÜZENLENİYOR-
Chick-LitBaşlama Tarihi: 04.05.2019 "Korkarsan elimi tutabilirsin." dedi çapkın bir gülümsemeyle... Burak'ın ona dediği söz aklına gelmişti ve yüreğinin ağırlaştığını hissetti. -Bu şehri bırakırken seni ve anılarımızı da bırakacağım...