Acının Doğuşu

19.9K 539 37
                                    

6 Haziran 2002

Saygın ailesi o gün tüm heyecanı ile uyanmıştı. Evlerine katılacak olan yeni bir üyenin heyecanını yaşıyorlardı. Üç kardeş bir kız kardeşlerinin olacağını öğrendiğini günden bu yana içlerinde oluşan heyecana engel olamıyorlardı. Sonunda doğum günü gelmiş anneleri doğuma gidecekti. Ferhat saygın ise adeta eline balon verilmiş küçük bir çoçuk edasıyla evde koşuşturup hastane hazırlığını kontrol ediyordu. O gün evde herkes mutlu herkes heyecanlıydı bir kişi hariç dilek Saygın çünkü tüm gerçeği bile tek kişi dilek saygındı. Bir bahane ile evin heyecanlı üyesinin yanından ayrılıp kızının odasına gitmişti. Büyük bir heves ile dizayn etmiş her şeyi özenerek seçmişti. Şimdi ise kızını kucağına alıp sağlayacağı sallanan sandalyeye oturmuş karşısına bir kamera koymuştu.
"canım kızım şuan seninle olmayı belki de her şeyden çok isterdim. Ama maalesef hayatta her şey bizim dilediğimiz gibi olmuyor. Evde herkes çok heyecanlı çünkü benim minik hediyem bugün dünyaya gelecek. Minik hediyem diyorum sana hep öyle sevdim seni minik hediyem... sen benim bu aileye minicik bir hediyemsin. Onlardan gitmeden seni veriyorum bu aileye. Bundan 5 ay önce kontrole gittiğimde hasta olduğumu öğrendim tümör ve maalesef tedavi için çok geç kalınmıştı. O gün ölmekten değil de seni bir kere bile koklayamayacak olmaktan deli gibi korktum abilerine bir daha sarılamayacak olmamdan babanı bir daha bu kadar güle sevemeyecek olmaktan korktum. Kimseye bu korkumu anlatamadım bilmesinler istedim öyle de oldu birazdan hastaneye gidicez ve sen dünyaya geleceksin ben ise bu dünyadan gidicem ama her zaman seninleyim seni çok güçlü 4 kahramana emanet ediyorum. Onlar senin kahramanların olacak.
Seni... Sizi çok seviyorum.
Doğum günün kutlu olsun annecim. "
Dilek Saygın göz yaşlarını silerek sandalyesinden kalktı. Kamerayı alıp çantasına yerleştirdi. Ve onu heyecanla bekleyen aileye gitti. Saygın ailesi arabalarına binerek hastanenin yolunu tuttu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Hastaneye geldiklerinde dilek Saygın lavaboya gitme bahanesi ile Şeyda çınarın doktorunun aynı zamanda en yakın arkadaşının odasına gitti.
+Şeyda bu kamerayı almanı istiyorum. 15 yıl sonra kızımın doğum gününde bunu ona teslim etmeni istiyorum. Bunu isteyecek başka kimsem yok.
-Dilek canım arkadaşım tabi seve seve iletirim bunu ama sence Ferhatın da bu durumu bilmesi gerekmiyor mu?
+Hayır Şeyda olmaz. Bu konuyu daha önce konuştuk lütfen tekrar konuşmayalım bu benim senden son isteğim.
-Peki canım konuşmayalım sen nasıl istersen öyle olsun.
+Teşekkür ederim Şeyda.
Dilek Saygın son kez çocuklarına sarılmış onları çok sevdiğini söylemiş ve kokularını içine çekmişti. Aynı şekilde kocasına sıkıca sarılmıştı. Ve doğum için gitmişti.
Aradan geçen 3 saatin sonunda ameliyathaneden gözleri yaşlı bir şekilde Şeyda çıkmıştı. Heyecan ile kapıya koşan üç kardeş Şeyda çınar'a kardeşlerini sormuşlardı. Ferhat saygın ise karısını Şeyda o gün tüm acıyı başlatacak o cümleyi söylemişti.
"küçük bebeğimiz gayet sağlıklı ama dilek... Dilek o artık bizimle değil"
Ferhat saygın kelimeleri duymuyordu sesler boğuklaşmıştı. Duvara yaslanarak yere çökmüş öylece kala kalmıştı. Hayatta en sevdiği varlığı kızı yüzünden ölmüştü. Evet tam o an kızına katil damgasını yapıştırmıştı. O damga küçük bebeğin hayatının geri kalanında ona büyük bir acı olarak dönecekti. Kardeşlerden en büyüğü annesinin öldüğünü anlamış hemşirenin kucağında dışarıya gelen küçük kardeşine nefretle bakıp içinden senden nefret ediyorum demişti. Saygın ailesinin acısı işte tam bugün bu şekilde başlamıştı. Ama Bir kişinin acısı hepsinin acısından zorlu olacaktı.

*bu benim ilk kitabım umarım beğenirsiniz*

ACIYA DOKUNMAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin