16. Bölüm #Antidepresan

24 3 1
                                    

İçeride neyle karşılaşacağımı bilmiyordum ve çok korkuyordum.
Kapıdan girdiğimizde herkesin salonda olduğunu gördüm. Hatta Berrin de yetişmişti. Sanırım yeni gelmişti. Nefes nefese kalmıştı.
Ama tanımadığım bir yüz vardı. Bir kadın. 45-50 li yaşlarda tahmin ettiğim esmer uzun boylu bir kadın. Herkes ona tepkili bir şekilde bakıyordu. Sanırım herkes tanıyordu sadece ben ve Ali tanımıyorduk.
Haşim dede gayet iyiydi. Sadece öfkeliydi. Ama yine de Şayeste teyze ona kolonya getirmişti. Gerek kalmamış olacak ki kolonya hiç açılmamıştı. Odaya tamamen girdiğimizde Ali donakaldı.
Durakladı. Elimi aradı. Buldu ve tuttu.
Ben de izin verdim. Ali o kadına yöneldi.
"Neden geldin?"
Bunu soru olarak değil de öfkeli bir şekilde dillendirmişti.
"Oğlum, Ali. Bak."
Oğlum mu... Hani şu Ali'yi küçükken terkeden annesi miydi yani bu kadın?
Çok enteresan. Neden bunca yıl sonra gelmişti ki.
"Bak oğlum konuşmamız gereken konular var. Ben de bunca yıl çat diye karşına çıkmak istemezdim. Ama sana ihtiyacım var."
"Bir kere bana oğlum demeyi kes. Demek bana ihtiyacın var. Madem bu kadar sene bana ihtiyacın yoktu. Bundan sonra da olamaz. Evimi terk eder misin lütfen!"
Ali elimi bırakmadan konuşuyordu. Diğer eliyle de o kadına kapıyı işaret ediyordu. Kadın, oturduğu yerden kalktı. Çantasını aldı.
" Konuşacağız Ali. Sonra. "dedi ve gitti.
Ali elimi bıraktı. Elimi bıraktığı anda Haşim dedenin yanına koştum.
" İyi misin Haşim dede. "
" Ben iyiyim kızım sen Ali'yle ilgilen. "
Ali'ye döndüm. İki elini de başına yaslamış yere çökmüştü.
"Neden geldi bu kadın bunca yıl sonra. Neden? Onu fotoğraflarda tanımak bile sinir bozucuyken neden karşıma dikildi. Bana ihtiyacı varmış. Sanki yıllardır benim bir anneye ihtiyacım yok gibi neden davrandı."
Ali tüm bunları söylerken ağlamaya başladı. Haşim dede gözleriyle Ali'nin yanına git dedi sanki. Ben de hemen kalktım. Ali 'nin ellerini başından çektim. Gözyaşlarını sildim. Ve ona sıkıca sarıldım.
" Atlatıcaz. Birlikte atlatıcaz. "
Bana baktı ve gülümsedi. Sarılmaya devam etti.
"İyiki varsın". Sanki etrafta kimse yokmuş gibi birbirimize sarılırken birden utandım. Ali de bunu farketti ve ayrıldık. Gülümsedik. Şayeste teyze sanki bizimle gururlanır gibi ikimize bakıyordu. Berrin de "oha" dedi sessizce, sadece ben anladım. Ziya bey hemen odadan çıktı. Arif amca da öksürmeye başladı. Haşim dedenin yüzündeki ifade beni çok mutlu etmişti. İkimizin bir arada olması onu çok mutlu ediyordu en başından beri.
Ama bu ilişki en başında sahteydi. Gerçek olacağını ikimiz de bilemedik ki. Her ne kadar ilişkimizle ortamı yumuşatmaya ve o kırgın yüzlere gülücük kondurmayı başarsak da biliyorum Ali'nin aklı hâlâ annesindeydi. Yüzü mahzundu.
"Ben üzerimi değiştirip geliyorum canım" dedi. Ben de göz kırptım. Haşim dedenin yanına geçtim. İlaçlarını sordum. Hepsini içirmiş Şayeste teyze. Arif amca da başında beklemiş. Annesini sormak istedim. Ama haddim değildi. Ama bakışlarımla beli etmiş olacağım ki Haşim dede söze başladı.
"Neden geldi bilmiyorum o durduk yere gelmez. İhtiyacım var dediyse gerçekten vardır. Ali için yıllardır bir kez bile'nasıl bişeye ihtiyacı var mı 'diye sormadı. Gerçekten başı çok büyük dertte ki, gelmiş. Ama ne gibi derdi olabilir de Ali ona ne gibi bir çare bulabilir ki. İşte onu bilmiyorum.Parasal anlamda desem, kendisi zaten maddi durumu gayet iyi bir iş adamıyla evli. Sanmıyorum başka bişeydir "
Haşim dede hem kendi kendine soru soruyordu hem de tahmin yürütüyordu. Ama o kadının gelişi gerçekten beklenmedik bir şeydi sanırım herkes şaşkındı. Haşim dede elime dokundu.
" Kızım sen Ali'nin yanına git. O çok içine kapanıktır duygularını belli etmez."
Haşim dede doğru söylüyordu. Ali'nin yanında olmalıydım. Hızlıca yukarı kata çıktım. Ali'nin kapısını çaldım. Ama ses yoktu. Tekrar tekrar çaldım ama hala ses yoktu. Korktum ve dayanamadım. Odaya girdim. Ali yoktu. Su sesi geliyordu sanırım duş alıyor diye düşündüm. Ama banyonun kapısı açıktı. Banyonun kapısına kadar gittim tam önüne gelmeden arkam dönük beklemeye başladım. Sonra birden ağlama sesi duydum. Canım, duşta ağlıyordu. Yanında olmayı o kadar çok isterdim ki. Çabucak duştan çıksa keşke. Ağlama sesleri yükseldi ve Ali birden bağırdı. Kendimi tutamadım. İçeriye girdim. Gördüğüm manzara beni çok korkutmuştu. Ali'm kıyafetlerini çıkarmadan su altında oturup ağlıyordu.
"Ali. İyi misin?"
Allahım bir de soğuk suydu. Onu çıkarmaya çalıştım. Ağlamaya devam ediyordu sanırım sinir krizi geçiriyordu. Sonra başını tuttum. Kendime baktırdım.
"Ali, nefes al. Bana bak. Sakin ol. Tamam mı, ben yanındayım. Sakin ol. Nefes al bitanem, hadi nefes al. Yanındayım."
Biraz derin nefes aldıktan sonra kendine geldi ve normal bir şekilde ağlamaya devam etti. Bana sıkıca sarıldı. İkimiz de sırılsıklam olmuştuk. Ama umurumda değildi. Ali'm sen iyi ol. Yeter. Sonra suyu kapattım. Gözünü iyice sildim. Yüzünü, saçlarını düzelttim.
"İyi misin bitanem." kafasını sallayarak onayladı. Onu kolundan tuttum ve banyodan çıkardım. Üşüyorduk ikimiz de sırılsıklamdık. Çekmeceden bir havlu buldum onu kurulamaya başladım. Üzerine kuru kıyafetler buldum. Ve giyinmesini istedim. Ali mızmızlansa da kabul etti. Arkamı döndüm ve Ali kıyafetlerini giyince söyledi. Döndüm. Banyodan bulduğum fön makinesiyle saçını kuruttum. Ali kendine gelmekte bayağı zorlanmıştı. Kendine gelince bana kızdı.
"Saatlerdir beni kurutuyorsun ama sen hâlâ ıslaksın. Ah, özür dilerim benim tatlı #Antidepresanım."
Haklıydı. Ben de ıslaktım. Kurutmazsam hasta olacaktım. Ama bir dakika.
"Antidepresanım mı?"
Bu çok hoşuma gitmişti. İlginç.
"Evet sen benim antidepresanımsın. Baksana huzursun resmen. Beni kendime getirdin, sakinleşirdin. İyiki girdin be dünyama güzelliğim."
Bunları söylerken bir yandan da havluyla üzerimi kuruluyordu. Bana uzun bir gömlek üzerine hırka vermişti. Bir de şort. Banyoya gidip üzerimi değiştirdim. Sonra fön makinesi ile beni kurulamaya devam etti.
" Çok aptalca görünüyordum değil mi? "
" Saçmalama Ali'm. Sen çok üzgündün."
"Ama sen iyiki yanımdasın biliyorsun değil mi? Benim için o kadar değerlisin ki."
"Canım, sen iyi ol. Ben hep yanındayım. Atlatacaz. Bu günler de geçecek."
Şayeste teyze kapıyı çaldı. Ali girmesini söyledi.
"Efendim yemek hazır. Aaaa, size noldu böyle."
"Şayeste hanım, Evin. Şeyyyy. Deniz'e kıyafet getirir misiniz. Üzeri ıslandı da."
Şayeste teyze muzip bir şekilde kıkırdadı.
"Tabi. Ali bey." diyerek kapıyı kapadı.
"Ali yaaaa, ben çok utanıyorum. Ya yanlış anlaşıldıysak."
"Yok güzelim,seni tanıyorlar artık hem ikimizi de biliyorlar. Zaten anlasınlar hem kime ne."
Çok geçmeden Şayeste teyze geldi.
Bana ince turkuaz mavisi bir triko ve kot pantolon getirdi.
Tekrar banyoya gidip üzerimi değiştirdim. Bence çok da güzel olmuştu. Aslında bu kıyafetler kimin neden şap diye hazır önüme geliyor bilmiyorum ama hoşuma da gidiyordu. Doğrusu.

Saçlarımı açık bıraktım ve tokamı da koluma bağladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarımı açık bıraktım ve tokamı da koluma bağladım. Beraber aşağı yemeğe indik. Sanki o kadın hiç gelmemiş gibi beraber yemeğimizi yedik, güldük.
Sonra birden telefonuma mesaj geldi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Herkes içinde Kimsesizlik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin