Herkesin kendini bulabileceği, hem samimi hem dramatik hem romantik bu hikayemi gelin birlikte anlamlandıralım.
Evin, 22 yaşında gencecik bir hemşiredir.
Bu yaşına ailesi olmadan tek başına tırnaklarını kazıyarak gelmiştir. Ailesini genç yaşında ka...
Bu bölüm ssenaseverrhs e ithafen yazılmıştır.. Bölüm gidişatı hakkında en doğru tahmini yaptığı için sıkı bir takipçi olarak kendisine teşekkür ediyorum.
Geldiğimiz yer İstanbul diyemeyeceğim kadar yeşil ve betondan uzaktı. Nereye geldiğimizi bilmiyordum ama yemyeşil otlar içerisinde güneşin parladığı berrak bir su birikintisi vardı. Yemyeşil ağaçların süslediği, kuşların eşlik ettiği bu muazzam doğa beni büyülemişti. Şiir gibiydi. Özdemir Asaf, Can Yücel otursa saatlerce sayfalar dolusu şiirler yazabilirdi. Ama benim şiirim zaten yanıbaşımda bana gülümsüyordu. Ali'm... "Hadi bakalım, başlasın aşk dolu pikniğimiz." "Piknik mi? Koskoca ünlü Ali Karakaya, beni pikniğe mi getirdi." diyerek gülümsedim. Sonra birden yüzü düştü. "Aaa öyle demek istemedim. Yanlış anlama Ali. Ben, sadece hoşuma gitti yani. Saatlerce anlamsız müzikler eşliğinde birbirimizi duymaya çalışarak bir kafede sohbet etmek, yemek yemek yerine beni buraya getirmen gerçekten beni çok etkiledi. Sadece şaşırdım." " Tamam sorun yok. Bugün bambaşka bir Ali Karakaya var karşında. " Birden arabaya yöneldi. Bagajındaki eşyaları çıkardı. Demek Şayeste teyzenin bahsettiği hazırlık buydu. Önceden benden habersiz planlanan bu piknik beni gerçekten çok mutlu etmişti. Ne ara Karakaya ailesi için bu kadar değerli halen geldim bilmiyorum ama çok mutluydum. Herşey muazzamdı. Şayeste teyzenin bizi birleştiriği damla çikolatalı kurabiyeleri ve taze sıkılmış portakal suyu eşliğinde birbirimizi anlattık. Ben Ali'yi tanıyordum. Gazetelerden, ekrandan, Haşim dededen. Ama Ali beni tanımıyordu. Hem de hiç. "Ailenden hiç bahsetmiyorsun Evin? Neden özel bir nedeni var mı yoksa anlatır mısın seni tanımak istiyorum ? " "Ailemden bahsetmek neden istemeyeyim. Annemden başlayım . Annem Ferda, çok merhametli çok fedakar bir annedir. Babamla severek evlenmişler. Uzun süre çocukları olmamış. Sonra ben dünyaya gelmişim. Benim ardımdan yani ben yaklaşık 5 yaşındayken Tarık adında bir kardeşim olmuş. Ama kemik iliği kanserinden dolayı malesef erken ayrılmış aramızdan. " Başımı öne eğdim. Ve yutkundum. Ali eliyle çenemi kaldırdı. " Özür dilerim seni üzmek istememiştim. '' Toparladım. Devam ettim. "Yo, sorun değil. Alıştım sanırım." "Sizin özellikle senin dokun uymamış mı, kardeşlerin dokusu hemen uyar." "Yok hayır uymamış. Maalesef. Bu yüzden hayat boyu kendimi katil gibi hissettim." "Saçmalama Evin, sen daha 5 yaşında küçücük bir çocuktun. Olayların farkında olmamayı bırak bu biyolojik bir eşleşmele. Malesef bunu biz seçemiyoruz." "Bilmiyorum, hep öyle hissettim. Annem değil ama.." Yutkundum. Devam edemedim. Gözümden süzülen yaşlara engel olamadım. Dayanamadım. Ali'ye sarıldım ve kendimi bıraktım. "Ağla güzelim ağla. Birikmişsin bu konuda belli ki." Babamın bana ömür boyu katil gibi davranmasına alışmıştım. Beni sürekli ahıra kitleyip işkence etmesine günlerce aç susuz bırakmasına... Daha kulağımda yankılanıyordu. "P*ç. Katil. Tarık senin yüzünden öldü." Daha küçücüktüm belki. Ama hiçbirini unutmadım. Gözlerimi kapatınca bile bazen babamın o öfkeli suratı gözümğn önüne geliyordu. Bir baba, küçücük evladına nasıl yapardı bunu? Bir baba nasıl bir evladından bu kadar nefret ederdi ki? Hepsini iliklerime kadar yaşamıştım.Zaten bu hastalık yani Kronik böbrek yetmezliği. Babamın bana kalan son hatırasıydı belki de. Ama hayır bunları anlatamazdım ona. Biraz sarılıp ağladıktan sonra kendimi toparladım. Elleriyle saçlarımı düzeltti. "Daha iyi misin?" "Özür dilerim, bugün ağlamak yoktu." "Nazar boncuğu olsun güzelim." "Teşekkür ederim." bunu söylerken gözlerine bakıp gülmüştüm. Sonra elimden tuttu ve beni o berrak su birikintisinin diğer tarafına götürdü. Bizim için önceden hazırlattığı bisikletlere bindik. Sonradan adının "Emirgan Korusu" olduğunu öğrendiğim yerde bisikletlerle defalarca tur attık. Sonra bisikletlerimizden indik. Herşey çok güzel gidiyordu o kadar güzeldi ki çok korkuyordum bozulur diye. Ama kötü düşünme Evin. Gülümse. Ali bagaja doğru kullandığımız eşyaları koymaya gittiğinde Haşim dedeyi aradım. Durumunun iyi olduğunu hem Arif amcadan hem de Şayeste teyzeden duyduktan sonra kapattım. O kadar dalmışım ki, sağ kulağıma doğru eğilen Ali'yi hiç farketmedim. Yavaşça sağ yanağımı öptü. Utandım😁 Ama sanırım buna alışmam gerekti. Sonra telefonunu çıkardı. "Bu anları ölümsüzleştirmemiz gerekiyor" dedi. Ben pek fotoğraf çekilmeyi sevmediğimi ifade etsem fe Ali kendisinin çok iyi bir fotoğrafçı olduğunu ve birbirimizi tamamlayacağımızı söyledi. Beni elimden tutarak ayağa kaldırdı ve bir baştan aşağı süzdü. Sonra benden bluzumu pantolonumun içerisine koymamı söyledi. Saçlarımı da elleriyle dağıttı. Sonra bir pozumu çekti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gerçekten çok güzel çekmişti. Ben bile kendime hayran kaldım. Atka fonu flu beni netlemişti. Sanırım Ali bana fotoğraf çekilmeyi sevdirecek kişi olabilirdi. Melis duysa bunu sinirlenirdi. Hep zorla fotoğrafımı çekerdi. Fotoğrafımı incelerken telefonum çaldı. Arayan Arif amcaydı. Sonra telefon kapandı. Bu anlık iletişimsizlik beni endişelendirmişti. "Sakin ol canım dur şimdi evi ve Şayeste teyzeyi ararız." Arif amca, Şayeste teyze ve ev hattından telefonlarını açan kimse olmadı. Berrin'i aradım. Okulda olduğunu söyledi. Artık gerçekten endişelenmeye başlamıştım. Berrin'i de telaşlandırmıştım. Ne kadar gitme desem de hızlıca eve gideceğini söyledi. En son şöfor Ziya beyi aradık. Bize endişelenecek durum olabileceğini söyledi. Ve telefonu kapattı. İnsam birax konuşur aradık bir daha açmadı. Hızlıca toparlandık. Jet hızıyla eve gitmeye çalışıyorduk. Bu arada birbirimizi sakinleştirmeye çalışıyorduk. Ama ben Ali'den daha telaşlıydım. Ali sıkıca elimi tuttu. O an daha da heyecanlandım. Bir yandan hızla giden aşk hayatım diğer yandan Haşim dedemden alamadığım haber. Ne düşünüp ne hissedeceğimi bilmiyordum. Ama herşeye rağmen bugün gerçekten çok güzeldi. Hızlıca eve geldik. Kapıda bizi karşılayan kimse yoktu. Daha da endişelenmiştik. Allahım nolur Haşim dedeye bişey olmasın!
Acaba Haşim dedeye noldu? Arkadaşlar hikayemi beğendiyseniz yıldıza basınız. Yemi bölüm vr yeni sürprizlerle karşınızda olacağım. Yemi bölüm ile ilgili tahminlerinizi yoruma yazabilirsiniz! Takipte kalın...