Elimi kavradı hızlıca. Ve gülümsedi. Bu gülümseme hiç hoşuma gitmedi.
-Hey napıyosun sana yaptıklarım yüzünden beni gözümü oyarak cezalandırmayacaksın değil mi, çünkü bu çok acımasızca.
Ellerimi çektim ve doğruldum.
- Saçmalama tabiki öyle bişey yapmayacaktım. Böcek gördüm onu atmak için şey yaptım. Hem onu bunu boşver de neden burdayız? En son beni evime götürüyordun?
Etrafıma baktığımda gördüğüm tek şey masmavi deniz ve solumuzda kalan bir kaç tekne, seyyar satıcılar.
-A haklısın, biraz konuşalım istedim aslında. Sonra seni uyandırmak da istemedim. Uyanmanı beklerken de buraya sürdüm. Sonra ben de uyuyakaldım. Gerisi bildiğin gibi işte. Korkma seni kaçırsam dağ başına kaçırırdım. Diyerek pis pis sırıttı.
-Ne kaçırması canım ben öyle bişey ima etmedim. Sadece merak ettim tamam, konuşalım. Ne konuşacağız?..
Bu soruyu sorarken epey korktum acaba daha neler isteyecekti?
-Bu yola benimle girip dedemi mutlu etmek için gösterdiğin sabıra hayranım hemşire. Rol değil yaptığın, sen dedemi gerçekten seviyorsun. Bunu hissediyorum. Ben bunu ne zamana kadar sürdüreceğimi bilmiyorum dedem ne zaman iyileşir ne zaman gerçeği söylerim bilmiyorum hemşire. Açık konuşacağım, kız arkadaşımdan ayrıldım. Ve kafam çok dağınık, kırgınım, üzgünüm. İlişkimiz çok yeniydi aslında, 4 aydır sevgiliydik. Onu ekranda ilk görüşümde etkilenmiştim. Sonra biz olduk. Ama o naptı, o beni dizisinin senaristiyle aldattı..Bu duyduklarıma nasıl tepki versem bilemedim. Üzüldüm de, sırtına dokunup teselli etmek istedim ama yanlış anlaşılmaktan korktum..
Senarist dedi, ekran dedi belli ki o da oyuncuydu. Belki de bu duyduğum sektörel anlamda tam bir magazindi. Ama o bana güvenip anlatmıştı. Herşeyi. O güveni vermiştim. Ben magazine bu dünyaya çok yabancıydım. Hele de hemşireliğe başladığım günden beri yaptığım fazla mesailer yüzünden boş zamanımı uyuyarak geçiriyordum. Zaten evde TV yoktu herşeyi bilgisayardan izliyordum. Deniz, Ali karakaya. Belki de çok ünlü kişilerdi. Ama ben tanımıyordum. Yüzüne baktığımda o çökmüşlüğü o üzüntüyü gördüm. Gerçekten çok üzülmüştü.
Bana sanırım ne zamana kadar sürdürsem bana yardımcı olur musun diyecekti. Ama çekiniyordu. Yardımcı olalım o zaman.
-Tamam, nereye kadar sürerse. Varım. Haşim dedem ne zaman iyi olursa o zaman anlatırsın.Gözündeki üzüntü birden ışıldadı ve mutluluğa dönüştü.
-Çok çok ama çok teşekkür ederim Evin.
Evin mi, bana ilk kez hemşire dememişti. Deniz de dememişti. Bana ilk kez ben gibi davrandı. Bu hoşuma gitmişti.
-Artık beni eve götürür müsün?
Sonra arabayı çalıştırdı ve beni evime bıraktı. Giderken tekrar teşekkür etti. Ve gri porschesiyle kayboluşunu izledim.
Anahtarımı ararken kapı birden açıldı. Melisa .
-Seni pislik, kim bu gri porscheli? Bana neden anlatmadın gel buraya çabuk herşeyi anlat.
-Melisa bir dur tamam bir nefes alayım.
-Alma alma, tut nefesini ve dökül.Ona herşeyi anlatırken sanki film izler gibi gözünü bir an bile benden ayırmadı. Sonra bilgisayarı eline aldı ve Google ye Ali Karakaya yazdı. Ve işte anlattığım gibiydi. Ama bir saniye yanındaki güzel kız, Deniz olmalıydı. Çok çok güzeldi. Daha bir hafta önce haberlere çıkmışlardı. Magazin dünyası diye bir sitede. Ama anlamadığım tek şey Haşim dede bunu hiç mi görmemişti. Hiç mi görmeden beni Deniz sanmıştı. Ya da yalıdakiler. Belki de hepsi Denizi tanıyordu ve belki de benim o olmadığımı biliyorlardı. Ne konuma düşmüştüm ben.
-Evin, peki neden kabul ettin? Neden Deniz olmayı kabul ettin? Haşim dede için mi? Belki gerçeği söyleseydiniz kabul ederdi. Evin yoksa sen? Sen bu adama?
-Kes sesini. Yok öyle bişey. Ben insanlık namına yardım etmek istedim. Anladın mı?
-İnsanlık namına yardımcı olmak istediysen hemşirelik yapmaya devam etseydin. Kızım bana bak, sen bu adamdan hoşlandın mı?
-Hayır tabiki de lütfen anlattığıma pişman mı edeceksin beni?
-Nasıl bir günde gelişmiş herşey benim haberim yok.
-İnan ben bile ne yaşadığımın farkında değilim Melisa. Beni bıraz yalnız bırakır mısın?
-Tamam. Yemek yaptım, ben nöbete gidiyordum canım. Sen biraz dinlen gene konuşuruz.
Kapı sesiyle kendime geldim. Gerçekten ne yaşıyordum ben böyle. Ve neden yine kabul etmiştim tüm bunları. Yoksa ben, ben.. Saçmalama Evin. Daha ilk gördüğün adam. Kafamdaki ona ait tüm görüntüleri önüme gelirken bile reddetmeye çalıştım. Ve uyumalıydım yarın sabah gündüz mesaisine gidecektim.
Zırlayan alarmımı kapattıktan sonra hazırlanmaya başladım. Yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladıktan sonra buzdolabına bakındım ve yemek yemek istemediğimi farkettim. Çantamı alıp çıktım. 4 dakikalık yürüme mesafesinden sonra hemen otobüsüm geldi. Bindim ve hastaneye vardım. Danışmayla Günaydınlaştım ve kliniğime çıktım. Formamı giydim tam hastalarımı teslim alacakken süpervizörimizin yine hızlı adımlarla geldiğini gördüm..
-Günaydın, Evin seni başhekim çağırıyor..
-Allahım yine noldu ya.
-Ben hiç bilmiyorum ama seni ısrarla çağırıyor.
Sorumlumdan izin isteyip gittim başhekim katı 4. Kattaydı. Asansör kullanmayı pek sevmezdim, kapalı alan korkum vardı yalnızca biri binerse yanında binerdim o benim katımdan önce inerse onunla iner merdivenden devam ederdim. Allahtan asansörde insan vardı ve 7. Kata çıkıyordu. 4. Katta indim ve başhekimin odasının kapısını çaldım.
-Günaydın.
-Hah, Günaydın Evin. Gel.
Telefonla konuşuyordu. Ve telefona da benim geldiğimi bildirdi. Allah noluyordu gene.
-Evin, Haşim Karakaya ile ilgilenmişsin Vip servisinde doğru mu?
-Evet doğru, Hamdi bey. Bir sorun mu olmuş?
-Hayır adamlar çok memnun kalmış. İnsanlığını, yardımseverliğini övüyor bana telefonda.
-Sağolsun kendisi de çok tatlıydı
-Anlaşmanıza çok sevindim, çünkü kendisinin artık özel hemşiresisin.
-Ne anlamadım, neyim bir dakika.
-Özel hemşiresi, hastaneden seni talep etti.
-Bakın Hamdi bey, sipariş miyim ben? Özel hemşire için dışarıdan biri olmaz mı neden ben?
-Biz hastane içerisinden de özel hemşireler gönderiyoruz kızım, fiyat olarak da konfor olarak da çok çok rahat edeceğin bir iş olacak. Senin adına çok sevindim. Hayırlı olsun.
-Bir saniye siz benim adıma karar veremezsimiz ben kabul etmiyorum böyle bir şeyi.
-Nasıl yani şimdi istifa mi etmek istiyorsun?
-Hayır ben şu an iş bulamam. Ne yani ben bu işi kabul etmezsem hastaneden de mi atılacağım?
-Malesef.
-Ama bu belki de hayatımda duyduğum en saçma şey. İstifa ediyorum o halde.
-Evin, kızım iyi düşün. Maaşı dolgun. Sigortan yatacak. Burdakinden çok daha az yorulacaksın belki de. Hemen kestirip atma.
-Bakın Hamdi bey ben kimseye ait olamam, bu mesleki anlamda olsa bile. O yüzden emekleriniz için teşekkür ediyorum. İstifa ediyorum.Ardımdan yükselen isimlerimi duymazdan gelip kapıyı çarptım. Bu da ne demek oluyordu böyle, başhekim bile onay vermişti. Benim haberim olmadan hem de. Tamam Haşim dedeyi sevmiştim onun için bazı ritüellerimi bile zorlamış torununun sahte sevgilisi sözde Denizi olmuştum. Ama ileriye gitmekti bu olmazdı bu kadarını yapamazdım. Sonra nereye gideceğimi düşündüm.Kliniğe gidip vedalaşmak istedim resmen buranın hemşiresi değildim artık. Ama ağlayıp öfke patlaması yaşayacağımı bildiğim için eşyalarımı toparlayıp eve gitme kararı aldım. Üzerimi değiştirdim ve hastaneden çıktım, çok beklemeden otobüsüme bindim ve işte biraz sonra evimdeydim..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes içinde Kimsesizlik
Dla nastolatkówHerkesin kendini bulabileceği, hem samimi hem dramatik hem romantik bu hikayemi gelin birlikte anlamlandıralım. Evin, 22 yaşında gencecik bir hemşiredir. Bu yaşına ailesi olmadan tek başına tırnaklarını kazıyarak gelmiştir. Ailesini genç yaşında ka...