Ertesi gün, önceden diktiği fidanları sularken arkasındaki ayak seslerini duyunca "Anne ne kadar büyümüşler baksana." Dedi heyecanla. Arkasını döndüğünde Devran'ı ve onun hemen yanında duran annesini gördü. Yüzündeki ifade yok olurken üstüne başına baktı. Toprak içindeki bu halini görmesi onu rahatsız ederken özeli işgal edilmiş gibi hissetti. Ve bunu yapan yine Devran'dı.
"Sen miydin?" dedi mırıltıyla.
Devran gördüğü manzara karşısında ne düşüneceğini şaşırmıştı. Yeşilliklerin arasında çiçek açmış genç kız, bahçıvan tulumu üzerinde, saçları dağılmış olsa da tokayla bağlanma amacı topuz yapmakmış gibi duruyordu. Makyajsız yüzü, canlı ve belki de mutlu görünüyordu. Yine de içindeki belirsizliği yansıtmadan sakince baktı kıza.
"Çantanı unutmuşsun."
O ana kadar elindeki çantayı fark etmemişti. Başını onaylar şekilde salladı.Eliyle üzerini silkeleyip kendine çeki düzen vermeye çalışırken Nermin Hanım konuştu.
"Ben size bir şeyler getirteyim. Devran geçsene." İleride duran masayı işaret etti. Masa toprak ve küçük saksılardan kirlenmiş görünüyordu. Sandalyelerden birini eliyle temizleyip oturdu Devran.
Ebru ne yapacağını bilemez şekilde yere baktı bir süre. Onu görmezden gelip işine devam mı etmeliydi yoksa konuşmaları mı gerekirdi? Aslında geldiğine sevinmişti. Bir haftaya yakın onu görememişti ve hiç haber alamadığından zihnindeki küçük merak parçası, yerini takıntıya bırakmak üzereydi. Böyle olmasına gerek kalmadığı için şu an Devran'a minnet duyuyordu.
"Geleceğini haber verseydin keşke" dedi olduğundan sakin bir tavırla. Ne bir iğneleme ne de bir rahatsızlık belirtisi vardı.
"Rahatsız mı ettim?" Bakışlarından hiçbir şey anlaşılmıyordu.
"Böyle karşılamak istemezdim sadece." Dedi ellerini birbirine kenetlerken. Kızın kararsız hallerine bakacak olursa şu anki görüntüsünden memnun değildi. Oysa bu haliyle farklı bir Ebru gibiydi.
Ayakta durmaktan vazgeçip masanın köşesine ilişen kıza baktı. Sanki birbirlerini tanımayan iki insan kadar yabancı ve uysal davranıyordu. Bu anlam vermediği mesafeli tavırlar ciddi derecede keyfini kaçırmıştı.
"Seni burada göreceğimi düşünemezdim." Dedi konu açabilmek için. Ebru bu sözleri duyunca oturduğu yerde huzursuzca kıpırdandı. Sessizliğini korumaya karar verip hiçbir şey demedi. Çünkü ne dese sonunda yüzüne çarpan acı gerçekleri duyuyordu adamın dudaklarından.
Devran bu kez "Daha iyi misin?" dedi ilgiyle. Ebru bunu duyunca gözlerini devirdi. Vicdanını rahatlatmak için gelmiş nasıl olduğunu mu soruyordu gerçekten?
"Neden kötü olacakmışım?" Omuz silkti. Yine kendini tutamamıştı.
Devran, Ebru'nun bu ani çıkışına şaşırmamıştı çünkü sessiz hali çok daha şaşırtıcıydı. Sürekli çekişme halinde ve suratsız olmasına alışık olduğu kızın sesini çıkarmaması daha rahatsız ediciydi onun için. Derin bir nefes alırken yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamadı.
"Bence de olmamalısın." Deyip göz kırptı.
Adamın keyfili görünen haline baktığında bastırdığı öfkenin ortaya çıkması gerekirdi ama kendisini onaylayınca bunu yapamadı.
"Yanında ağladım diye kendini kötü hissetmene gerek y..."
"Hissetmiyorum." Dedi kızın sözünü kesecek kadar hızlı bir tepkiydi.
Ebru adamın söylediğini duyunca kaşlarını çattı. Küstah!
"Ne işin var o zaman burada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRAN (TAMAMLANDI)
RomanceBir şey demek için aniden arkasını dönünce kıza çarptı. Canı yanmasın diye yavaşça arkasını dönmüştü. Kasıtlı yaptığı bu hareket istediğini vermişti nihayet. Teni tenine değiyordu. Ebru'nun geri çekilmesini bekledi. Öyle bir şey olmadı. Geri çekilme...