Bölüm 23

9K 395 176
                                    

Elbisenin görseli var. :)
Yorum ve oylarınıza kendim için ihtiyacım vae canlarım. Öpüyorum hepinizi...

Hazır olduğunda Devran'ı aradı. Dakikalar içinde geldiğini haber eden telefonuyla ateş basmıştı vücudunu. İçi içine sığmıyordu. Aynadaki yansımasına baktı. kendisini her zaman beğenirdi. Ne var ki Devran'ı öpmüş olmasının elde edilebildiğini düşündürmesinden korkuyordu. Adamın aylardır nezaket ve kabalık karışımı tavırlarını elde etme çabalarına yormuştu. Artık öyle de sayılırdı. Aylarca kendisine dokunmaması için çırpınmış hatta bir ara ağlamıştı bile. Şimdi ise öpmesine izin veriyor ve bundan inanılmaz haz alıyordu.

İçine düşen bu kuruntuyla yüzünü ekşitti. Sonra eğer böyle düşünüyorsa aptaldır, diye geçirerek kendini rahatlatmaya çalıştı. onu bekleyen Devran'ın yanına geldiğinde adamın bakışlarındaki donukluğa anlam veremedi. Kıyafeti mi açıktı yine? Makyajı mı abartılıydı? Olamazdı çünkü en ağır makyajlarını daha önce görmüştü. Bu kez barbie bebek kıvamında bir makyajı vardı.

Elbisesi; su yeşili oldukça dökümlü etekleri olan şık bir elbiseydi. Doğrusu Hakime Hanım'ın memnun olmayacağını biliyordu ancak elbisenin göğsunden beline kadar tüm bedenini saran altın rengi yapraklar vücudunu sarıyor ve sadeliğine hareket katıyordu. Kolları tülle bileğine doğru uzanırken bol oluşu göze hitap ediyordu. Karamel rengi saçlarını salık bırakmış başına sade bir taç takılmasını istemişti. Bir prenses zarafetinde Devran'a yaklaştı. İddialı olan tek şey güzelliğiydi. Onu gölgede bırakacak hiçbir şeye müsaade etmemişti.

Devran, sırt detayını bildiğinden yanına yaklaşan muazzam varlığa gülümseyemiyordu. Bu duru haliyle böylesine güzelken sırtına bakıp kıskançlık ve hayranlık karmaşasıyla nasıl baş edebilirdi, bilmiyordu. Keşke hava soğuk olsaydı da bir şal falan alması gerekseydi. Bunun için elbiseyle uyumlu altın rengi şal ayarlamışlardı aldıkları butikten. Hem gösterişli hem de mutaassıp olurdu. Hava durumuna da karışamazdı ya. Tek avuntusu gidecekleri yerin şehrin uzağında ve serin olmasıydı.

Nişana saatler kala çekim yapılacak alana gelmişlerdi. Hayalinde samanların olduğu kurak ve cansız bir yer vardı. Ancak beklediğinin aksine çok canlı ve doğal akarsunun olduğu yerin etrafını olabildiğince güzel kullanmışlardı. Birkaç konsept vardı. Çiftlik evinin fotoğraf çekimine uyarlamış hali, rengarenk çiçeklerin olduğu doğal bir yer vardı. Birde taştan duvarların arasında ince uzun bir yolla nostaljik bir hava verilmişti. Görsellik olarak hepsi inanılmaz güzeldi.

Fotoğrafçının istediği pozları vermek için sürekli yer değiştiriyorlardı. Bu süreçte Burcu elbisenin eteklerini düzeltiyor, bazen de direktifler veriyordu. Utangaç ama mutlu tavırları hareketlerine yansırken bu anların ölümsüzleştiği için çok mutluydu. Klişe bulduğu, ne gerek var dediği tüm her şeyi yapar olmuştu Devran sayesinde. Mesela hiçbir zaman nişan elbisesi içerisinde eli, adamın belindeki elinin üzerindeyken kameraya gülümseyeceğini düşünmezdi. En azından içimde kalmamış olur diye düşünüyordu.

Yerlerini değiştirdikleri sırada Ebru kenarda bekleyen ikiliye döndü.

"Siz de gelsenize. Hatıra olarak kalsın." Dedi yersiz bir duygusallıkla. Devran, nişanlısını süzerken birkaç gün sonra bir daha birbirlerini duymayacaklarını, göremeyeceklerini hatırladı. Nasıl olacaktı acaba? Bir haftaya yakındır bir arada evli gibilerdi. Yatak odası kısmı hariç.

Belini tuttuğu güzelliği biraz daha yaklaştırdı kendine. Şu iki günde olabildiğince yaklaşmalı, varlığını hissetmeliydi.

Dördü yan yana gelmiş poz verirken bir ara ortaya Kenan ve Burcu'yu alıp kendileri kenara çıktı. Bittiğinde Ebru "En erken bu fotoğraflar çıkabilir mi, rica etsem?" dedi.

DEVRAN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin