Bölüm 28

9.8K 445 165
                                    

'a bastıysak başlayalım mı?

Ebru, kulaklarına dolan tanıdık sesi duyunca şaşkınlıktan kalakalan Devran'ı üzerinden itti. Üzerine çeki düzen verirken içinden kendine küfrediyordu. Devran da kendisi gibi ayaklanmış toparlanırken Çınar yanlarına doğru yürümeye başladı.

"Çınar senin burada ne işin var?" dedi Ebru hayretle. Yıllardır eve adımını atmayan ağabeyi gelecek başka bir an bulamamış mıydı?

Devran boylarında, sarışın bir erkekti Ebru'nun ağabeyi. Ebru konuşurken hızla yanlarına geldi. Devran'ın gömleğinin yakasından tutup beklemeden kafa attı. Ebru'nun acı çığlığı Çınar'a karşı yankılanırken ağabeyinin önüne durdu daha fazla ileri gitmemesi için.

"N-ne yapıyorsun?"

Çınar'ın dudaklarından öfkesini belli eden bir gülüş yayıldı yüzüne.

"Asıl sen ne yapıyorsun bu adamla?" dedi bağırarak.

Alnından aldığı darbeyle sersemleyen Devran kendine geldiğinde Çınar'a doğru adım attı. Bir yumruk savurmak üzereyken önünde duran Ebru'nun bedenini geçemedi. Zoruna giden aldığı darbe değildi. Ebru'yu tadarken yine yarıda kalmış olmasıydı.

Ebru da en az Çınar kadar yüksek sesle "O benim nişanlım." dedi.

Çınar'ın kafası karışıyor ve karıştıkça daha da öfkeleniyordu. "Sen bu adamla zorla nişanlanmadın mı?" dedi yüzünü ekşiterek. "Sevmediğin bir adamın sana dokunmasına nasıl izin verirsin Ebru?"

Elini şakaklarına götürmüş gördüklerini sindirmeye çalışıyordu.

Ebru, seviyorum bu adamı demek isterdi ama sürekli aşkını haykıracak kadar cesur değildi henüz. En azından kesin olarak sevildiğini duyamadığı adam yanındayken, olmazdı.

Devran daha fazla sessiz kalamadı. Genç kızı kendine doğru çekti.

"En kısa zamanda evleneceğiz." Dedi neredeyse kendisiyle yaşıt adama bakarken. Ebru'nun aksine gözleri mavi değil, yeşildi.

Ebru gözlerini kırpıştırarak yanındaki adama baktı. Gerçek miydi söyledikleri yoksa durumu mu kurtarmaya çalışıyordu yine?

Çınar eliyle havayı döverken "Bu anı görmek zorunda mıydım Allah'ım?" diye yakındı kendi kendine.

Kız kardeşinin çapkın biri olduğunu duymuştu zamanında ama gözlerine bu eziyetin yapılmasına ne gerek vardı? Derin nefesler alıp verdikten sonra elini uzattı.

"Çınar, anladığın üzere Ebru'nun abisiyim." dedi uyarı dolu bir sesle.

Devran biraz önce uygunsuz bir pozisyonda yakalanan kendisi değilmiş gibi ağır hareketlerle sıktı adamın elini.

"Memnun oldum. Devran, Devran Kocabey."

Genç kız, gergin ortamın bir nebze olsun yumuşadığına sevinmişti ama Devran'ın alnına gelen darbeye bakmamak için kendini zor tutuyordu. Bunu şimdilik görmezden gelmeliydi.

Ağabeyine döndü. "Burada ne işin var?" dedi merakını gizlemeden.

Çınar iç çekerek kardeşine baktı. bu konuyu yabancı birinin yanında konuşmak istemediğine kanaat getirip kardeşine anlamlı gözlerle baktı.

"Bunu sonra konuşuruz." Deyip Devran'a döndü tekrar.

"Hakkında iyi duyumlar almıyorum." Dedi ağabeylik içgüdüsüyle. Oysa belki de aynı yaştalardı ama daha büyük biri gibi davranıyordu.

Devran, Ebru'nun ağabeyine neler anlattığını merak etti. En son olanları bilse evde durmasına müsaade bile etmezdi belki de. Ama kardeşinin sevdiğini de öğrenmesi gerekirdi konuşsalardı. Önemsememeye çalıştı. Ebru'ya yan gözle bakarken "Birileri tarafından yanlış aksettirilmiş olabilirim." dedi sakin bir ifadeyle.

DEVRAN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin