İçime çektiğim koku, beynime sinyalleri verdiği an, gözlerimi araladım. Offf bu menemen kokusu, hemde Gamze'nin menemenin kokusu, yataktan kalktım. Hızlıca banyo rutinlerini geçiştirip, mutfağa koşmuştum ki, karşılaştığım manzara karşısında ne diyeceğimi bilemiyordum.
Tam olarak dün kalktığı sandalyede oturmuş, Gamzenin anlattığı bir şeye gülümsüyordu.
Yüzündeki gülümseme ile, kapıda dikilmekte olduğum noktaya baktığında, gülümseme ifadesi sırıtmaya dönüştü. Anlayabiliyordum, şu an dışarıdan kendime bakıyor olsaydım, sırıtmaz kahkaha atabilirdim.
Dün saçlarımı kurutmamış olmam ve üzerinede sabaha kadar, deli gibi yatakta dönüp durmam, saçlarımın kabarmasına neden olmuştu.
Gamzeyle ağlaşma nöbetlerimiz, gözlerimi şişirmiş, tek kolla geçiştirip çıktığım banyo rutini sonucu, önüme diş macunu akıtmıştım. Ne yapabilirdim, sabahın köründe geceden kalma misafiri, kahvaltıda bulacağım aklımın ucuna dahi gelmemişti. İstemsizce saçlarımı yatıştırmaya çalışan sağ elimi serbest bırakıp sandalyeye oturdum.
Gamze, "Sana demiştim menemenin kokusuna kalkıp gelir" derken, kuş sütü eksik olan masaya servis tabaklarını koydu.
Gamzenin söylediğine aldırmadan, ağzıma bir salatalık atıp,
"Burada tam olarak, bu saate ne işin var?" dedim. Bir anda sorduğum soruya şok olmuş olsa da, hemen kendini toparladı.
"Habersiz gelmiş gibi oldum. Aslında mesaj attım ama cevap vermeyince çıkıp geldim" dedi.
Gamze'nin, "Bu saate derken, kızım saat 2, yani 14.00 neredeyse akşam olacak", diye seslenmesi üzerine, hafiften bozulmuş biraz da kızarmıştım. Kendimi bitkin hissediyordum, uzun süredir, en rahat uykumu uyumuştum.
"Yorgundun, bu saate kadar uyuman çok normal", dedi. Gözlerini kısarak bakıyor olması önümdeki diş macunu lekesini fark ettiği anlamına geliyordu.
"Siz tanışmışsınız, sanırım" dedim.
"Tanıştık, arkadaşının anlattığı şeyler ve seni aynı karelerde düşünemedim" derken, önce Gamzeyi ,sonra da beni işaret ederek elini salladı. Gamzeye dönmem ile birlikte, hızlıca konuşmaya başladı,
"Bir şey anlatmadım, yani aslında sadece üniversitede, yapmış olduğumuz ev partisinden sonra polislerin gelmesini falan..." diye, devam etmeye çalışan Gamze'ye sadece gözlerimi kocaman açıp bakakalmıştım. Bu bakış ona sirayet ettiği an, susmuştu. Aslında bozulduğum şey, Gamzenin ona bir şeyler anlatmasından çok, onun buna inanamamış olmasıydı. İnsanlara istemsizce geliştirdiğim, bir nevi korku kalkanım vardı. Dışarıdan bakan insanlar, soğuk ve suskun olduğumu ima etmiş olsalarda, onun bunu söyleyişindeki, tavır, ne bileyim kötü hissettirdi.
Bir parça kopardığım ekmeği, Gamze'nin önüme bırakmış olduğu, menemenin içine daldırıp hızlıca, ağzıma götürüp, bir lokmada yuttum.
"ımmm harika olmuş, kızım yemin ediyorum, senin gibi menemen yapanı yok." derken, bir parça ekmek daha koparmıştım bile, donup kalmış bir vaziyette bana bakmakta olduğunu, hissettim.
"Eee yesene bak, hayatın da böyle bir şey yememiş olabilirsin!" dedim. Artık beni izlemeyi bırakıp yemeğini yemeliydi, zira 5 parmağımı da menemenin içine daldırmış olduğumda , izlenmek hiç hoşuma gitmiyordu.
Hareketlerinden onunda yemek yemeye başladığını anladım.
"Gamze gerçekten nefis olmuş, ellerine sağlık, arkadaşının parmaklarına kadar neden yediğini anladım." dedi. Bana bakıp sırıtışını, elimdeki ekmek ve yukarıya kaldırdığım bakışlarımla anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ İZ
General FictionBiz, yine zifiri karanlığın ortasında oturup dertleşiyorduk. Biz kim? dersen, içimde ki benlerin toplamı...Biz ediyorduk. Çoktu çünkü, 3 tü, 5 ti, bazen daha da çok. Hep savaş alanı, kan kaybından ölen, arkasından bıçaklanan, soldan güçlü bir kroşe...