Bölüm 17

123 48 51
                                    


1 yıl önce

Gelen ayak sesleri içeride benden başka, iki kişi daha olduğunu düşünmeme neden olmuştu. Kalbimin sesi kulaklarımı tırmalarken, içerideki tıkırtıları duymak zordu. Nemden ve korkudan iyice ıslanan geceliğim, üzerime yapışmış ve ağırlaşmıştı. Birkaç saniyeden oluşan zaman akmıyordu. Sanki bir asırdır, burada olduğum yerde beklemekteydim. Sessizliğin içinde ses aramanın, duyduğum her seste, kalbimin daha ne kadar hızlı atabileceğini sorguladığım bir andı. Eğitimde söylenen bir söz aklıma geldi.

Korkak olduğunuz için korkmazsınız! İnsan olduğunuz için korkarsınız. Her duygu gibi, insanın özünde olan bu duyguyu hissedebilmeniz, sizi insan yapar. Önemli olan; tehlike anında o duyguya yenilmemeniz... cesarette içinizde taşıdığınız başka bir duygudur. O an geldiğinde, cesaretiniz korkunuzu alt edebilirse, tehlikeli olan siz olursunuz!
Cesareti ortaya çıkaran en güçlü etmen, zaaflarınızdır... kendinizi sorgulayın benim zaafım ne? Sonuç koca bir sıfırsa, işte o zaman kaybedecek tek şeyiniz canınız olur!

Aklıma gelen görüntüler, kendime sorduğum soru...bıçağı tutan elime baktığımda, artık titremiyordu!

Ayak seslerinin biri mutfaktan geliyorken, diğeri odanın kapısının önünden gelmeye başladığında, usulca ayağa kalktım.

Açılan kapının aralığından önce bir silah namlusu girmiş, ardından siyahlar içindeki adam yavaşça yatağa yaklaşmaya başlamıştı. Yorganın altına gizlediğim yastıklara bakmaya çalıştığını anladım. Kaybedecek zamanım yoktu, kulağım diğer ayak sesini dinlerken, yataktaki yorganı çekmeye çalışan adamın usulca arkasından yaklaşıp, sağ kolumla, silahı tutan sağ elini kolumun arasına sıkıştırdım. Aynı anda sol kolumu dümdüz ve olabildiğince sert bir şekilde, boynunun arterine geçirdiğimde yüz üstü yatağa düşmesine izin verdim. Bıçağı kullanmak istemememin nedeni kan görmek istemediğimdendi. Gücümü sadece bayıltacak düzeyde kullanmaya çalışmıştım. Yine de emin olamıyordum. Beni ele geçiren cesareti kontrol etmek zordu.

Aynı anlarda diğer ayak sesi hızla yaklaşmaktaydı. Önüme döndüğümde, silah namlusunu tam göz hizama gelecek şekilde önünde tutan adam, odanın kapısındaydı. Ne olduğunu anlamaya çalıştığı saliselik zaman diliminde, bir adım daha yaklaştı. Yere sıkıca basan sol bacağımdan destek alıp, sağ bacağımı silahı tutan eline savurdum. Silahın yere düşmesiyle biraz daha rahatlamıştım. En azından eşitlenmiştik. Elimde tutmakta olduğum ekmek bıçağını neredeyse unutmuştum. Sanırım biraz kan görecektim. Lanet...

Adamın savurduğu tekmeden kaçmaya çalışsam da, bıçağın elimden düşmesine engel olamadım. Belli ki bugün sadece ben kan görmeyecektim. Karşımdaki kişi bu işi ustalıkla yapan bir adamken, ben daha çok teoriyle beslenmiş, bir kaç defa uygulayabilmiştim. Yatakta yüz üstü yatmakta olan adamın arkasının dönük olması avantajdı ve üzerinde kullandığım teknik hemen sonuç vermişti. Peki ya şimdi? Buradan sağ çıkmamı sağlayacak tek şey, zaaflarımdan arınmış olmamdı. İki seçeceğim vardı, Asya olarak çıkıp, yaşamaya alıştığım hayatıma dönecektim. Ya da Sevgi Yılmaz olarak ölüp gidecektim.

Üzerime hızla atlayan adamla yatağın yan tarafına sırt üstü düştüm. Dizimin birini araya sıkıştırdığım için, üstümde oturan adam dengesini bulamıyordu. Yine de yüzüme bir yumruk savunduğunda, ağzımın içinde kan tadını aldım. Siyah kar maskesinin altında, zor görebildiğim siyah gözleri bomboştu. Bir insanı sadece para vererek, birini öldürmeye nasıl gönderebildiklerini, dahası nasıl sorgulamadan yapabildiklerini aklım almıyordu. Bir ayağımı kurtarabildiğimde çok güçlü olmayan bir darbeyi hayalarına geçirebilmiştim.

Bu bana bir kaç saniye fırsat tanımıştı. Üzerimden biraz uzağa savrulduğunda, dizlerimin üzerinde doğruldum. Kırmızı bir örtüye bakan boğa kadar sinirlenmişti. "Sürtük, işi zorlaştırma, bu evden sadece ölün çıkacak" diye tısladığında, dudağımın kenarından akmakta olan kanı koluma sildim. İkimizde birbirimize bakıp diğerinin hamle yapmasını beklerken, tekrar bana doğru hamle yaptığında, yine bir boğuşmanın içinde yuvarlanmaya başlamıştık. Sağ gözüme gelen dirseği, beynime tüm acı sinyallerini gönderdiğinde, bir eli boğazımı sıkmaya başlamıştı. Yerden destek almaya çalışırken elime değen metal bıçağı güçlükle kavradım.

Bİ İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin