"Bir adam, her gün uğradığı bara yine bir şeyler içmek için gider, kapıdan girmek üzereyken bir kadınla çarpışır. Özür diler ama yinede içi el vermez, bir içki ısmarlamak ister."diye, anlatmaya başladığı hikaye ile, tüm dikkatimi Ona verdim. O, ise göz ucuyla bana bakıp, dinlendiğinin onayını alarak, kafasını tekrar yola çevirip, anlatmaya devam etti.
"İlk kadehlerini içerler, kadın gitmek ve kalmak arasında kararsız kalır. Sohbet o kadar iyidir ki, ya da kadın adamı çok etkilemiştir.
Adam birer içki daha söyler ve arada gizlice saatine bakar. Eve giden son otobüs 15 dk içinde kalkacaktır. Fakat kadınında aynı yerde oturduğunu sohbet sırasında öğrenmiştir. Kadına saatten bahsetmez. O anda, düşündüğü şey otobüsü kaçırıp, birlikte eve yürüyebilme ihtimalleridir...
Birer kadeh daha içilir, adamın sigarasıda bitmiştir. Kadının paketinden içer. Adam yine saatine bakar, otobüsün nihayet gittiğini fark eder.
'Otobüste kaçtı, ne yapacağız?' der.
Kadın ise,' sorun değil erkek arkadaşım gelip alacak.'der. Adam yıkılır ama belli etmez, tuvalete gitme bahanesiyle kalkar. Geldiğide ise masada 3 dal sigara vardır.Kadın ise çoktan gitmiştir." dedi.
Arabaya bindikten kısa bir süre sonra, sessizliği bölen yumuşak ses tonuyla anlattığı hikayeyi ona bakarak dinledim. Ve itiraf etmeliydimki hikaye anlatıcılığı, etkiliydi. Derin bir nefes aldı, öne doğru uzanıp . Arabanın içini dolduran klarnet sesinden sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Adamımızın adı Damien Rice, şarkıyıda kadının arkasından yarım kalan şarabını ve 3 dal sigarayı içerek yazdığı söyleniyor." dedi.
"Cheers Darlin" diyerek , konuşmaktan çok fısıldamıştım.
"Ahhh tabi şarkıyı biliyorsun. Muhtemelen hikayesinide biliyordun. Çok eğlendin mi?"diye, sordu.
Bana doğru hiç bakamamasından utandığını anlayabiliyordum. Aslında şu ana kadar hiç eğlenceli değildi. Hatta etkilenmiştim. Bunu bilmesine gerek yoktu. Cevap vermedim, o da bende şarkıyı dinlemeye başlamıştık. Arada sırada ona bakmadığım anlarda üzerimde, bakışlarını hissediyordum. Muhtemelen şu an kendini soktuğu duruma ve bana içinden küfürler ediyordu.
Suratındaki o sevimsiz ifade ile arabadan inip, nihayet karar verip bir yere oturduk. Hava serindi mart ayındaydık. İçeride oturmak ve dışarıda oturmak arasında gidip gelirken, galip gelmiştim. Sigara içilen, yanında ısıtıcısı bulunan bir masaya oturduk. Sade bir kahve ve soda istedi.
Aynısından istediğimi belirtip, garsondaki bakışlarımı, ona yönelttim.
Deri ceketimin tek kolunu giyip, diğerini omzumdan sallandırma işlemini onun yardımı sayesinde başarabilmiştim. Yine dibime kadar girmiş, üşüyeceğimi, havanın soğuk olduğunu vurgulamış, neredeyse kahveler gelene kadar inatla önümdeki fermuarı kapatmıştı.
Çantamdan sigara paketimi çıkarıp, yaktım sonrada içime bir nefes çektim. Sandalyede geriye yaslandım, O, önünde dumanı tüten kahvesinden bir yudum aldı.
"Bu şarkıyı ilk keşfettiğimde üniversitedeydim. Sonrada hikayesini duydum. Bir gün Gamze'ye anlattım, ve tabi şarkıyıda dinlettim. -Nikah masasına çağır sevgilim-, şarkısına benzetmiş sonrada adamın şaraba değilde, rakıya ihtiyacı olduğunu söylemişti. Önce kızmıştım, sarıp sarıp dinlediğim şarkı bir anda gülme isteğiyle dolmama neden olan bir anıya dönüştü. Yani bir nevi soğumuştum, o gün bugündür denk gelirse dinlerim ama özellikle açıp dinlemiyorum" dedim.
Tekrar sigaramdan bir nefes çekip dışarıya üfledim. Kahvemi yudumlayıp, konuşmasını beklemeye başladım.
"Aslında hikayesini bildiğim tek şarkıydı, belki hikayesinden sonra dinlemek hoşuna gider sanmıştım, kabul ediyorum biraz aptalcaydı."dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/222615417-288-k931257.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ İZ
Ficción GeneralBiz, yine zifiri karanlığın ortasında oturup dertleşiyorduk. Biz kim? dersen, içimde ki benlerin toplamı...Biz ediyorduk. Çoktu çünkü, 3 tü, 5 ti, bazen daha da çok. Hep savaş alanı, kan kaybından ölen, arkasından bıçaklanan, soldan güçlü bir kroşe...