"Sen onu hak etmiyorsun..."
HER SALI GÜNÜ YENİ BÖLÜMLERLE KARŞINIZDAYIM :) HADİ,YORUMLARDA BULUŞALIM GÜZEL İNSANLAR.
************************************
Kışı seviyordum, o soğuğu iliklerinize kadar hissedebilirdiniz.Sakız beyazı gelinliğini giymiş ağaçlar ve dağlar sizi kendilerini seyre dalmaya çağırıyorlardı...
Soğuğa karşı değildim aslında; üşümek istiyordum fakat hastalanmak istemediğimden odama geçiyorum, gri yünlü hırkamı üzerime geçiriyorum.
Mutfaktan zaten hazırlamış olduğum kahvemi alıyorum ve kupama dolduruyorum. Penceremin önüne -her zamanki yerime-geçiyorum ve küçük bir yudum alıyorum.
Bir yandan yudumlarken kahvemi, çok da büyük olmayan bahçemizde onu ve kendimi görüyorum.
O kadar âşığım ki...Ne yaptığımın farkında bile değilim. Kartopu savaşı yapıyoruz, âdeta bütünleşiyoruz eşsiz güzellikteki kar toplarıyla.
O an gözüme çok tatlı geliyor, savaşı bir kenara bırakıp koşup boynuna sarılıyorum. Gülüyor, çok güzel gülümsüyor. Allah biliyor ya o an tüm dünyayı unutup, sadece onu izlemek, onu hissetmek istiyorum delice.
"Hayal," diyor bana bakarken."Efendim," diyorum onu hayranlıkla süzerken.
"Beni asla bırakma, "diyor, "Sana ne yapmış olursam olayım beni sevmekten asla vazgeçme, olur mu?"
O an o kadar aptalım ki... Ne derse desin boyun eğiyorum ona. Bir zamanlar deli gibi sevdiğim bu çocuğun yüzüne bakıyorum. Mavi gözleri o kadar sıcak bakıyor ki... O kadar masum ve tatlı ki... Asla sizi üzeceğine dahi inanmazdınız. Hemen yanında, yolunda her şeyini hiç düşünmeden ortaya koyacak olan âşık kız duruyor.
"Asla," diyor içtenlikle. "Ne yapmış olursan ol, senden asla vazgeçmeyeceğim. Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim. Sen? Benden vazgeçecek misin?"
Çocuk şiddetle başını iki yana sallıyor ve o sözcükler dökülüyor dudaklarından.
"Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim." Vazgeçti.
Kız, ağzından çıkan her kelimeye sımsıkı sarılıyor çocuğun. Sonrasında ölmek isteyeceğini bilmeden... Arkasından dönen dolapların farkına varmadan...
Sevdiği çocuğun ve kardeşi dediği arkadaşının ihanetine uğrayacağını bilmeden... Geleceğinde olacaklardan bihaber...
Gözümün yaşlarla dolduğunu hissettiğimde birkaç sefer gözlerimi kırpıştırıyorum.
Ağlama, diyorum kendime. Neden ağlıyorsun ki? Değiyor mu peki ağladığın kişiler gözyaşlarına? Uğrunda canını yolunda sereceğin kişi, kardeşten öte gördüğün kız ya da?
Onlar senin için tek bir gözyaşı bile döküyorlar mı bari? Tekrar gözlerimi açtığımda karşımdaki görüntü kayboluyor. O masum mavi gözler, o saf âşık kız görüş açımdan çıkana kadar kahvemin son yudumunu alıyorum.
Bir süre zihnimi çürüten sorulardan kurtuluyorum-en azından kurtulmaya çalışıyorum-
Sorulardan beni çekip çıkaran şey telefonumun zil sesi oluyor. Yavaşça ve istemsizce masadan alıyorum telefonumu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN:KUM TANESİ
Teen FictionDerler ki; zaman her şeyin ilacıdır. Bu söze inancım eskisi kadar güçlü değil.O gün, onu kendi ellerimle yurt dışına gitmesi için diğerleriyle birlikte taksiye bindiren bendim. Ama içimde yeşermeye başlayan umutlarımla gönderdim ben onu. O günün;...