MERHABA, ŞEKERLERİM! NASILSINIZ? UMARIM İYİSİNİZDİR. YAZMAYI O OADAR SEVİYORUM Kİ... AMA NE YAZIK Kİ ÜNİVERSİTE SINAVINA HAZIRLANDIĞI İÇİN GİREMİYORUM. HENÜZ 2 YILIM VAR AMA HEDEFİM BÜYÜK. PSİKOLOJİ OKUMAK İSTİYORUM. EGE ÜNİVERSİTESİNİ KAZANMAK İÇİN DE ÇOK ÇALIŞMALIYIM. HER NEYSEE. FAZLA UZATMADAN YENİ BÖLÜME GEÇELİM...
************************************
"Jim..."Arya nefesini tutmuş, ben ve Açelya gibi şaşkınlıkla Daphne'nin dudaklarına odaklanmıştı. Daphne, yavaşça başını salladığında, yanılmamış olduğumuzu anlamış olduk.
"Ne?"
Üçümüz aynı anda tepki verdikten hemen sonra, Arya hepimizin kafasında dört dönen sorulardan yalnızca bir tanesini sormayı tercih etti.
"Bu,ne zamandan beri böyle?"
Daphne, derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.
"İngiltere'deki okulumdayken, Sam adında bir erkek arkadaşım vardı. Ona çok âşıktım, o da öyleydi. En azından 1 ay öncesine kadar...
Bir gün okul çıkışı arkadaşımla buluşmak için bir park kararlaştırdık. O saatte orada gecikmiş arkadaşımı beklerken, yanımdaki ağaçta beni fark etmeyecek kadar meşgul olan bir çifti gördüm.
Ağacın önüne oturmuş... Çok yakınlardı. Dikkatli bakınca çocuğun hiç de yabancı olmadığını fark ettim.
Bu, Sam'di. Kız da gecikmiş arkadaşım Emma'ydı. Lanet olsun ki, orada olduğumu bile fark edememişlerdi. Yıkılmış bir şrkilde oradan uzaklaştım. Eve vardığımda gözyaşlarıma hâkim olamıyordum."
Daphne, anlattıklarını tekrar yaşamışçasına duraksadığında; biz de olanları sindirmeye çalışıyorduk.
Bu Sam nasıl bir insandı? Ya da insan mıydı? Aklıma Doruk ve bana olan ihaneti gelince gözlerimin dolduğunu hissettim.
Ancak şu an konumuz Daphne ve Paul'dü. Geçmişi deşmenin bir anlamı yoktu. Daphne devam etti.
"Ertesi gün Sam, hiçbir şey olmamış gibi yanıma geldi. Pişkince sırıtıyor ve bana 'seni seviyorum' diyordu. Bir noktadan sonra öylesine bunalttı ki...
Ona parkta şahit olduklarımı söyledim. Başta inkâr etse de daha sonra itiraf etti.
Emma ile benden önce ilişkileri varmış. Sam, benimle tanıştıktan sonra Emma'dan ayrılmış.
Emma bunu kabullenememiş ve benden hep nefret etmiş.
Olan şu ki, önceki gün gördüklerim aslında baştan plânlıymış. 1 ay öncesine kadar her şey normalken, Emma Sam'e onu unutamadığını söylemiş.
O aptal, Sam'in aklını çelmiş. Gerçek şuymuş ki Sam beni sevmesine rağmen, hâlâ Emma'ya âşıkmış. Her neyse.
Aynı gün okulumuza yeni bir çocukla geldi. O çocuk elinden gelen her şeyi yaparak, Sam ile ilgili olan tüm şeyleri unutmamı sağladı.
Kısa zamanda benim için vazgeçilmez birine dönüşen bu çocuğa, bir hafta sonra âşık olduğumu fark ettim. Rüya gibiydi...
Biliyor musunuz, Türkiye'ye geleceği gün benimle önemli bir şey konuşacağını söylemişti.
Ancak işler umduğumuz gibi gitmedi. Onun babası bazı sebeplerden dolayı erken gelmek zorunda kaldı ve bir daha onu asla görmedim."Anlattıklarından sonra uzun bir sessizlik oldu.
Erkekler hâlâ gülüşüp, eğleniyorlardı. Sessizliği ilk bozan Açelya oldu.
"O çocuk... Paul müydü?"
Daphne tekrar başını salladı.
"Ama..."
Daphne korkuyla bana döndü.
"Onun hayatında biri mi var?"
"Hayır, hayır. Yalnızca... O seni tanır mı?"
Daphne, buruk bi tebessümle Paul'e dikti gözlerini.
"Bilmiyorum. Bu sıcakkanlılığını o kadar özlemişim ki.. Gülümseyişi bana.. Her neyse. Bence benden bu kadar konuştuğumuz yeter. Şimdi, sıra sizde."
Açelya omuz silkmekle yetinirken,
"Beni biliyorsunuz zaten," dedi.
Arya da Ulaş'a göz ucuyla hızlı bir bakış attı.
"Henüz bur adı yok ama..."
Daphne kıkırdayıp bana döndü.
"Peki ya senin, Hayal? Bir erkek arkadaşın yok mu?"
Gözlerim istemsizce Burçak'a kaydı. Sahiden biz neydik? Aa.. Tabii ya! Abi- kardeş? Bu konu üzerinde her düşündüğümde olduğu gibi düşen yüzüme, gözlerimi devirmek istedim.
Daphne, ilk defa bunu soruyordu. Cidden, o kadar mı fark edilmeyecek bir iletişimimiz vardı? Hadi ama... Fark edilmesi gereken bir şey yoktu ki.
"Bir erkek arkadaşım yok."
Daphne dudağını bükerken, Açelya ile Arya arasında bilindik bir bakışma olunca; şu abi-kardeş meselesine bozulan sinirimle gözlerimi devirdim.
"Siz bir şey biliyorsunuz," diyen Daphne, uzun zamandır sormak istediğim sorulara tercüman olmuştu.
"Hayır," dedi hemen savunmaya geçen, Açelya.
"Evet!"
Arya'nın bağırışıyla hepimizin gözleri ona döndü.
Daphne'nin kaşları şaşkınlıkla yukarı kalkarken, kollarını göğsünde topladı. Açi ile Arya arasında mekik dokuyan bakışlarım, sonunda pes ederek Daphne'ye döndü.
"Siz sahiden bir şeyler biliyorsunuz ama gizlediğiniz her ne ise, yakında çıkacak kokusu."
Ben de başımla Daphne'nin söylediğini onayladım.
"Jim!"
Şaşkınlıkla gelen bu sese, şaşkın bakışlarımızın eşlik eden şaşkınlığıyla sesin sahibine döndü hepimizin başı. Jim mi?
Paul'ün yüzündeki ifade hayrete düştüğünü gösteriyordu.
Mavi gözlerinin hedefini takip eden gözlerim, Daphne'ye baktığına tanıklık etti.
Daphne'nin ağlamak üzere olan yüzüne anlam veremezken Aras, hepimizin merak ettiği ortak soruyu sordu.
"Jim de kim?"
************************************
EVEEET, ŞEKERLERİM. BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELMİŞ BULUNMAKTAYIZ. UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. LÜTFEN, OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. ŞİMDİ, ŞÖYLE BİR ŞEY OLDU. GEÇEN HAFTA, BU BÖLÜMÜ YAYINLAMAM GEREKİYRDU ANCAK ACELEDEN BU HAFTAKİ BÖLÜMÜ YAYINLAMIŞIM :/ BU YÜZDEN BUGÜN DÜZENLEDİM. DÜZENLEDİĞİM BÖLÜMÜ DE BİRAZDAN YAYINLAYACAĞIM. SİZİ SEVİYORUM. ÖPÜLDÜNÜZZ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN:KUM TANESİ
Teen FictionDerler ki; zaman her şeyin ilacıdır. Bu söze inancım eskisi kadar güçlü değil.O gün, onu kendi ellerimle yurt dışına gitmesi için diğerleriyle birlikte taksiye bindiren bendim. Ama içimde yeşermeye başlayan umutlarımla gönderdim ben onu. O günün;...