EVEEEET,AŞKLARIM! YİNE BİR SALI GÜNÜ VE BEN ZAMAN:KUM TANESİ İLE KARŞINIZDAYIM.BAKIN CİDDEN SÖYLÜYORUM,BUGÜN BİRAZ YAZDIĞIM YENİ BÖLÜMLERİ OKUDUM DA,CİDDİ ANLAMDA 'BUNU BEN Mİ YAZMIŞIM' DEDİĞİM YERLER OLDU. PEKÂLÂ.GÜZEL İNSANLAR,YORUM YAPAR VE OY KULLANIRSANIZ BANA SAHİDEN DÜNYALARI VERMİŞ OLURSUNUZ.HOŞÇA KALIN,BENİMLE KALIN.*****************************
"Bazen çok karanlık olması gerekir... Çünkü karanlıkta yanan ışıkların varlığını fark etmen gerekir. Onları fark edersin ve Allah'a şükredersin.""Çıkar mısın, Burçak? Zaten kız iyi değil."
Kısık sesli uyarmayla açtığım gözlerimi etrafımda gezdirdim. Ben neredeydim?"İyi olmadığını görüyorum, Açelya!"
Uzandığım yerden doğruldum ve odadan ayırmadığım bakışlarımla, ortaya sordum."Burası neresi?"
Açelya ve Burçak'ın biraz sonra çıkacak tartışmalarını da engellemiş oldum bunu sorarak. "Revirdeyiz."
Demek revir burasıydı.
Güzelmiş."Pekâlâ. Neden?" "Bayıldın.. Hem de bu zevzek yüzünden," diyen Açelya, başıyla Burçak'ı işaret edince Burçak safa yattı.
Olayla alâkası olmadığını belirten bir hareket yapınca, konuşma gereği hissettim.
"Hiç boşa uğraşma. Hafızamı kaybetmedim ben. Her şeyi ayrıntısına kadar hatırlıyorum Burçak bey!"
Olayları tekrar düşününce tepem atmıştı.
Burçak dudağını aşağıya bükerken, Açelya da onu hafifçe dürtmüştü. "Pekâlâ, tamam. Yani suçlu biraz ben olabilirim."
İfadesizce ona bakmayı sürdürdüm.
"Biraz?" dedim, soru sorarcasına. "Tamam. Bir hayvanlık yapmış ve senin sinirden bayılmana sebep olmuş olabilirim.
Ancak bilmeni isterim ki; hiçbirini 'özellikle' yapmadım," diye açıklayan Burçak,
'özellikle' kelimesine vurgu yapmıştı.Bakışlarımla Açelya'ya rica yollarken, Arya'nın yokluğunu hissettim.
Açelya beni anlamış olacak ki, "Ah, benim kütüphaneye kitap vermem gerek," dedi.
Kapıdan çıkmadan önce de,
"Arya da Ulaş'a açılacaktı.. Bir de ona bakarım. Bir şeye ihtiyacın olursa, hemen bana söyle kardeşim," dedi. 'Kardeşim' hitabı, beni gülümsetti. "Tamam kardeşim. Arya ile Ulaş'ın son durumunu da beklemekteyim."
Açi, hafifçe başını salladı ve revirden çıktı .Bir süre sessizlikten sonra ilk konuşan Burçak oldu.
"Daha iyi misin?"
Başımı olumlu anlamda salladım. "Evet." "Sana bir şey sormalıyım. Bilmeden senin yarana mı bastım, ufaklık? O yüzden mi bu öfken?"
Pekâlâ. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum, gerçekten. "Sayılır. Bak Burçak. Sürekli olarak ve kasıtlı mı yapıyorsun, bilmiyorum ama Naz'ı üzüyorsun.
Kendin de gördün. Evet, yarama bastın. Basmakla kalmayıp, deştin. Ancak, beni bilerek üzmemiş olsan da..
Naz'ı gerçekten üzüyorsun. Sahiden, farkında değil misin?"
Derin bir nefes alan Burçak, çelik mavisi gözlerini üzerime dikti. "Naz'ı asla bilerek incitmedim, Hayal. Onu asla sevmedim. Ona asla umut vermedim.
Onunla ilk geçen sene tanıştık. Tanıştığımız günden beri bana hislerini söylüyordu. Söylemesine gerek yoktu, biliyordum.
Bana her geldiğinde, onu kırmadan ret ettim. Ama o kız çok inatçıydı. Belki de böyle olması daha iyi oldu, hepimiz için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN:KUM TANESİ
Dla nastolatkówDerler ki; zaman her şeyin ilacıdır. Bu söze inancım eskisi kadar güçlü değil.O gün, onu kendi ellerimle yurt dışına gitmesi için diğerleriyle birlikte taksiye bindiren bendim. Ama içimde yeşermeye başlayan umutlarımla gönderdim ben onu. O günün;...