14) Bütünüz

212 205 23
                                    

"Kavga da etsek, küssek bile, dönüp dolaşıp yine birbirimize döneceğiz. Çünkü biz bir bütünüz. Ayrılmayacak bir bütün..."

EVEEEET. SELAM, AŞKLARIM NASILSINIZ? BEN GAYET İYİYİM. YORUMLARINIZI OKUDUKÇA GÜVENDE HİSSEDİYORUM. BANA DOĞRU HİSSETİRİYORSUNUZ. SİZ NASILSINIZ BAKALIM? UMARIM İYİ VE MUTLUSUNUZDUR. O ZAMAN LAFI FAZLA UZATMADAN YENİ BÖLÜME IŞINLANALIM. İYİ OKUMALAR GÜZEL İNSANLAR... SEVİLİYORSUNUZ. ***********************************
"Ben çok üzgünüm. Bunları bilmiyordum. Bu anlattıkların... Korkunç şeyler," derken Arya için gerçekten üzülmüştüm.

Bir kardeşi olduğu ve ortadan kaybolduğu aklımın ucundan bile geçmemişti.

Meğer onları tam anlamıyla tanımıyormuşum.

Arya gülümseyerek, -buruk bir gülümsemeydi bu- içtenlikle elimi tutup gözlerimin içine baktı.

"Senin bir suçun yok, Hayal. Bunları sana daha önceden anlatmalıydık.
Aslında, Burçak ve diğerlerinden anlatmamalarını isteyen bendim. Yanlıştı...
Sen artık bizden birisin ve hkkımızdaki her şeyi bilmelisin.
Aramızda gizli bir şeyler olmamalı. Birbirimize güvenmek zorundayız."

Başımı salladım, onunkine benzer bir gülümsemeyle karşılık verirken.

"Bu doğru. Ama belki de... Belki de söylediğin gibi, zararlı çıkmak istemiyorsam, insanların özel hayatlarını böylesine karıştırmamalıyım."

Sesim titrek ve sitemli çıkmıştı. Aptal Hayal! Güçsüzlüğünü herkese gösteremezsin!

Onun sözünü ona sattığımda, Arya'nın yüzü düştü.

"Özür dilerim, Hayal. Lütfen... Lütfen beni bağışla. Aslında öyle söylemek istememiştim.
Bu doğru değildi. Biz bir aile olacağız zamanla.
Ben, Ulaş, Açelya, Aras ve Burçak.. Hepimiz buna inanıyoruz. Değil mi çocuklar?" diye sordu onay ve destek beklercesine.

"Evet. Arya doğru söylüyor. Bir yola çıkacaksak beraber çıkar, döneceksek beraber döneriz," dedi beklenen desteği ilk veren Ulaş.

Arya ile birbirlerine gülümseyerek bakarken, Açelya devam ettirdi konuşmayı.

"Aramızda asla gizli şeyler olmamalı. Batarsak dibe birlikte batıp, birlikte çıkacağız gün yüzüne."

Aras, Açelya'nın yanağına küçük ve nazik bir öpücük bıraktıktan sonra, başını onaylarcasına salladı.

"Karanlığın olduğu yerde aydınlık da bizi bekler. Çünkü karanlıklardan doğar, aydınlıklar.
Ve biz, karanlığa da birlikte çekileceğiz, aydınlığı birlikte kucaklayacağımız gibi."

Gözlerime yine o anlamlandıramadığım bakışlarıyla bakan Burçak, çelik mavisi eşsiz gözlerini gözlerimden ayırmadan, dudaklarını araladı.

"Kavga da etsek -küssek bile- dönüp dolaşıp yine birbirimize döneceğiz. Çünkü biz bir bütünüz.
Ayrılmayacak bir bütün..."

Sanki sınıfta sadece biz vardık. Sanki dünya sadece bizim için dönüyordu. O cümleleri benim ve kendisi için söylemiş, içindekileri bir kaç cümleye sığdırmaya çalışmıştı sanki..

Gülümsedim ve hepsine tek tek sarıldım.

Hayatımın en kötü döneminde hayatıma dahil olmuşlar, bu kısacık sürede bir parçam olmuşlardı.

İşte kendimi şimdi buraya, onların yanına ait hissediyordum...

Benim yerim burasıydı. Olmam gereken yer, evim burasıydı.

Gözlerim eşsiz çelik mavisi gözlerde, gözleri benim gözlerimde...

Yanımda olması gerekenler onlardı ve ayrılmayacaktık.

Çünkü onun dediği gibi, biz bir bütündük. Ayrılmayacak bir bütün...

Hepsine tek tek sarılmama aynı içtenlikle karşılık vermelerinden sonra, kısa ama güven verici bir toplu sarılış yapmıştık.

Herkes yerine geçip de kedi dünyasına çekilmiş gibi görünürken, bir gün önce öğrendiğim
-şoke edici- gerçekleri onlarla paylaşmak için derin bir nefes aldım.

"Çocuklar. Aramızda gizli bir şey olmayacak demiştik, değil mi?"

Hepsinin gözleri ilgiyle bana dönerken çatılan kaşlarına çok zıt bir şekilde

"Evet, demiştik," dedi Aras, sakince.

Boğazımı temizlerken, gözlerim onun gözlerini buldu.
Burçak'ın... Kaşlarını çatmış ve soran gözlerle, ilgiyle gözlerime bakıyordu.

Gözlerimi ondan çekmeden konuştum.

"Bir gün önce bir şey oldu. Burçak ve Buğra tanıştıktan sonra-"
Sözümü kesen şey, Ulaş'ın sabırsız sesi oldu.
"Buğra mı? O da kim?"

Açelya gözlerini devirirken, Aras onaylamaz bir bakış attı Ulaş'a.

"Abi bir dinlesen anlayacaksın zaten. Bölüp durma!"

Ulaş omuz silkti ve yalandan bir fermuar çekti dudaklarına.

Bu hareketine gülümsedim ve devam ettim.

"Aslında... Ulaş haklı. Buğra'dan size hiç bahsetmedim. Buna zaman olmadı. Buğra, Rüya ve ben çocukluk arkadaşıydık.
Yani... Önceden. Buğra ile hâlâ arkadaşız ama Rüya ile o olaydan sonra hiç konuşmadık.
Pişmanmış... Pekâlâ. Konumuz bu değil.
Eve geldiğimde, kimse yoktu. Odama çıkıp rahat bir şeyler giyindim ve ev telefonu çaldı.
Telefondaki ses... Aksanlı bir adam sesiydi.
Çalışanımız sandı önce beni. Sonra... Sonra böyle söyledi,
'Kızım nasıl, iyi olmak? Hayal?'
Şok oldum. Benim babam, ben daha doğmadan trafik kazasında hayatını kaybetmişti.
Adamın ismi Jack'ti. Beklemeden, şok içerisinde yüzüne kapattım telefonu.
Üstümü değiştirip babamın mezarına gittim."

Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattıktan sonra, gözlerimi hepsinin şaşkın yüzünde gezdirdim ve onlara hikâyenin devamını anlattım.

Bakışlarımın son hedefi Burçak iken, son bir cümleyle konuşmamı noktaladım.

"Burçak biliyordu. Çünkü ona aynı gün anlattım."

Burçak başını sallarken,hepsi hayret içindeydi.

Sonra Burçak ağır ağır başını kaldırdı. Durgunlaşan yüzüyle gözleri, gözlerimdeyken sordu.

"Hayal... Senin üvey babanın ismi... Neydi?"

Kaşlarımı çattım. Neden böyle bir soru soruyordu?

"Alp'di. Bunu ne için soruyorsun?"

O an, yüzünü görmeliydiniz.

Yüzünün aldığı hâl, korkunçtu.

Sessizce, kısık bir küfür savurdu ve korkuyla, tekrar gözlerime dikti gözlerini. ************************************
EVEEEEET, ŞEKERLERİM. -HİTAP ETME ŞEKLİMİ DEĞİŞTİRMEYE KARAR VERDİM- BİR YENİ BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELMİŞ BULUNUYORSUNUZ. BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZ Mİ? DURUN,DURUN DAHA NELER BEKLİYOR SİZLERİ. EVET ŞEKERLERİM OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BENDEN ESİREGEMEZSENİZ ÇOK AMA ÇOK MUTLU OLURUM. BÖLÜM HAKKINDA VEYA HER ŞEY HAKKINDA YORUMLARINIZI AŞAĞIYA BEKLİYOR OLACAĞIM. KENDİNİZE İYİ BAKIYORSUNUZ, EĞER PATAKLANMAK İSTEMİYORSANIZ... SİZİ SEVİYORUM. ÖPÜLDÜNÜZZ!

ZAMAN:KUM TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin