"Burası... çok karanlık."
2 hafta sonra...
Nihayet sabırla beklediğim o gün gelmişti. Tüm kontrol Buğra'daydı. Saat 6'da parti başlayacaktı. Elbisem ve ayakkabılarım bir hafta öncesinden hazırdı. Bana kalan tek şey beklemek ve Rüya'yı partiye getirmekti.
Doruk'u düşündüm, acaba şimdi ne yapıyordu? Onu özlememe rağmen aramalarına ve mesajlarına dönmüyordum. Bugün partiye kadar biraz kafa dinleyecektim. Bu yüzden oturduğum yere en yakın olan çocuk parkını seçmiştim.
Siyah şortumu ve siyah salaş tişörtümü giydim. Saçlarımı tarayıp salaş bir örgü yaptıktan sonra telefonumu ve kulaklığımı alıp çıktım. Çocuk parkı çok kalabalık değildi. Birkaç çocuk ve ailesi gelmişti. Mutlu çocuklar ve aileleri... Düşen çocuklarına büyük bir ilgiyle sarılan ve susturan aileler... Çocuklardan hoşlanmıyordum. Olmayan ailemi her defasında bana hatırlatıyorlardı. Kulaklığımı takıp onları izlemeye koyuldum.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum fakat kulaklığımın tekinin kulağımdan çıkarılmasıyla irkildim ve şaşkınlıkla, yanımda oturan kişiye baktım.
Koyu mavi salaş pantolonu, mavi bol bir tişörtü ve üstünde mavi kapişonlu bir sweati vardı. Boynunda paslı bir zincir bulunuyordu. Çocuk baştan aşağı maviydi. Ona maviye âşık olup olmadığını soracakken vazgeçtim. Gözleri çelik maviydi. Saçları kızıla çalan kahverengiydi ve oldukça ifadesiz bakıyordu. Çocuk bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki hafifçe kıpırdanıp bana döndü.
"Ne var?" diye sorduğunda omuz silktim.
"Sadece seni buralarda ilk kez görüyorum, yeni misin?"
Çocuk bir an gözlerini uzağa dikti ve
"Hayır," dedi.
"Buralı değilim. Ama her zaman geldiğim parktır burası. Ben de seni ilk defa görüyorum."
Gözlerini tekrar gözlerimle buluşturmuştu.
"Yeni misin?" diye sordu beni taklit ederek.
Gülümsedim.
"Hayır," dedim onun taklidine taklitle karşılık vererek.
"Buralıyım, ancak bu parka ilk defa geliyorum. Kafa dinlemek için."
Çocuk başını onaylarcasına salladı.
"Kafa dinlemek için güzel bir yer."
Ben de başımla onayladım. Bir süre sonra, bu garip çocuğu tanımak istediğimi fark ettim.
"Çocukları seviyor musun?"
Gülümsedi. Kusursuz bir yüzü vardı, Doruk gibi.
"Sayılır. Sen?"
"Pek de değil."
Tekrar önüne döndü çocuk.
"Adın ne?"
Bu sefer bana bakmadan cevap verdi.
"Burçak. Senin?"
Ben de ona bakmadan cevap verdim.
"Hayal."
Bir süre daha oturduktan sonra saatin 5:00 olduğunu gördüm. Kaç saattir buradaydım ki? Nedensizce onu orada yalnız bırakmak istemiyordum.
"Şey... Benim gitmem gerek. Sonra görüşürüz, Burçak. Tanıştığıma memnun oldum."
Sonro göröşöröz Borçok. Kızım, manyak mısın? Daha yeni tanıştığın çocukla niye görüşüyormuşsun? Heh...oldu. Oturup kahve de içersiniz, iki sohbet filan edersiniz...Oh mis... Geri zekâlı Hayal! Tonoştoğomo momnon oldom. Yapma ya! Şuradan hemen toz olmalıydım daha fazla rezil olmadan. Çocuk da da zaten her tanıştığı kızla görüşüp, memnun olacaktı değil mi? Te Allah'ım! Yok daha neler!
Burçak, içsel savaşıma bir son verip tam arkamı dönüp giderken seslendi:
"Görüşürüz, ufaklık."
Heh...Bak şimdi oldu. Mesut mesut görüşürsünüz artık. Tencere yuvarlandı ve kapağını buldu! Ha ha ha. Ben ne saçmalıyorum? Dakika 1 gol 1! O an, ufaklık deyişini düşünecek zamanım yoktu çünkü bir an önce yetişmem gereken bir parti vardı.
Eve geldim ve hazırlandıktan hemen sonra Rüya'ya nerede olduğunu soran bir mesaj yazdım. Rüya, her zamanki kafede olduğunu söylediğinde seri bir şekilde yola çıktım. Yarım saat sonra oraya varabilmiştim. Rüya'yı da aldıktan sonra gözünü kapattım ve açmamasını sağlayarak partiye getirdim. Ona bakmak hâlâ hem sinirlerimi tepeme çıkarıyor hem de gözlerimi dolduruyordu.
Parti, tahmin ettiğimden 2 kat kalabalıktı. Rüya bana teşekkür edip sarılmıştı. Daha doğrusu o, kollarını bana sarmıştı ve ben öylece durmuştum. Karşılık vermek içimden gelmiyordu. Doruk gece boyu benimle konuşmaya çalışmıştı fakat onu deli gibi istememe rağmen defalarca ret etmiştim. Pasta kesildikten sonra kalabalıktan fenalaşmış, kapının önüne çıkmıştım. Kalabalıklara gelemiyordum.
Biraz nefes aldıktan sonra tekrar partinin olduğu yere gitmiştim. Gördüğüm manzara karşısında dehşete düşmüştüm. Rüya ile Doruk'un dudakları birleşmiş, çevredekilere aldırmadan ÖPÜŞÜYORLARDI! Buz kesilmiştim âdeta, hareket edemiyordum. Doruk, birden beni fark etti ve Rüya'yı ittirdi. Rüya, yarı şaşkın yarı öfkeli şekilde bana bakarken, Doruk bana doğru koşmaya başladı. Dudaklarından bir kelime döküldü:
"Sen..."
İki adım geriledim ve tam önümde dikilen Doruk'un yanağına sağlam bir tokat attım. Bunu çoktan hak etmişlerdi. Bana kalsaydı Rüya'ya da aynısını tattırırdım ama onun yüzünü bile daha fazla görmek istemiyordum. Doruk, yanağına yediği tokadın etkisiyle başını sola döndürürken, orada bulunanlardan çıt çıkmıyor, herkes beni izliyordu. Rüya da aynı Doruk gibi gelip önümde dikilmiş ağzı açık bir şekilde beni izliyordu. Doruk'a döndüm ve benden duyacağı son sözleri söyledim.
"Yazık. Seninle geçirdiğim günlere yazık! Bir daha sakın beni arama. Mesaj da yazma asla. Bu iş burada bitti, tamam mı? Senin gibi birine âşık olup sevgi beslediğim için ben tam bir aptalım. Meğer hiç bir sevgiye zerre lâyık değilmişsin. Allah bin bir türlü belanı versin!"
Doruk'un cevap vermesine kalmadan Rüya'ya dönüp tiksinir bir bakış yolladım. Ona benden duyup duyamayacağı en son sözü söyleyip buradan ayrılacaktım. Dolan gözlerimi serbest bırakmamaya zorlayarak:
"Nasıl bu kadar düşebildin, bir erkek için bana ihanet edecek kadar nasıl düşebildin Rüya? Seni bunca zamandır tanıyamadığım için, bu kadar kör olduğum için bana da yazık! Geçirdiğimiz 12 yıla yazık. Sırf bir erkek için,15 dakikada bunca yılı çöp yaptığın için bravo! Seni kutluyorum! Siz ikinizi kutluyorum! Meğer yılan beslemişim bunca yıldır koynumda. Ne güzel, iki pislik tam da birbirinizi bulmuşsunuz. Bakın maskeleriniz ne de güzel bir şekilde düştü böyle, değil mi? Size mutluluklar dilerim. Umarım kısa zamanda geberirsiniz."
Rüya, yüzüme bakmıyordu. Daha fazla onların seviyesine inmek istemediğimden arkamı döndüm. Akmak için ısrar eden gözyaşlarımı serbest bırakarak koşmaya başladım. Koştum, koştum, koştum. Saatlerce nereye gittiğimi bilmeden koştum. Durup, etrafıma baktığımdaysa ayaklarımın beni partiden önce gelmiş olduğum çocuk parkına getirmiş olduğunu gördüm. Sabah oturduğum banka tekrar oturdum ve sakinleşmeye çalıştım. Bir yandan 12 yılımı beraber geçirdiğim; aynı şeye gülüp aynı şeye ağladığım Rüya, diğer yandan 4 aydır çıktığım; sorunsuz bir ilişki yaşadığım, sevdiğim çocuk...
************************************
NE DERSİNİZ,YORUMLARDA BULUŞALIM MI? BAKIN,YORUMLARINIZ VE OYLARINIZ BENİM İÇİN CİDDEN ÇOK ÖNEMLİ.BU YÜZDEN LÜTFEN ONLARI BENDEN ESİRGEMEYİN.NE DİYORDUK? ÖPÜLDÜNÜZ... VE YENİ BÖLÜMLERİ GÖRENE KADAR KENDİNİZE ÇOK İYİ BAKIYORSUNUZ.İnstagram: @zamankumtanesiblog
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN:KUM TANESİ
Ficção AdolescenteDerler ki; zaman her şeyin ilacıdır. Bu söze inancım eskisi kadar güçlü değil.O gün, onu kendi ellerimle yurt dışına gitmesi için diğerleriyle birlikte taksiye bindiren bendim. Ama içimde yeşermeye başlayan umutlarımla gönderdim ben onu. O günün;...