12)Yanılgı

215 204 27
                                    

SELAAAAM,ÖZLEDİNİZ Mİ BENİ? İTİRAF ETMELİYİM Kİ BEN SİZİ ÇOK AMA ÇOK ÖZLEDİM.YENİ BÖLÜMÜ YAZMAK İÇİN ÇOK HEYECANLIYIMM.SİZDEN TEK RİCAM,OKUDUĞUNUZ HER BÖLÜME OY VERİP BİR TANE DE OLSA YORUM YAPMANIZ.LÜTFEN...KİTABIMI BASTIRMAK VE YAZAR HAYALLERİMİ GERÇEKLEŞTİRMEM İÇİN BANA YARDIMCI OLUN...İYİ OKUMALAR... ************************************
"Sanki uçmayı yeni öğrenmiş, heves ve umut dolu yavru bir kuştum.
Havalanıp çok yükseğe uçmuş kanatlarımdan biri bir ağaca takılmış ve ben bütün heveslerimle, canımı yakan kanar vaziyetteki kanadıma bakarken yere düşüyordum tüm çaresizliğimle..."

İçeri girer girmez odama çıktım. Rahat bir şeyleri üzerime geçirdikten sonra birileriyle konuşma gereği duydum.

Açelya ve Aras ile arkadaş olmuştuk
-beni aralarına almışlardı-,
tamam ama içimdeki her şeyi onlara dökemezdim.

Henüz o kadar yakın olmadığımızı düşünüyordum. Buğra'yı mı arasam Burçak'ı mı kura çekecekken, telefonum çaldı.

Arayan kişiyle konuşmaya  karar verip, komodinimin üzerinden aldığım telefonumun ekranına baktım.

Burçak arıyor...

Derin bir nefes aldım ve yanıtladım. Eşzamanlı olarak, yatağımda bağdaş kurmuştum.
"Merhaba," dedi Burçak.

"Merhaba."

"Neler yapıyorsun?"

"Eve yeni geldik. Dinleniyorum, sen?"

"Ben de. Nereden geldiniz, ufaklık?"

"Babam sandığım kişinin mezarından."

"Baban sandığın kişinin mezarından?" derken kaşlarını çattığına emindim.

"Evet. Burçak... Şu an acilen birisiyle konuşmam gerek. Yoksa kafayı yiyeceğim. Bugün olanlar çok fazlaydı.."

"Ufaklık, benimle konuşabileceğini biliyorsun."

"Evet, evet, biliyorum. Tamam öyleyse başlıyorum."

Ve her şeyi anlattım. Burçak şok olmuştu.

"Anlaşılan epey zor bir gün olmuş. Eh baban ve o çocuk sizde mi kalacaklar artık?"

"Evet. Paul ile tanışmak için can atıyorum."

"Anlıyorum. Aslında bakarsan ben de merak ediyorum o İngiliz çocuğu..." dedi tane tane.

"Henüz tanışmadık. Ama tanıştığımız zaman arkadaşım olarak hepiniz davetlisiniz bize."

Sessizlik. Sanırım 'arkadaş' muamelesi yapmama bozulmuştu. Bu çocuğu tek anlamayan ben miyim, arkadaşlar?

Gerçekten bana 'kardeşi' olduğumu sürekli hatırlatıp duran çocuk, benim 'arkadaş' muamelesi yapmama mı bozuluyordu?

Dengesiz. Bu dengesizliği beni öldürmezse, sahiden şanslıydım.

"Pekâlâ. Gerçeği öğrenmene sevindim. Bunları benimle paylaştığın için teşekkür ederim. Yarın okulda görüşürüz, Hayal."

Şok. Şu an hissettiğim tek şey şoktu. Burçak'ın telefonu yüzüme kapatmasıyla şokum kat be kat artarken, bu tepkisine anlam vermeye çalışıyordum.

Arkadaş meselesine bozulduğu için miydi bu gücenmişliği?

Ona böyle neler oluyordu? Daha bir gün önce bana 'kardeşi' olduğum için sahip çıkması gerektiğini söyleyen kendisi değil miydi?

Neden şimdi bunun aksini söylemiş gibi bu tepkiyi veriyordu? Düşüncelerime ve kafamdaki sorulara bir cevap bulmalıydım.

Sertçe kapattığı az önceki numarasını tuşladığımda, sakin kalmaya çalışıyordum.

Bir gün ona gerçekten kötü patlayacaktım. Umarım bu olmazdı ancak bu geçersiz bir dilekti. Çalıyor... Çalıyor... Çalıyor.. Açmıyordu.
O inatsa, ben keçiydim. Açmak zorundaydı.

Bu şekilde yüzüme kapatamazdı. Hem de hiçbir sebebi olmazken... O tanıdık sinir bozucu telesekreter sesine yönlendirilene kadar defalarca aramaya devam ettim.

Ne yani? Şimdi de telefonunu mu kapatmıştı? Biri bana açıklayabilir mi şu anki durumu?

Burçak'ın gereksiz ve aptal triplerini bana açıklayacak biri var mıydı? Pekâlâ. Onun istediği buydu.

Dediği gibi, yarın okulda görüşecektik. Her çaresiz hissettiğimde veya kafamı toplama ihtiyacı duyduğumda yaptığım gibi kitaplığımdan ismine bakmaksızın bir kitap seçtim ve rastgele bir sayfa açtım.

"Gerekli ya da gereksiz bir çok insan tanıdım. Kimseyi yapmak istediği hiçbir şeyde engellemedim. Herkes istediğini yaptı. Gelmek istediler, geldiler. Gitmek istediler, gittiler. Ben sadece onları izledim. Bir zaman sonra da bir sürü insan tanıdığımı ama kimsem olmadığını fark ettim."

Farkındalıkla okuduğum kitaplardan yalnızca biriydi bu. Ne kadar da doğru sözcüklerdi bunlar şu an için.

Herkes istediğini yapmış mıydı? Yapmıştı. Yapmak istedikleri için onları engellemiş miydim?

Engellememiştim. Rüya ve Doruk'un ilişkisini öğrendiğimde, ikisine mutluluklar dilemiş ve onları birbirine bırakmıştım.

Okulu onlara bırakmıştım. Bundan sonra da kimseyi engellemeyecektim. Dün, bugün ve yarın... Yanlışları da doğruları da onlarındı.

Kitabımı kitaplığıma geri koydum ve kulaklığımı taktım. Saçlarımı tepeden bir topuz yapıp örtümün altına geçtim.

Kulağımda Ayça Özefe'nin huzur verici sesi ile huzurlu bir uykunun kollarına bıraktım kendimi...

"Gözlerimin hâline bir bak. Gölgemde gizli bir korkak, yolun sonunu belki de göremem..."

Devamı bir sonraki bölümde.p

ZAMAN:KUM TANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin