🌜🌛 •27•

1K 85 182
                                    

Şarkı: Dua Lipa - Break My Heart

İyi okumalar 💜

Karşımda duran kıyafeti giymemek için kendimle büyük bir savaş veriyordum. Kıyafetten uzakta durmak için askılığa asmıştım ve onuda kapının arkasına asmıştım. Giymemek için kendimle mücadele veriyordum bildiğiniz şu an. Yani bunda kıyafetin güzel olmasından başka nedeni yoktu. Yani Emir'in üstüyse ne olmuş? Hem artık onunda değil. Kendimi yatağa sırt üstü attım. 

"Ay kafayı sıyıracağım. Bir üst be. Kendine gel Açelya. Giyme olsun bitsin. Değil mi Tosun?" Kedim yatağa çıkmıştı ve yanıma sokulmuştu. Kafasını okşamaya başladım. "Bak aklıma ne geldi." Ayağa kalktım ve masamın üzerinde duran su bardağını ellerimle kavradım. "Islanırsa giymem değil mi?" Gözlerimi kapattım ve suyu üste doğru fırlattım. Bir gözümü açtığımda karşımda Emir'in üstü değil abim vardı. 

"Senin ne işin var burada?" Gözlerim kocaman açılmıştı. İçimden bildiğim tüm duaları okumaya başladım. Yakında öbür tarafa gidiciydim ve bunun habercisi ise abimin sessiz bir şekilde bana bakıyor olmasıydı. Parantez açıyorum kaşları çatık ve ıslanmış bir şekilde. 

"Açelya ne halt yemeye suratıma su atıyorsun?" Yüzümü şekilden şekle sokuyordum ve mantıklı bir açıklama da bulmaya çalışıyordum. Ama yoktu. Bunun mantıklı bir açıklaması yoktu. 

"Abicim o sıradan su değil. Kutsanmış. Koskoca Açelya içti onu. Hiç sıradan bir su olur mu?" Elimi yumruk yapıp kafama sertçe vurdum. Olayları sadece daha da kızıştırıyordum.

"Bunun sinirimi azaltacağını mı düşünüyorsun? Senin odana en başından gelmemeliydim. Bu odada bir şey var. Ama en kötüsü de sen varsın. Belalı. Belalı. Şimdi ya sen kendi yüzüne suyu dökersin ya da ben yaparım." Ellerimi çılgınlar gibi iki yana sallayıp geri gidiyordum o sırada da abim bana doğru geliyordu. 

"Bence anlaşabiliriz. Bir gün senin kıyafetlerini giymem." Kafasını iki yana sallıyordu. "İki. Bence iki de anlaşabiliriz." Kafasını tekrardan iki yana sallamaya başlamıştı. "Ama suçlu sensin. Ben mi dedim tam su dökeceğim sırada sürpriz yumurta gibi çık ortaya?" 

"Sahi gözün kapalı niye orada öyle bekliyordun? Benim geleceğimi biliyordun değil mi?" Kafamı iki yana salladım. Arkasına döndüğünde her şeyi anlayabilirdi yani kapıyı çekip 'Bu çok güzel bir kapıymış. Birde arkasından bakayım.' derse yandım. Ah! Anlayınca ben ne yapacaktım? Ah o mu? Sadece deli gibi onu giymemek için direniyordum. Bunu dersem elimde bilet yallah Bakırköy'e. 

"Bilmem bir ayak sesi duymuştum. Hem sütümü de yeni içtim bak ondan." 

"Şu süt olmazsa zaten sen ne yapacaktın? Yap yap sonra süt içtim de. Gel buraya bak bir iki saçını çekerim sonra bırakırım." Kafamı iki yana sallıyordum. 

"Kafayı yemedim herhalde. O bir ikinin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Kafamda kalacak saç telinin sayısı." Gülmeye başladı. Bu hiç mi hiç iyi değildi. 

"Beni ne de güzel tanıyorsun güzel kardeşim. Bak çok şaşırdım." Bacağım yatağa değmişti. Daha kaçacak yerimde yoktu. 

"Güzelim güzelim ezer geçerim bak. Abi git bak bağırırım. Bak yaparım. Cidden bak yapıyorum." Dibimde bitmişti. Yatağın üstüne çıkmıştım. Yani şimdi eşit şartlar altında savaşabilirdik değil mi? 

"Kızım sabah sabah sayende duşumu da aldım. Bu karşılıksız olmaz mı? Şimdi ben seni komple ıslatayım ki ödeşelim." Ayağımı savurmaya başlamıştım. 

"Ya bir git. Bak benim kalbim var." İki elimi de kalbimin üzerine koymuştum ve kendimi acındırmaya çalışıyordum. Bunların tek bir suçlusu varsa o da Emir. Ondan nefret ediyordum. Onun yüzünden düştüğüm hallere bak.

•Misafir Çocuğu• |¾TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin