🌜🌛 •30•

979 84 142
                                    

Şarkı: 5 Seconds of Summer - Teeth

İyi okumalar 💜

Herkes sahanın yanına çıkmıştı ama ben ise hâlen daha topların olduğu odada oturuyordum. Nedeni ise kalbimin yerinden çıkacak gibi hızlı atmasıydı. Sanki ilk maçıma çıkıyor gibiydim. Ve o gün bile bu kadar heyecanlı değildim. Odanın içinde dolanmaya başladım.

"Ya sen koskoca Açelyasın. Bu maçı kaybeder misin? Hatta hepsi bir olsa sen tek bile yenersin. Hadi gaza gel azıcık. Hem kazanmaya odaklan." Kendi kendimi tembihliyordum durmadan. O sırada önümde duran şeye çarptım. Sakarlıkta bir numaraydım. Arkamı dönüp tekrardan dolanmaya başladım.

"O kadar daldın ha? Benim gibi yakışıklı çocuğu bile fark etmedin." Az önce çarptığım şey Emir miydi? Arkamı döndüm ve bana sırıtarak bakan Emir'e baktım.

"Demek ki yakışıklı değilmişsin. Hem ne işin var burada?" Omuzlarını aşağı yukarı kaldırdı.

"Seni görmeyince dedim kesin korkup kaçtı. Kontrol etmeye geldim." Kaşlarımı alayla havaya kaldırdım.

"Aman aman bana kıyamazmış. Burnunu ısırırım bak çocuk."

"Sonra ortalıkta Voldemort gibi gezerim."

"İşte o yüzden daha 'Bu yakışıklı çocuk şunu yapıyor. Tipimi yiyeyim.' falan demezsin." Omzumla ancak koluna vurabilmiştim. "Hem niye bu kadar uzunsun? Senden kesip bana ekleyemiyor muyuz?" Kahkaha atmaya başlamıştı. Ay bak en sonunda cidden ağzına geçirecektim. Bir daha gülemezdi en azından.

"İstersen yine sırtıma alabilirim. Ama sen şimdi istemiyorum falan dersin istemene rağmen. Değil mi?"

"Hiç de bile. Hem ben öyle birisi miyim?"

"Tabii ki de değilsin. Dur bir dakika bu istiyorsun mu demek?" Bu sefer de onun kaşları alayla havaya kalkmıştı.

"Bence o gün o azıcık olan beynin de yok oldu. Yoksa başka açıklaması olamaz. Hem benim çıkmam gereken bir maç var. Her smaç bastığımda topu senin kafan gibi düşüneceğim ve öyle vuracağım. Bak görürsün nasıl kazanıyoruz."

"Ama şöyle bir şey de var. Adapte olamazsın. Bu yakışıklı surat aklını başından alır." Gözümü ve ağzımı abartarak alayla açmıştım.

"İyi ki de aklım yok. Sonra ne yapardım?"

"Cidden her şeye bir cevabın var. Dur bari şansın iyi gitsin." Ben anlamaz gözlerle onu izliyordum. Sargılı olan kolumu elleri arasına almıştı ve cebinden çıkardığı kalem ile bir şeyler yazmıştı.

"Cidden cebinde kalem mi taşıyorsun? Hem bak saçma saçma şeyler yazma sonra olmayan şansım da gider."

"Sen taşımıyor musun? Her an lazım olabilir."

"Bu şeye benzedi. Barbie'ye arkadaşı 'Sen aya da mı gittin?' demişti o ise 'Sen gitmedin mi?' demişti. Sanki normal şeymiş gibi. Neyse aklıma geldi işte öyle."

"Hâlen daha Barbie mi izliyorsun?"

"Bu seni hiç alakadar etmez. Hem çok güzel. Prenses Okul'u favorim. İzle bence. Ay ne diyorum ben? Senin yüzünden aklım da gitti. Hem sen koluma ne yapıyorsun?"

"Kedini çizmeye çalışıyorum ama yerinde bir dakika dursan düzgün olacak da." Çizdiği şeye bakmaya çalışıyordum ama o kadar uzun bir şeydi ki cüssesinden göremiyordum.

"Niye benim kedimi çiziyorsun? Bak küfür falan yazmıyorsun değil mi kedi bahanesi ile?" Gülümsediğini fark ettiğimde kafamı başka yere çevirdim. Niye diye sorarsanız şimdi böyle dona kalır onu izlerim. Bir de bunun için alay konusu olamam. "Oğlum dövme mi yapıyorsun? Ne bu ciddiyet? Cin Ali çiz. Ne bilim nokta koy. Kedi ne?"

•Misafir Çocuğu• |¾TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin