🌜🌛 •31•

1K 89 102
                                    

Şarkı: Daya - Sit Still, Look Pretty

İyi okumalar 💜

Evde kimse yoktu. Abim gitmiş o yapma sevgilisi ile dışarıda geziyordu. Annem ve babam ise hâlen daha işteydiler. Ben ise... Tahmin edin ne yapıyordum? Televizyonda müzik açmış telefona giriyordum. Daha doğrusu Emir'i stalklıyordum ama şöyle bir şey vardı ki çocuğun soyadını bile bilmiyordum. İrem'e sorsam eğer yarın evlendirdi bizi. Bende kendi yeteneksizliğim ile arıyordum. Telefon çaldığında Misafir Çocuğu yazısını gördüğümde telefon elimden düştü.

"Yoksa hissetti mi? Bu niye hâlâ çalıyor?" Elimi telefona uzatıp elimde birkaç saniye tuttum. Salak şey hâlen daha ısrarcı bir şekilde çalıyordu. Sesimi düzelttikten sonra telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Aşağı gelsene. Bekliyorum."

"Şu anda Açelya Hazretleri uyuyor. Açelya'nın olmayan ablası size iyi geceler diler ve ayriyetten zehir olmasını da diler."

"Açel-" Kahkaha atıyordu. Bir kahkaha yüzünden insanın kalbi nasıl hızlı atardı ki? Hâlen daha gülüyordu. Eğer cidden telefonun ardındaki benim suratını görseydi suratıma kapatırdı. Net. "Benim mi gelip almamı tercih edersin yoksa sen mi gelirsin?"

"Bir düşüneyim. Hiçbiri. Hem ağzını burnunu kırdığım gülme. Kulağım kanadı."

"Normalde çok güzel güldüğümü söylerler. Geliyor musun?"

"Demek ki söyleyenler sağır."

"Senin gibi mi yani?" Hâlen daha gülüyordu.

"Bak lafımı bölme. Gelmiyorum. Git kimle gidersen git. Zaten İrem de gitti. Beni yalnız bıraktı."

"Bak ben bırakamıyorum. Yoksa ikna etmek için buradan oturduğun odaya seslenirim ve tüm herkes duyar. Sonra daha mecbur susturmak için yanıma gelirsin."

"Ay tamam be. Geliyorum. İki dakika bekle. Hem çok ısrar ettin." Gülme sesi tekrardan kulağıma gelmişti. "Bak hâlâ gülüyor. Komik mi?" Telefonu kapattım ve odama gidip cebime birkaç şey sıkıştırdım ve aynada saçımı düzeltip spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip dışarı çıktım. 

"Daha fazla bekleyeceğimi tahmin etmiştim." Kafamı iki yana salladım.

"Hem ne sözü? Kandırıyorsun değil mi? Ortalıkta bir söz yok. Hem sen niye taktın bu kadar? Zorla peşinde götürüyor."

"Şimdi de suçlu ben mi oldum?" Kafamı aşağı yukarı sallıyordum. "Hem istemiyor musun cidden?" Şimdi gözünün içine bak ve şu tatlı surata istemiyorum de.

"Aslında istemiyorum ama o kadar aşağı indim. Buradan eve gitmeye üşenirim şimdi. O yüzden şanslısın Misafir Çocuğu." Parmaklarımda yükselip omzuna yumruk yaptığım elimi indirdim. "Bana hiç öyle bakma. Boyun o kadar uzun olmasaymış." Gülmeye başladı. Yine.

"Önden buyrun o zaman. Teklifimi kabul ettiğiniz için Açelya'nın olmayan ablası." Arabanın kapısını açmıştı ve geçmemi bekliyordu.

"Şebek. Hem arabanı almışsın geri." Oturduktan sonra kapıyı da o kapatmıştı. Bu kadar kibar olmasına hiç gerek yoktu. Hatta kaba olup ondan soğumamı sağlayabilirdi. Her şeyi daha da zor etmesine gerek yok kısacası. Ama şimdi ona desem bunu bin lafın altına kalmak ile aynı şeydi.

"Olanları duyduktan sonra geri verdiler. Sayende demeliyim galiba. Hem söze gelecek olursak gidince görürsün."

"Öyle bir şey yok değil mi? Sadece kaynatıyorsun. Ama eğer söz olmasın seni  öyle bir döverim ki görürsün gününü." Sadece gülüyordu. Sanki inadıma.

•Misafir Çocuğu• |¾TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin