🌜🌛 •39•

800 70 32
                                    

Şarkı: Zara Larsson - All the Time

İyi okumalar 💜

"Geri dönme şansımız yok mu? Ben vazgeçtim. O maymun suratlıları görmeyi hiç istemiyorum. Ha ille de girelim diyeceksen yanında gözlük ve şapka var mı? Onlar güzel yüzümü görme şerefine bile erişemezler."

"Açelya şu an çok geç değil mi? İçeri girdik bile." Evlerinin arka bahçelerinde düğünü yapıyorlardı. Bunların sosyete aile gibi gözükme çabaları var ya beni öldürüyor. Ama hiçbiri bir halta bile yaramıyor.

"Bence girmemişiz gibi davranabiliriz. Ya da Hermione'den zaman döndürücü kolyesini çalabiliriz. Bence güzel bir fikir.  Ama imkansız. Hiçbir güç beni burada beş dakikadan fazla tutamaz. O güç annem olmadığı sürece tabi. Ben ne diye kabul ettim ki? Bence gidelim. Cidden içimdeki nazik kızı suratlarını gördüğümde tutamam. Bayramlık ağzımı açar küfür ederim. Bak yaparım sonra uyarmadı deme. Ya düğünlerden nefret ediyorum. Sevmediğim kişiler olunca daha da çok nefret ediyorum."

"Ben varım yanında diğerlerini boş ver. Hem et küfürünü. Beraber ederiz. Uzun zamandır etmiyordum kimseye. Bahane çıktı işte."

"Merak etme kuzenlerimi görünce ister istemez ağzından kaçacak. Ama umarım ki görmeyiz. Şimdi süslenmişlerdir kendi düğünleri gibi." Birden gözlerimi kocaman açtım ve Emir'e baktım. "Ve sana sulanabilirler. Hay sikeyim böyle işi. Sen niye bu kadar yakışıklı olmak zorundasın ki?"

"Ne kadar da güzel söyledin sen öyle. Bir daha söylesene."

"Benim söylememe gerek var mı? Her dakika sen söylüyorsun. Hem annemler orada. Yanlarına gidelim." Annemlerin yanına doğru giderken karşımızda birden kuzenim belirdi. Tipine tükürdüğümün maymun suratlısı.

"Hadi canım Açelya bu sen misin?"

"Hayır, değilim." Onu umursamayıp ilerlemeye devam ediyordum ama önümü kesti.

"Yok bu sensin. Yani uzaktan baksam da sen olduğunu anlardım."

"Vay canına sende bir şeyleri kavrayacak kadar fındık tanesi de varmış. Halbuki hiç yokmuş gibi gösteriyorsun."

"Çok komiksin."

"Sen gül diye söylemedim aptal. Var ya sana taktığım ismin tam da hakkını veriyorsun. Böyle devam et beyinsiz."

"Senle uğraşamayacağım."

"Doğru ben de olsam uğraşmazdım sonra Allah korusun ağlarsın falan makyajın akar ve karışımda bir canavar belirir. Boş ver hiç almayayım."

"Biliyor musun hiç değişmemişsin bir gram bile."

"Bana diyene bak. Sen de değişmemişsin." Emir elini omzuma koydu ve sakinleşmem için elini aşağı yukarı hareket ettirmişti. O sırada yanımıza diğer çıngıraklı yılan da katılmıştı.

"Naber Açelya? Uzun zaman oldu." Allah'ım sen beni bu mallar ile mi sınıyorsun?

"Biliyor musunuz tartışmaya değmezsiniz. Ama son bir şey söyleyeceğim. İki elimden birinin orta parmağı senin için diğeri de senin için." İkisinin gözlerine bakarak söylemiştim. Orta parmağımı çıkaracağım sırada Emir elimi tutmuştu.

"Bu arada sen kimsin? Hiç konuşmaya dahil olmadın?" Bu Ezgi yok muydu? En sonunda geberteceğim onu.

"Sana ne lan? Şimdi yolu açın. Mübarek tır gibi kaplamışsınız."

"Ben Ezgi." Elini Emir'e doğru uzattığında yüzümü garip bir şekle sokup yüzüne baktım.

"Ben de sevgilisi." Elini tutup hafifçe sıktım. "Şimdi siktirin gidin oğlum bu ne yüzsüzlük?"

•Misafir Çocuğu• |¾TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin