🌜🌛 •23•

1K 86 90
                                    

Şarkı: 5 Seconds of Summer - Easier

İyi okumalar 💜

Abimin odasında giyeceğim üstü seçiyordum ama maalesef ki bu oda çok düzenliydi. Böyle olunca da hiçbiri gözüme güzel gözükmüyordu. Biraz uzaklaşıp bakmaya başladım ama burada da sakarlığımı konuşturmuştum. Ayağım bir şeye takıldı ve yere yapışmıştım.

"Her zamanki gibi Açelya iş başında. Bu ne şanssızlıktır?" Bacağımı ovarak yerden kalkmaya çalıştım ama ben düşmeden durur muyum? Hâşâ. Yine yere yapıştım. "Abim burada değil ama laneti üstümde. Bu nasıl şeydir be?" Bu sefer yerden kalktığımda yerdeki poşeti elime aldım. "Hep senin yüzünden." İçindekini çıkardım. "Oha sen ne güzel bir şeysin? Aferin lan beni düşürmesen seni bulamazdım. Kesin abim bilerek sakladı. Ama benden kaçar mı? Hem bu abimin zevki ne zaman bu kadar güzel oldu? Şerefsiz benimle paylaşmıyor bir de."

Sweatshirtü üzerime geçirdikten sonra etrafımda döndüm. Büyüktü ama güzeldi. Kendi kıyafetlerinden birini alıp poşetin içine attım anlamaması için. Evde olmaması büyük şanstı. Burnuma güzel koku gelince elimle biraz yukarı kaldırdım. Bu niye bu kadar güzel kokuyordu be?

"Senin böyle güzel kıyafetlerin var parfümün var ve biricik kardeşin ile paylaşmıyor musun? Ayıp ayıp. Pü sana. Ama artık benim nah veririm. Şu parfümü de öğrenmem lazım. Oğlum bu kadar güzel kokan parfümün var bu kadar güzel kıyafetin var insan bir gösterir. Terbiyesiz. Ama asıl terbiyesizliği sana şimdi göstereceğim ben. Artık bu benim. Sen ağla kudur." Kendi odama gidip çantamı sırtıma attım ve kulaklığımı boynuma koyup telefonumu cebime koydum. Odadan çıktıktan sonra kapıda asılı duran tabelayı çıkarıp aşağı indim.

"Kaldırımda baygın sana da günaydın." Mutfağa dalış yapmıştım direkt. Annem mutfakta bir şeyler yapıyordu. "Bu gözler bana yemek hazırladığını da mı görecekti? Ay yapma be sonra bükecek terlik kalmaz. Hem şımartıyorsun beni." Annem kafasını iki yana sallıyordu. Bende onun bu haline gülüyordum. Masada duran birkaç şeyi ağzıma ayakta tıktım. Ve süt dolu bardağı tek dikişte bitirdim. Ama radarı unutmuşum. İlk dakikada yakalandım.

"Canım kızım oturarak yesen ne olur?" E şimdi anneme 'Öyle yersem eğlencesi kaçar' nasıl diyecektim?

"Acelem var acelem. Hem ben senin canını yerim kız. Biliyorum abimden daha çok seviyorsun ama belli etmiyorsun o uzun eşek kıskanır diye. Ben de seni çok seviyorum." Gözlerimi kapattım ve öpücük attım ona.

"Abine öyle deme. Hem ondan kıyafet uçur sonra lafını et."

"Bu kardeşliğin birinci kuralıdır. Hadi ben kaçtım. Şimdi kimse beni okula bırakmadığı için yürümem lazım. Ne yapayım?"

"Acımamı mı bekliyorsun?" Kafamı hızla aşağı yukarı salladım. "O zaman daha çok beklersin." Dudaklarımı büzmüş yüzüne bakıyordum. "Yapma be öyle yüzünü sonra öyle kalacak. Bir ömür o çirkin yüzüne bakamam." Ağzım açık kalmıştı.

"Anne. Bir dakika bana laf sokmadan duramaz mısın?" Kafasını iki yana sallamıştı. Ben de dil çıkardım. Kollarımı iki yana açıp sarıldım ve yanağına sulu öpücük bırakıp kaçmıştım.

"Açelya kaç kere dedim beni öyle öpme diye. Hem giderken yanına şemsiye de al. Yağmur yağacak gibi. Yine de yanında bulunsun. Ve çıkışta abin alacak seni. Sen şimdi hızlı git yağmura yakalanmadan."

"Beni sevdiğini biliyorum. Hadi ben uçtum." Kafamı kapıdan biraz uzatıp el salladım ve dışarı çıktım. Şemsiye mi? Islanmak dururken kim şemsiye ile gezip kuru kalmayı isterdi ki? O kişi ben değildim en azından. Kulaklığımı kulağımın üzerine koydum ve kapüşonu da kafamdan geçirip yürümeye başladım. Ama müzik açmayı unutmuştum ve bunu birkaç dakika sonra fark ediyordum. Kafamı iki yana salladım. Telefonumu cebimden çıkarıp müziği açtıktan sonra cebime koyacağım sırada mesaj gelmişti. Hızla mesaja tıkladım.

•Misafir Çocuğu• |¾TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin