on bir

102 13 11
                                    

Sabah uyandığımda ilk işim koşuya çıkmak oldu. Yanıma bikinimi de almıştım, çünkü koşudan sonra denize girmeyi aşırı seviyordum. Terimin soğuk suyla beraber vücudumdan akması cidden spor yaptığımı iliklerime kadar hissettiriyordu.

Koşudan sonra direk denize daldım. Buz gibiydi. Koşu sonrası tek iyi gelen şey zaten ya soğuk bir denizdi, ya da soğuk bir duştu.

"Sen de mi koşudan sonra denize girmeyi seviyorsun" dedi arkadan bir ses.

Arkamı döndüğümde Can, saçlarının ıslaklığı ve dağınıklığıyla orda duruyordu.

Gülümseyerek "Aşırı iyi geliyor." dedim.

"Ben dubalara kadar yüzeceğim, sen de gelmek ister misin?" dedi Can ileriye doğru yavaş yavaş kulaç atmaya başlayarak.

"Aslında olabilir."

"O zaman beni yakalaman gerek." diyerek Can bir anda kulaçlarını hızlandırmaya başladı.

"Yaa beklesene!"

Can'a yetişmeye çalışırken hem kulaçlarımı hızlandırıyordum, hem de kahkahalarla yüzerken çıkardığı seslere gülüyordum. Biliyorum, bazılarınız nasıl boğulmadınız diye soruyor olabilirsiniz. Ama boğulmadım.

Can'la dubaya kadar eğlenceli bir yarış yaptıktan sonra dubaya ilk gelen azıcık hileyle ben oldum.

"Hile var ama ya."

"Valla doğuştan yetenekliyim, hile mile yok."

"Helal olsun o zaman."

Dubaya çıktığımızda orda oturup biraz sohbet etmeye başladık. Ardından Can'a birinin taklidini yapmak için ayağa kalktığım anda dubanın üstünde dalgalardan dolayı dengemi kaybettim. Ve dubanın üstünde yere düştüm.

"İyi misin, bir şeyin var mı?" dedi Can büyük bir tedirginlikle. Aşırı endişeli görünüyordu ve birini benim yüzümden bu kadar endişeli görmek beni çok üzüyordu.

"İyiyim iyiyim. cidden korkulacak bir şeyim yok."

"Denizden çıkmak ister misin? Seni götüreyim iskeleye kadar ciddiyim yapabilirim, kucağımda taşıyabilirim."

"Can çok sağ ol. Ama biraz daha kalabiliriz. Düz bir şekilde oturup bir daha ayağa kalmamak üzere cidden buranın tadını çıkarmak istiyorum."

Can, başıyla onaylayıp, beni düştüğüm yerden kaldırıp dengemi sağlamam için elimi tuttu ve yanına oturttu.

"Karşısı Midilli Adası."

"Güneş üstüne vurunca daha güzel oluyor."

"Kesinlikle."

"Gittin mi hiç?"

"Hayır, sen?"

"Bir kere."

"Belki beraber gideriz, yani grupça."

"Gideriz."

Bu konuşmadan sonra biraz sessizlik oldu. Sessizliği bozan ilk ben oldum.

"Artık gidelim mi? Anneannemler merak eder şimdi."

Can olur anlamında başını salladıktan sonra direk denize atladı, Sırt kasları o kadar mükemmel gözüküyordu ki, size asla ama asla anlatamam.

Kıyıya geldiğimizde, Atlas'ın eşyalarımın yanında beklediğini gördüm. Gergin bir şekilde bacağını sallıyordu.

"Ne çok kaldınız ." dedi soğuk bir tavırla.

"15 dakika kaldık sadece." dedim sakince

"15 dakikaları bilirim ben." dedi imalı imalı Can'a bakarak.

Can ise anlamsız bakışlarla Atlas'a bakıyordu. En sonunda sinirlerine hakim olamayarak "Abi sakin olur musun, arkadaşça yüzdük ve eğlendik. Neyi abartıyorsun?" dedi

"Sadece sen diğer kızlar gibi değilsin, bunu anlamaları lazım değil mi Luna?" dedi Atlas

"Atlas sakin olur musun? Noluyor?" dedim sinirli bir şekilde Atlas'a bakarak.

"Cidden arkadaşımla iki dakika eğlendim diye mi bu tantana. Can'la aramızda bir şey yok. 1 hafta önce tanıştık zaten. Hem olsa bile kimi ilgilendirir ki? Bu hayatta en sevmediğim şey işlerime burun sokulması." diyerek çantamı ve havlumu alıp direk eve doğru yürümeye başladım.

Atlas'a insanca onunla "arkadaş" olmak istediğimi söylememe rağmen bu tavırları ciddi anlamda canımı çok fazla sıkıyordu.

Sinirle eve yürürken, çantam titredi.

anonim: günaydın.

anonim: koşu sonrası deniz ha? bayılırım, en sevdiklerimden.

anonim: çok güldün onla, dubadaki
çocukla.

anonim: ne çok talibin var.

anonim: ama herkes bir gün anonim ve Luna aşkını konuşacak.

anonim: Söz.

lunaxxpasali: ya siktir git ya senle hiç uğsnqmsn

anonim: anladım, uğraşamam yazmandan belli zaten:D

anonim kişisini engellediniz.

————-

sıcak şarap ||  textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin