"Öğrendim.. Biliyorum.." IX. BÖLÜM

73 10 0
                                    


Kalbimden başlayıp, parmak uçlarıma, hatta saç diplerime kadar vücudumu ele geçiren şiddetli korkuyu asla tarif edemem. O an sanki vücudum kilitlenmiş, titremekten başka bir şey yapamıyordu.. Çığlık atmak, kalkıp koşarak kaçmak, hiçbiri aklımın ucundan dahi geçmemişti. Çünkü tüm vücudumu ele geçiren korku, aklımı da fethetmişti. Düşünmeme izin vermiyordu!

Tıpkı dipsiz bir kuyu gibi, sessiz, soğuk ve karanlık olan evimde görebildiğim tek şey, işte karşımda duran bir çift göz! Bu da ne böyle? Normal birinin gözleri gibi durmuyordu. Çünkü göz bebekleri yoktu.. Sadece korkunç bir beyazlıktan ibaretti..

Birkaç saniye donup kaldım. Bir çok şey yapmak istedim ancak yapamadım.. Dediğim gibi, vücudum sanki kilitlenmişti. En sonunda gözyaşlarımı serbest bırakmayı başardım. Ağlamaya başladım.. Korkunç gözler hala beni izliyordu.. Nihayet dilim de çözüldü. Korku ve çaresizlik dolu, ağzımın içinden çıkmamak için direnen sesimle sordum..

"K..Kimsin sen? Benden ne istiyorsun?"

Korkunç renksiz gözler bu sorumla beraber kocaman açıldı. Sonra yerin dibinden gelen ama fazla yüksek olmayan hırıltılar duydum.. Bu onun sesi miydi? Yoksa başkaları da mı vardı? Bilmiyordum.. Bildiğim tek şey, bu karşımda duran şey beni inanılmaz bir şekilde korkutuyordu..

Gözlerin yavaş yavaş yaklaştığını farkettim. Bana doğru geliyordu! Galiba onu kızdırdım.. Sonra gene yerin dibinden gelen, ama bu sefer oldukça yüksek bir ses duydum. Sanki birşey söylüyordu ancak anlaşılmıyordu.. Ses öyle korkunç ve yüksekti ki evimdeki eşyaların titrediğini hissedebiliyordum.. Şiddetli bir sesle bağırıyordu bu şey.. Ve gittikçe yakınlaşıyordu!

Sesin şiddeti arttıkça ben daha fazla korkuyordum.. Korkum ikiye, üçe, dörde katlandı, ve çığlık attım! Çığlığımla beraber karşımdaki şey o korkunç anlaşılmayan konuşmasına son verdi. Uğultu kesildi ve ışıklar yavaş yavaş yanmaya başladı. Ev aydınlanıyordu. Ortam aydınlandıkça karşımdaki şey de görünmeye başlıyordu..

Karşımda küçük çıplak bir kız çocuğu vardı.. Ama belden aşağısı yoktu!  Gözleri bembeyazdı ve teni tıpkı yanmış gibi kapkaraydı. Saçlarının da yarısı yanmış, bazı yerlerinde kafatası gözüküyordu.. Ben onu görünce ilk çığlığımın iki katı şiddetinde bir çığlık daha attım..

Küçük kız birden ellerini yukarı kaldırdı ve yavaş yavaş havalanmaya başladı.. O havalanırken aynı anda ışıklar yanıp sönüyor, korkunç bir uğultu yayılıyor ve her yer titriyordu.. Sanki deprem oluyor gibiydi. Duvarda kocaman çatlaklar oluştuğunu hayal meyal hatırlıyorum.. Ve küçük kız tavana kadar yükselmişti. Eliyle beni işaret etti ve yüz kişi aynı anda konuşuyormuş gibi kalın ve dehşet verici bir sesle bana seslendi..

"BİZE KATILMA VAKTİN GELMEDİ Mİ?"

Hatırladığım son şey işte bu sözler, korkunç bir ses ve kızın parçalanmış vücuduydu.. Bayılmıştım! Kendime geldiğimde sokak kapısının arkasında yerde buldum kendimi.. Etrafıma baktım ve duvarlardaki kocaman çatlakları gördüm. Demek ki o hatırladığım şeyler gerçekti! O kız bir hayalet miydi, yoksa bana musallat olmuş bir alkarısı, iblis veya cin mı? "Bize katılma vaktin gelmedi mi?" derken ne demek istiyordu? Bu sorular umrumda bile değildi..

Artık sadece ve sadece bu korku dolu hayattan kurtulmak istiyordum..

[DEVAM EDECEK]

Öteki İtiraflarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin