"Öğrendim.. Biliyorum.." XIII. BÖLÜM

61 11 0
                                    


Amcamla muhabbet etmeye devam ediyorduk. Bana durgun göründüğümü söyledi ve olayın şokunu atlatıp atlatamadığımı sordu. Ben de anlatmaya başladım..

"İki yıl komada kalmışım.. Uyandığımda annemlerin evinde buldum kendimi. Başta olayı kabus sandım ama oturma odasında ailemin resmine bakıp ağlayan insanları görünce gerçek olduğunu anladım. O insanları pek tanıyamadım ama bazıları annemle babamın arkadaşıydı. Kazadan 2 yıl sonra evimizde ne yaptıklarını anlayamadım. Belki mevlüt okutmuşlardır bilmiyorum..

Tanıdığım hiç kimseye ulaşamadım. İşyerim kapamıştı ve kimsem kalmamıştı. Ama asıl sorun bunlar değil. Perişan halde olmamın sebebi bu değil.."

"Ne peki?"

"Peşimdeler! Beni rahat bırakmıyorlar. Uyandığımdan beri her gece gelip saldırdılar, korkuttular.."

"Kim bunlar?"

"Bilmiyorum.. Ama beni öldürmek istemiyorlar, bundan eminim. Dün gece ölmek istedim, engel oldular.."

"Söylesene kim bunlar? "

"Bilmiyorum.. İnsan değiller."

"İnsan değilse ne olabilir ki?"

"Cin, hayalet, alkarısı, çarşamba karısı. Herşey olabilir.."

Sözümü tamamlayamadan ağlamaya başladım.. Amcam da sandalyeden kalkıp yanıma oturdu ve bana sarıldı. Ben hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.. Günlerce hayalini kurduğum ağlayacak bir omuz bulmuştum nihayet. Amcam bendeki korkuyu ve çaresizliği anlamıştı. Anladıkça daha çok sarıldı.. Sonra işaret parmağıyla gözyaşlarımı sildi ve anlatmaya başladı.

"Baban belki benden bahsetmiştir. Ben böyle şeylere pek inanmam.. Bence gördüklerin aklının sana oynadığı kötü bir oyun. Kazada gördüklerinin etkisi olabilir."

Keşke amcamın bu söylediklerine inansam.. Ancak herşey öylesine gerçekçi ki, inanmak elde değil. Duvardaki çatlaklar, lambaların yanıp sönmesi, kendimi asacağım ipteki kesik.. Bunların hepsini amcama anlattım. Ama hepsine bir açıklama buldu..

"Burası eski bir ev. Dolayısıyla elektrik tesisatındaki bir sorun yüzünden lambalar yanıp sönüyor olabilir. Ve duvardaki çatlaklar, minik bir deprem olmuş olabilir. Buranın çok yakınında büyük bir fay hattı var. Sık sık sarsıntılar olur, sen de iyi bilirsin. İpe gelince, eminim o da çürüktür.."

"Anlamıyorsun amca! Bunlar gerçek, bana inanmalısın!"

"Bak güzel kızım. Ben doktor değilim. Ama zamanında bir psikologla aynı evde kaldım. Onunla sık sık sohbetler ederdik. Bana hikayesi tıpkı senin hikayene benzeyen bir hastasından bahsetmişti.

Zavallı adam arkadaşlarıyla birlikte kamyonetiyle bir geziye çıkmış. Her zaman geçtiği tren yolunun ortasına gelmiş ve durmuş. Arkadaşları arkadan bağırmışlar, neden durduklarını sormuşlar. Adam kamyonette bir sorun olduğunu söylemiş. Tam o sırada trenin sesi duyulmuş. Araçtakiler can havliyle dışarı çıkmaya çalışmış ancak başaramamışlar..

Kazadan sadece bu adam kurtulmuş. Ancak hayatı hiçbir zaman eskisi gibi olmamış.. Her panik anında gözünün önüne o trenin parçalayıp bir kenara attığı arkadaşlarını görüyormuş. Mesela yolda yürürken bir köpek havladığında, evdeki bir vazoyu yere düşürüp kırdığında, şimşek çaktığında.. Arkadaşlarının hayalini görüyormuş.

Ne demek istediğimi anladın mı? Yani sendeki de aynı şey. Mesela deprem olduğunda duvarlar çatlayınca sen o yarısı olmayan kızı görmüşsün. Büyük ihtimalle o kızı kazada gördün ama hatırlayamıyorsun.. Panik olunca korkunç hayaller görüyorsun işte.."

Bunlar, bunlar doğru muydu? Amcamın anlattıkları bu sefer gerçekten inandırıcı geliyordu.. Tabi ya! Lambaların yanıp sönmesi elektrik tesisatındaki sorundan kaynaklanıyordu. Küçüklüğümde anlatılan korku hikayelerinde hep hayalet geldiği zaman lambalar yanıp sönerdi. Oradan bilinç altıma yerleşmiş olsa gerek.. Her lamba yanıp söndüğünde korkunç hayaller görüyordum. Gündüz hiçbir gariplik olmuyordu çünkü lambaları yakmıyordum!

Amcam içimi öylesine rahatlatmıştı ki günlerdir ağlamaktan moraran gözlerimin içi gülüyordu.. Tüm o korkularımın son bulduğunu sandım. O yaşanan olaylar, hepsi bir rüyadan ibaret. Hayal gücümün bana kötü bir şakası işte.. Oh be! Bir an gerçekten kötü varlıkların musallat olduğunu düşündüm. Meğer hepsi hayalmiş.. Derin bir iç çektim ve gülümsemeye başladım.

Dayanamadım ve amcama sıkı sıkı sarıldım. O da gülümsüyordu. "İyi ki geldin amca.." dedim ve iyice sıktım. Ellerimi sırtında birleştirdim. Ancak bir sorun vardı..

Birden bütün tüylerim diken diken olmuştu.. Gözlerimi sonuna kadar açtım ve nefesimi tuttum. Damarlarımdaki kanın aniden çekildiğini hissettim.. Yüzüm bembeyaz oldu ve titremeye başlamıştım.. Bendeki bütün bu değişikliklerin sebebi, elbette amcamın sırtında elime gelen ıslaklıktı. Elimi çekip baktığımda boydan boya kıpkırmızı kan olduğunu gördüm!

O korkuyla kendimi yere attım ve sürünerek geriye doğru kaçtım.. Amcam, veya amcam olduğunu sandığım o şey şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. Birden ayağa kalktı ve "Ne oldu, bişey mi var?" deyip arkasını döndü. Eliyle sırtını yokladı. "Birşey yok kızım.." dedi sakince..

Ama birşey vardı.. Sırtında kocaman bir delik vardı ve iç organları gözüküyordu!


[DEVAM EDECEK]

Öteki İtiraflarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin