Hellöö biz geldiiiik! Sizi özledik. Peki siz bizi özlediniz mi? Umarım özlemişsinizdir.
İyi okumalar ^^ Yorumu unutmayalım lütfen.
Sınır 180 vote + 60 yorum
"Teşekkür ederim, gerçekten bu konuşma iyi geldi."
Alparslan'ın içi bu manzara karşısında giderken "Ne zaman istersen," dedi ve ekledi. "Bir kurşun göğsümü delip geçmedikçe ben hep buradayım."
Ağaçlarla kaplı dağlık alanda birbirlerinde gülümseyerek bakarlarken ansızın duyulan silah sesi ile ne olduğunu anlamadılar. Herkesin bakışları etrafı tararken duyulan inilti bakışları sesin sahibi üzerinde topladı.
Göğsünün hemen altından akan kırmızı sıvı üniformasına çoktan yayılmış, ne kadar direnmeye çalışsada yere yığılmıştı.
-
"Alparslan!"
Şaşkınlık içinde adamın ismini söylediğinde daha olan biteni kavrayamamıştı ki, peşpeşe duyulan silah sesleri onu kendine getirmeye yetti. Merih'in de yardımıyla adamı geniş bir ağacın gövdesine çektiler. Adama dikkatle süzdüğünde kurşunun göğsünün birkaç santim üstüne isabet ettiğini anladı.
"Hilal." diye mırıldandı adam kesik bir nefes alırken. Acısına rağmen yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadan devam etti. "Bir kurşun göğsümü delip geçti."
"İyi olacaksın," dedi kadın koluna bağladığı fular tarzındaki bandanayı çıkarıp adamın göğsüne bastırırken. "Bu kurşunlar seni yıkamaz Alparslan."
Adam inlercesine güldü.
"Yediğim ilk kurşun değil," dedi açık tutmakta zorlandığı gözlerini kadının gözlerine çevirerek.
"Görüyorum ki son da olmayacak."
Kadın adama bir şeyler olmaması için dualar ederken aceleyle yaptığı ilk yardımdan sonra telsizi adamın cebinden aldı. Kurşun tehlikeli bir bölgedeydi ve çok kan kaybediyordu. Bir an önce hastaneye gitmeleri gerekiyordu.
Dakikalar sonra çatışma bittiğinde telsizi komutan yardımcısı olan Cihangir'e ulaştırdı. Adam kısaca özet geçerek zor durumda olduklarını acil olarak ambulans helikopterinin gelmesi gerektiğini söylemişti. Sınır bölgesinde olduklarından dolayı gelmesinin yaklaşık bir buçuk saati bulacağını söylediklerinde Hilal adama kısaca göz attı. Yarım saat dayanabilir miydi ona bile şüpheliydi.
Üniformasının cebinde taşıdığı tuşlu telefonu çıkararak yanlarından uzaklaştı. Kimden yardım isteyeceğini çok iyi biliyordu.
"Efendim?"
"Ağabey acil helikoptere ihtiyaç var," dedi direk konuya girerek.
"Neredesiniz?" cevabını aldığında ayrıntılı şekilde bölge hakkında bilgi verdi. Buraları çok fazla bilmediği için çoğunlukla Samet'ten de yardım almıştı.
"Yüz iki yüz metre ileride düzlük bir alan var Hilal. Oraya gitmeniz lazım. En geç yirmi dakika içinde orada olacak."
Ağabeyiyle yaptığı telefon görüşmesi onu bir nebze rahatlatmıştı. Çünkü biliyordu ki ağabeyi tüm yetkisini kullanıp onlara yardım edecekti. Birkaç görüşmeyle buraya en yakın olan karargahtan bir şeyler ayarlardı. Yani en azından öyle umuyordu...
Aslında bunu yapması gereken kendi üstleriydi. Ancak öyle bir geri dönüş alamamışlardı. Bunu konuyu döner dönmez dilekçe ile bildirmeyi aklına not ederken merakla onu bekleyen adamlara durumu anlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkı Hilal
Roman pour AdolescentsBen Türk komandosuyum! Düşmanı çelik pençemle ezerim. Ters köşe sevenlere ithafen...