"Demek bizi araştırdın ha üsteğmenim?"
Ne kadar utansa bile bunda bir problem görmediğinden "Evet." diyerek itirafta bulundu.
"Nasıl kişilerin arasına gideceğimi araştırmam da sakınca mı var yüzbaşım?" dedi tek kaşını kaldırarak.
Şu an meydan okur gibi konuştuğunun farkındaydı ama Alparslan'ın tavırları ve söyleme tarzı onu buna itmişti. Yoksa onunla bir sorunu yoktu. Hem ilk günden ne sorunu olabilirdi ki?
"Öyle tabii," dediğinde rahatlar gibi olsada "Yine ne biraz tuhaf." diyen adamla dik dik bakmadan edemedi.
Allah aşkına tuhaf olan neydi? Biri bunu açıklayabilir miydi?
"Tuhaf olanın ne olduğunu anlayamadım?"
Merih "Ya komutanım." diye atladığında Alparslan ona döndü. Kendi yüzüne bakarak konuşmasını bekleyen adamı fark eden Merih gülerek "Komutan çok olunca hepsi bakıyor tabii." dedi ve ekledi.
"Ben Hilal komutanıma seslenmiştim komutanım."
Alparslan alayla söylediği sözlerden sonra gözlerini kısarak ona baktı. Gıcıklığına yapıyordu pislik herif.
"Hani bizi araştırmışsınız ya Allah aşkına benimle ilgili ne öğrendiniz? Engin bilgilerinizden ve çizdiğim imajdan haberdar olmak istiyorum."
Asena hafızasını kontrol ederken adamlara tek tek baktı. Hepsinin bu sorunun cevabını merak ettiğini tahmin edebiliyordu. Fakat duydukları onları ne kadar memnun edecekti orası tartışılırdı.
"Çaçaça."
Samet "Nece bu çince mi?" diye sorduğunda gülüştüler. Asena ise göz devirmekle yetindi.
"Çatlak, çapkın, çarpık."
Merih olayı yeni yeni kavradığında hızla ayağa kalktı. Kendi etrafından bir tur dönüp "Nerem çarpık lan benim?" dedi.
Samet kafasını sağa ve sola yatırdı. Aynı şeyi bir iki kez daha tekrarladığında ne yaptığını anlayamamışlardı.
"Valla ben pek düzgün bir yer göremedim ama yine de sen bilirsin tabii Çaçaça."
"Ulan!" diyerek öne doğru atıldığında Cihangir'in sesiyle durmak zorunda kaldı.
"Ağlayacaksanız oynamayalım diyeceğim şimdi az kaldı, çocuk musunuz siz? Susun da kız devam etsin."
Asena hatırladığı kadarıyla anlatmaya başladı.
"Samet'in silahlarla ciddi düşündüğünü, Kemal'in tek gayesinin şehit olmak öncesinde ise bunları adam etmek olduğunu falan öğrendim." Bakışlarını Alparslan'a çevirdi.
"Yani komutanım abartılacak bir araştırma değildi, söyledim anlattılar."
Yalan zehirlenmesi diye bir şey varsa her an zehirlenebilirdi.
"Öyle diyorsanız öyle olsun Üsteğmenim."
Tıpkı onun gibi rütbesine baskı uygulayarak söylemişti. Yemeğe kadar olan sürede bol bol sohbet etmişler Asena baya açılmıştı. Yapmaktan hoşlandığı şeylerden eski timinden çoğu şeyden bahsetmişti.
Yemek sonrası yeniden içtima alanına gitmişler sabahki çalışmalarının kat be kat fazlasını yapmışlardı. Yaptıkları kolay gibi gelebilirdi fakat günde beş kez aynı şeyi tekrarlıyorlardı. Her seferinde çıtayı yükselterek hemde. Aldıkları eğitimlerden dolayı çok zor gelmiyordu.
-
Günler çok hızlı geçmiş Asena buraya geleli tam bir hafta olmuştu. Bu zaman diliminde herkesle iyi anlaşır hâle gelmiş onlara ayak uydurmaya başlamıştı. Ki zaten askersen uydurmamak gibi bir şansın yoktu. Çünkü o insanlar artık senin can yoldaşındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkı Hilal
Novela JuvenilBen Türk komandosuyum! Düşmanı çelik pençemle ezerim. Ters köşe sevenlere ithafen...